Ülkemize перевод на испанский
304 параллельный перевод
Bizi denizin tehlikelerinden uzak tut ki, kralımız George ve onun krallığının muhafızı ve denizlerde güvenliğin bekçisi olalım ve ülkemize sağ salim dönüp İsa Efendimiz aracılığıyla sana şükranlarımızı sunalım.
Presérvalos de todos los peligros del mar para que sean el baluarte de nuestra Graciosa Majestad rey Jorge y de sus reinos y el amparo de los que lícitamente cruzan los mares para volver en seguridad a disfrutar las bendiciones recordando tu misericordia para gloria de tu Nombre por Jesús Cristo nuestro Señor, amén.
En azından ulusal milislere katılarak kendi ülkemize hizmet ettik.
O por lo menos alistado en la milicia nacional y servido a nuestro país.
Leydi Eve'nin ülkemize nasıl geldiğini biliyor musunuz?
- ¿ Oyó cómo llegó Lady Eve al país?
Bugün ülkemizde onun gibi faydalı haydutlardan bir sürü var. Ve ülkemize suikast yapabilecek kadar güçlüler.
Hay un puñado de canallas hoy en este país y son lo bastante poderosos como para sabotear nuestra defensa.
Amerikan soruşturma ekibini ülkemize tutuklamalar yapmaları için değil bize tavsiye ve rapor vermeleri için getirdik.
Traer un equipo americano de investigación al Reino. No para hacer arrestos. Debe darnos avisos y reportes
Öyle bir heves ki, hiç kimsenin kutsal ülkemize giriş ya da çıkışına izin verilmediğini unuttun.
¿ Tan impaciente que olvidaste que nadie podía ni entrar ni salir de nuestra tierra sagrada?
Neden bizim ülkemize geliyorlar?
¿ Por qué han venido a nuestra tierra?
Siz, onlara ve ülkemize en iyi şekilde hizmet ettiniz.
Sirvieron a nuestro país con toda su capacidad.
Bana göre aptalca bir hareket ama ülkemize yardım edebileceğine inanıyorlar.
A mí me parece una locura, pero creen que puedes ayudar al país.
Charles burada olman çok güzel. Burası ülkemize benziyor.
El verle ha sido una bocanada de aire irlandés.
Keşif gezisinin tamamlanmasından sonra, Birleşik Devletler adına... Rocky dağlarından, Pasifik okyanusuna... Yolculuk yaptığımız bütün topraklar ülkemize katılmıştır.
Por el derecho de exploración, reclamo para los EE.UU... todas las tierras que hemos recorrido... desde las Montañas Rocosas al Océano Pacífico.
Beyler, ülkemize çekirge gibi geldiler, arkalarında bir şey bırakmadan, yiyecek veya sığınak.
Caballeros, entraron como una plaga de langosta. Lo arrasaron todo, comida, casas...
Yaşantımızı bu şekilde sürdüremezdik, keyfimize bakarak ölüm ülkemize sinsice sokulurken.
Uno no puede vivir como antes y divertirse, cuando la muerte avanza por nuestra tierra.
Artık kendi ülkemize dönebiliriz... ... eğer isteğin bu ise.
Ahora, podemos volver a nuestro hogar... si tal es tu deseo.
Sovyet hükümeti için söz veriyoruz, .. ülkemize, .. tüm Sovyet halkına,
Aseguramos al gobierno Soviético, al control de misión y al pueblo Que haremos todo lo que podamos para justificar su confianza en nosotros.
Ama Tanrı yardımcımız olsun ki, Tanrı ülkemize yardımcı olsun ki... Karamsarlar, birleşik dünya hayalcileri, sanat meraklısı aydınlar için bu kavramlar ölmüş olsa bile, bizi buna asla ikna edemeyecekler...
Que Dios nos ampare y a este país... si los cínicos y los intelectuales delirantes... nos convencen de ello... porque, señoras y señores...
Bundan ülkemize neden zarar gelsin ki?
El país no sufrirá por ello.
Biz ülkemize hizmet ediyoruz! Bunu sakın unutma!
