Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ I ] / Imız var

Imız var перевод на испанский

62,284 параллельный перевод
Aklımdaysa, dün gece alamadığımız pasaportları nasıl alacağımız var.
La cabeza intenta descubrir cómo conseguir esos pasaportes que no pudimos conseguir anoche.
Sana ihtiyacımız var, tamam mı?
Te necesitamos, ¿ vale?
Ama devren kiralama hakkımız var.
Pero podemos subarrendar. Puede ser nuestra mejor opción.
Haklıydım, sorunlarımız var.
Tenía razón, tenemos problemas.
Beyne yerleştirilen nabzı yükseltip patlama yaratan son teknoloji bir cihazımız var.
Tenemos una carga de última generación implantada en la base del cráneo.
Bilgin'e canlı şekilde ihtiyacımız var.
Todos necesitamos vivo al Erudito.
Jimmy ile oldukça farklı ihtiyaçlarımız var.
Bueno, entonces Jimmy y yo tenemos necesidades muy diferentes.
- Burada yardıma ihtiyacımız var.
- Necesitamos ayuda.
- Doğru, taşıta ihtiyacımız var.
Cierto, nos vendría bien un medio de transporte.
Ona hala ihtiyacımız var.
Todavía lo necesitamos.
Çünkü tek deneme hakkımız var.
Porque sólo tenemos una oportunidad.
Orada bizim tıpatıp aynılarımız var. Karakterleri de sonsuz sayıda değişene göre çok yakın veya inanılmaz uzak olabilir.
Allí, todos tenemos versiones dobles de nosotros mismos, que podrían ser muy similares o increíblemente diferentes, basándose en una infinita cantidad de variables.
Sen dahisin, tamam mı, ikiniz de dahisiniz. Bunu yapmanıza ihtiyacımız var. İkinizin de bunu yapması gerek.
Eres el genio, está bien, ambos lo son, así que precisamos que hagan esto, así que chicos, háganlo ambos justo ahora.
Lütfen, doktora ihtiyacımız var!
¡ Por favor, necesito un doctor! ¿ Alguien?
Ve ikimizin de gelirine ihtiyacımız var.
Y vamos a necesitar los ingresos de ambas.
Kapılarımızı geri almaya ihtiyacımız var.
Necesitamos nuestras puertas otra vez.
Pekala, sanırım bir soru için daha zamanımız var.
Bueno, creo que hay tiempo para una pregunta más.
Onlara ihtiyacımız var. Son başvuru tarihine kadar iki haftamız var ve hala 5000 taneye daha ihtiyacımız var.
Dos semanas hasta el plazo final y todavía somos unos 5.000 tímidos.
Bu işte tüm ekibe ihtiyacımız var.
Necesitamos a todo el equipo.
Yeni bir Pakhanımız var.
Tenemos un nuevo Pakhan.
Paul'le barışma olayımız var da.
Se me hace tarde para volver con Paul.
Yani tek sana ihtiyacımız yok senden 10 taneye daha ihtiyacımız var.
Mira, no te necesitamos. Necesitamos 10 como tú.
Asetilen kaynağı ve geniş açılı aktif alan ucuna ihtiyacımız var.
Vamos a necesitar el soplete de acetileno. Y la sonda de campo activo de banda ancha.
- Planımız var.
- Tenemos un plan.
Motive nedeni hakkında tanıklık yapmak isteyen kimliği belirsiz bir kaynağımız bile var
Tenemos una fuente anónima que está dispuesta a testificar sobre sus motivos.
Anlamadığımız o kadar çok şey var ki.
Pues, hay muchas cosas que no entendemos.
Bir fikrim var ama canımız çok yanacak.
Tengo una idea... pero va a doler.
Benim yaşımda çok hastanız var mı?
¿ Ve a muchos chicos de mi edad?
Bununla nasıl var olacağımızı öğrenmemiz gerek.
Necesitamos aprender a existir con eso.
