Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Ş ] / Şiddet

Şiddet перевод на испанский

6,131 параллельный перевод
Biraz önce gösterdiğin gibi, korku daha etkili bir liderlik aracı, özellikle gizli şiddet tehlikesi içerenlere karşı.
El miedo, como lo has mostrado, es una herramienta de liderazgo más eficaz, específicamente una que incluye la sutil amenaza de violencia.
Birkaç ay önce ortadan kayboldu ve suçlar çoğaldı. Şiddet, cinayetler. Şehrin bu savaşı sürdürecek birisine ihtiyacı vardı ben de "Neden ben olmayayım" dedim.
Desapareció hace unos meses, y el crimen aumentó... la violencia, los asesinatos, y la ciudad necesitaba a alguien que siguiera con la lucha, y me dije, ¿ por qué no yo?
Hiçliğin ortasında sıkıcı bir hayat lakin huzur ve güven içinde bir hayat. Ta ki anlamsız şiddet neticesinde bir anda son bulana değin.
Una vida simple en medio de la nada era interrumpida por la violencia sin sentido.
Ama neden böyle şiddet dolu bir hamle yapsınlar ki öyleyse?
¿ Pero por qué, entonces, reaccionarían tan ferozmente?
Ailesi dağılmış biri olabilir ve ailede şiddet veya istismar olması da bizi şaşırtmaz.
Podría proceder de un hogar roto y no nos sorprendería que hubiera habido violencia y maltrato.
Şiddet dilin ise oğlunun ayrılması hiç şaşırtıcı değil.
Si la violencia es su lenguajes, no es de extrañar que su hijo se fuera.
şiddet!
Violento.
Bu uzaylılar var, sen bayılırsın onları bombalamaya bağırsakları falan çok iğrenç ama şiddet yok. Yemin ederim.
Están estos aliens, y tú, los aplastas, y sus tripas son asquerosas, pero no es violento.
- Tüm hastalarının bir listesini derledik ve bir tür şiddet içeren geçmişi olan sadece altı kişi bulduk.
Hemos hecho una lista de todos sus pacientes y hemos encontrado solo seis que tenían un historial de comportamientos violentos.
Tecavüz, aile içi şiddet, şizofreni travma sonrası stres bozukluğu, öfke kontrolü.
Agresión, violencia doméstica, esquizofrenia, TEPT, control de ira.
Bence çocuklar kendilerini şiddet dışı biçimde ifade ediyor diye cezalandırılmamalı.
No creo que los niños deban ser castigados porque se expresen dentro de un marco no violento. ¡ Maldita sea!
Arada bir edilen kötü söz,.. ... şiddet içermeyen sonuçlar yaratır.
A veces, decir alguna maldición hace bien dentro de un contexto no violento.
Şiddet ve bir mağarada kaybolan zamanla ilgili.
Incluyendo violencia y tiempo perdido en una cueva.
Kurbanlarının korkularını onların üzerinde psikolojik şiddet olarak kullanan bir takipçimiz mi var?
¿ Tenemos a un acosador sádico que causa violencia psicológica para controlar a sus víctimas por medio del miedo?
Kendisine şiddet uygulandığını özenle senaryolar yazıp, kurguluyor.
Construye todos los escenarios para recrear violencia contra sí misma.
Ya şiddet peşini bırakmıyor ya da kusursuz bir zamanlaman var.
Así que, o bien la violencia le sigue a todas partes, o tiene el don de la oportunidad.
Tek bildiğim eğer Dastardly ve Muttley eğer eski numaralarını yapacaklarsa bugün bol bol şiddet olacağı.
Todo lo que sé es que si Dastardly y Muttley vuelven a sus viejos trucos, habrá mucha violencia hoy.
Siz olmazsanız Dominic gibi adamlar ortaya çıkar ve şiddet daha çok can alır.
Sin usted, los hombres como Dominic florecerán y la violencia podría reclamar muchas vidas.
3 adam vurma. 6 aile içi şiddet vakası.