Eso es servir a la patria. ¡ Recuérdalo!
Size vermiş olduğum raporda da göreceğiniz gibi Leamas'ı İngiltere'den biz çıkarttık onu kaçmaya zorladık ve sonunda ülkemize getirdik.
Pueden ver en el informe que les he entregado que nosotros mismos buscamos a Leamas en Inglaterra le indujimos a desertar y finalmente le trajimos a nuestra República.
Kurak ülkemize, buradaki İngiliz yağmurundan götürebiliriz.
Un poco de su lluvia vendría muy bien en nuestro árido país.
Yaralı ülkemize iade edecek trenlerimiz yok.
No tenemos trenes ni para repatriar a nuestros heridos.
Hiç şüphe yok ki bu adam, yani Nathaniel Benton, ülkemize sözümona dostça bir bilimsel araştırma için gelmiş gözükürken gerçekte maaşlı bir sabotajcıydı.
Por tanto, no hay duda de que este hombre Nathaniel Benton, que se supone que vino a nuestro país en una misión científica amistosa es en realidad un saboteador a sueldo.
İnsanları öldürmenin ülkemize bir faydası olacak mı?
¿ Asesinar personas ayudará a nuestra nación?
Hollanda turnesinden dönen muhteşem bir ladin ülkemize ilk kez gelen üç sakız ağacı İskoç çam ağaçları Karaağaç Gövdesi, kötü olamaz ilginç bir Amerikan kalası, bir yağmur ormanı ve bir kova talaş gençlerde şiddet hakkında konuşacaklar.
La Cuchala Fyffe-Chulmleigh de Elegías Latinas es para... ¡ la República Popular de China! " Buenas tardes.
O da başkan tarafından cezanın ömür boyu hapse çevrilmesi. Karar şimdilik Brezilya Devlet Başkanı... Joâo Goulart'ın ülkemize yaptığı ziyaret sebebiyle... bir süre ertelenmiştir.
Que el Presidente decida permutarle la pena de muerte por la de presidio perpetuo, decisión que por el momento ha sido naturalmente aplazada... en vista que se encuentra en nuestro país el primer mandatario del Brasil,
Sevgili ülkemize yeniden barış gelecektir.
La paz retornará a nuestro amado país.
- O ülkemize Fransızlar'ı getirdi. Onlar da halkımızın....... üzerine dikkatsizce gittiler.
Él trajo a los franceses a nuestro país... y trataron de tiranizar a nuestra gente.
- Şimdi Maximilian, siz Güney Amerikalılar'ı ülkemize getirdi. ... çünkü Napoleon'dan daha fazla yardım isteyemez.
Ahora trajo a nuestro país a los estadounidenses del sur... porque ya no puede obtener ayuda de Napoleón.
- Bu konyak. Fransızların ülkemize getirdiği tek iyi şey.
Es coñac, lo único bueno que los franceses trajeron a mi país.
Konu uluslararası casusluk Sovyetler Birliği'ne ve ülkemize ihanet.
Es un asunto internacional de espionaje y traición contra la Unión Soviética y nuestro país.
Halkımız sizi selamlıyor, General Afrika kıtasına muhteşem bir çıkarma yaptınız ve varlığınızla, ülkemize ışık saçtınız.
Nuestro pueblo lo saluda, general por un brillante desembarque anfibio en África y por su ilustre administración de nuestro país.
Kendi zamanının, belki de tüm zamanların en üretken yönetmenlerinden birisi olan Sör Edward Ross, Ulusal Sinemada filmlerinin gösterimi için beş sene sonra tekrar ülkemize geldi.
Uno de los más prolíficos directores de esta época, de hecho, de todas las épocas. es Sir Edward Ross, de vuelta en su país luego de cinco años para inaugurar una temporada de sus películas en el National Film Theatre.
Savaşı ülkemize getirmeliyiz.
Vamos a traer la guerra a casa.
Peki Bay Santore, ülkemize gelmeden önce Brezilya'daydınız.