Sonra kendimi karanlık bir barda, hoca bana asılırken buldum. Ne olacağını düşünüyordu, bilmiyorum. "Kız arkadaşım var" dedim.
Estábamos en un oscuro bar, ella estaba coqueteándome y no sé qué intenciones tendría, pero le dije que tenía novia.
Konuşacağımız çok şey var.
Tenemos mucho de qué hablar.
Kız kardeşin var mı?
¿ Tienes una hermana?
Bu, odağımızı deli kadını işe almaktan şu şerefsizi indirmeye veriyoruz demek mi? - Varım.
¿ Eso significa que vamos a dejar de lado reclutar a esta loca y a enfocarnos en acabar con este pendejo?
Mesela CNN'de bir sunucu var. Ya da Emily, Sidney'den önceki kız arkadaşım.
Por ejemplo, en una reportera de CNN o en Emily, mi ex antes de Sidney.
Bana yardım edecek özel bir doğum günü kızı var.
Y la cumpleañera será mi asistente.
Varlığımızın amacı, bir arada var olmak.
Existimos para coexistir.
Planınız var mı?
¿ Tienen algún plan?
Sanki evinde bir çizelge var da "haftalık buluşmalarımız" diye işaretliyor.
Creo que tiene un gráfico en su apartamento con la cantidad de reuniones por semana.
Okyanuslarımızı korumak için birkaç saniyeniz var mı?
¿ Tienes un segundo para ayudar a salvar los océanos?
Stef Adams Foster. Callie adında bir kızı var mı?
Stef Adams Foster. ¿ Ella tiene una hija llamada Callie?
Dinleyin beni, başka bir kızım daha var.
Escucha... tengo otra hija.
Özel odalarımız yok ve ailelerin geceleri refakatçi kalmalarına izin vermiyoruz ama bolca ziyaret saatimiz var.
No tenemos habitaciones privadas y no les permitimos a las familias que se queden por la noche, pero tenemos muchas horas de visitas.
Yardıma ihtiyacınız var mı çocuklar?
¿ Necesitan ayuda?
Afedersiniz, koruyucu bakım reformu ilei ilgili konuşmak için bir dakikanız var mı?
Disculpe, ¿ tiene un momento para hablar sobre la reforma del sistema de acogida?
Walker'ın yeri ve savaşmaya yardım etmesi için adamlarım var ama hemen çıkmalıyız.
Tengo la localización de Walker y hombres para ayudar en la pelea, pero tenemos que irnos ya.
Ekibimle beraber onu bulacağız ve bulduğumuz an var ya... Kalbinin ortasına oku saplayacağım.
Mi equipo y yo la encontraremos, y cuando lo hagamos, en el segundo en que lo hagamos... te clavaré una flecha en el corazón.
Benden daha iyi kaynaklarınız var ve dostumu bulmak için her şeyi yapmam gerek. Karşılığında da ne isterseniz onu yaparım.
Ustedes tienen mejores recursos que yo y tengo que usar todo lo que pueda para encontrarlo, así que haré todo lo que necesiten que haga por ustedes.
- Daha iyi bir fikrin var mı? Gregor'un Kovar'la yaptığı anlaşmaya sadık kalmalıyız, böyle değil.
Nosotros deberíamos estar honrando el pacto de Gregor con Kovar, no haciendo esto.
Dava dosyana baktım. Mahkeme tarafından atanan memur sana eşlik ettiği sürece kızını görme yetkin var ve onu ziyaret ettiğine dair hiçbir kayıt yok.
He mirado tu caso y tienes derechos completos de visita mientras estés acompañado de un tutor asignado por el juzgado, y no hay ningún registro de que hayas hecho ninguna visita.
Göz önüne almadığımız bir şey var.
Hay algo que no estamos teniendo en cuenta.
Kapıda durup avazımız çıktığı kadar bağırmak haricinde ne seçeneğimiz var bilmiyorum.
Aparte de quedarnos junto a la puerta y gritar muy fuerte, realmente no sé cuáles son nuestras opciones.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]