Así que, Sr. Santore, antes de venir a nuestro país, estuvo también en Brasil.
Sözde barış güçleri tüm ülkemize yayılmışlar. Ülkemize yerleşen o insanlar. Tüm Latin Amerika'da da yerleşmişler.
Cuerpo de Paz, toda esa gente que puebla nuestro país... esa gente que puebla nuestro país y toda América Latina con su consentimiento...
Biliyor musunuz komutanım, bazen bu büyük ülkemize bakınca... sanki hiç sonu yokmuş gibi geliyor.
A veces, señor, al ver este gran país nuestro parece que no tiene fin.
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.
Querría recordar nuestro estupor... en el primer consejo real, al oír que... la única medida que había que tomar... era encontrar al maestro Wagner... para convencerle... de que se mudara a Baviera. ¿ Qué es esto?
Calthrop ülkemize çoktan gelmiş olabilir, belki şimdi bir oteldedir.
Quizá este tal Calthrop ya haya entrado en el país... en cuyo caso, quizá esté hospedándose en un hotel.
Bu bölgeden temin ettiğimiz çok değerli iki madde olan kalay ve tungstenin ülkemize olan akışı kesilecek.
El estaño y el tungsteno... que tanto valoramos de esa área dejará de llegar.
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.
Querría recordar nuestro estupor... en el primer consejo real, al oír que... la única medida que había que tomar... era encontrar al maestro Wagner... de que se mudara a Baviera.
Bay Gardiner ülkemize karşı hepimizin ihtiyaç duyduğu hislere sahip.
Me pareció que el Sr. Gardiner tiene algo que este país necesita.
İtalya'dan ülkemize Başkan'a düzenlenen suikasttan 2 ay önce, 10 Mart'ta giriş yapmış.
Llegó de Italia el 10 de marzo... dos meses antes del asesinato.
Çingeneler, yahudiler ve diğerleri ülkemize sızıp, toplumumuzu zehirlerken... ve işimizi ve paramızı çalarlarken... sessiz kalmamız mümkün değil.
No puedo guardar silencio mientras gitanos, judíos y otras... serpientes en nuestro país envenenan nuestra comunidad... y nos quitan dinero y trabajo.
Şimdi birbirimize destek olmalı ve ülkemize geri dönmeliyiz.
-... y volver a nuestro país.
Sana söylemiştim, Charlie, eğer iş birliği yaparsan ülkemize büyük bir iyilik yapmış olacaksın.
Te diré algo, Charlie, le estarás haciendo a nuestro país un gran favor si cooperas.
Efendim bu nükleer bombayı kendi ülkemize doğru..... atılmasının sorumlularının bizler olduğunun farkındasınızdır herhalde.
¿ Entiende, señor, que somos responsables por lanzar un arma nuclear contra nuestro propio país?
Ayrıca birçok millet ülkemize göz koyacak.
que puedan codiciar nuestras tierras.
Joson'a olan güvenimi kanıtlamak için onun kaderini benimkine bağlayacağım, ve ülkemize... kızımla evlendireceğim onu.
Para probar mi confianza en Jasón Ataré su destino al mío - y a nuestro país, dándole mi hija para que conciban matrimonio.
Cenevre'de çok iyi bir konumunuz vardı, ama ülkemize geri döndünüz.
Tenía un puesto muy bueno en Ginebra y regresó a nuestro país.
Hayır, sevgili kuzenim... ölmek varsa kaderimizde... ülkemize yeterli kaybı vermiş olacağız.
¡ No, mi buen primo! ¡ Si estamos señalados para morir, somos suficientes para pérdida de nuestro país!
Hollanda turnesinden dönen muhteşem bir ladin ülkemize ilk kez gelen üç sakız ağacı İskoç çam ağaçları Karaağaç Gövdesi, kötü olamaz ilginç bir Amerikan kalası, bir yağmur ormanı ve bir kova talaş gençlerde şiddet hakkında konuşacaklar.
Una fabulosa picea llegada de una gira por Holanda. Tres árboles de caucho en su primera aparición en este país. Pino Escocés y coníferos.