Tres disparos, una media docena de disturbios internos violentos.
George Orwell'dan yola çıkarsak, "Şiddeti inkâr edenlerin adına başkaları... şiddet uyguluyor olabilirler."
George Orwell escribió, "Aquellos que renuncian a la violencia pueden hacerlo sólo porque otros están cometiendo violencia en su nombre".
Şiddet kayıtsızlığa.
La ira a la indiferencia.
Vardığım noktaya göre hiçbir fiziksel şiddet tespit edememişsiniz.
Lo que quiero saber si usted detectó cualquier indicacion de maltrato fisico.
Şiddet mi?
abuso?
3 yıI önce, Çocuk Koruma Hizmetleri şiddet ve ihmalden dolayı çocuğu annesinden uzaklaştırmış.
Hace tres años, los Servicios de Protección de Menores lo separaron de su madre bajo la sospecha de abuso y negligencia.
Şiddet artacak!
¡ La violencia será peor!
Şiddet karşıtı olduğun söylenemez Gruber.
No es un extraño a la violencia, Gruber.
- Stone'un hiç şiddet geçmişi yok ki.
Stone no tiene historial de violencia.
Ayrıca yasal yollardan seçilmiş hükümeti düşürmek isteyen şiddet yanlısı isyancı bir çete ile karşı karşıyalar.
Ahora estamos lidiando con una violenta facción rebelde que quiere derrocar a un gobierno elegido legítimamente.
- Şiddet yanlısı isyancılar mı?
¿ Rebeldes violentos?
Evet, iki yıl önce Detroit'teki şiddet dalgasıyla ilgili bir dizi bağımsız program yapmış.
Sí, hace dos años, publicó una serie de artículos independientes con los estallidos de violencia en Detroit.
Şiddet hükümlüleri tecrit ediliyor mu?
¿ Apartado de reclusos violentos?
Şiddet her zaman yanı başımızda.
en un mundo que es peligroso e impredecible, donde la violencia siempre esta a la vuelta de la esquina.
Şiddet içermeyen vatandaşlık hareketinin lideri Dr. Martin Luther King Memphis Tennesse'de vurularak öldürüldü.
Dr. Martin Luther King, el apóstol de la no violencia del movimiento de derechos civiles, ha sido asesinado a balazos en Memphis, Tennessee.
Daha az şiddet içeren bir fikir düşünüyordum.
Estaba pensando en una idea menos violenta.
Güney Kaliforniya'daki Neo-Nazi'ler genel olarak gevşek bir biçimde düzenlenmiş olan dazlak gruplarının saldırıların, nefret suçlarının, kanun yaptırımını hedef almanın organize suçlardan tut politikal organizasyonlara kadar hiçbirinin şiddet yanlısı bir şey olmadığını söylüyorlar.
Los neonazis de Southern California dirigen todos los grupos de cabezas rapadas organizados... asaltos, crímenes de odio, teniendo como objetivos a cuerpos de seguridad... crimen organizado con organizaciones políticas que dicen no ser violentas.
Şiddet yanlılarını alıp politikasından ayırıyor kendine bir ordu kuruyor biz de onu yakalamaya çalışıyoruz.
Mantiene a los miembros violentos apartados de lo político, pero sí, está construyendo un ejército, - y queremos echarlo abajo.
Nisan'da olan şey izole bir fenomen değildi.. .. basit bir şiddet patlaması değildi..
" Las jornadas de abril no son algo aislado ni incontrolado.
Ve burada çok fazla silahla şiddet var.
Y ahí estaba otra vez la violencia de las armas.
- Şiddet içermeleri.
Solo que...
Şiddet eğilimi var. "
Tiene tendencias violentas ".
Daha az şiddet içeren bir şeyler oynasanız olmaz mı? Mesela Mario Kardeşler gibi?
¿ No podrías jugar a algo menos violento, como Mario Bros.?
Okuldaki şiddet... -... şaka yapmak için fazlasıyla ciddi.
La violencia en las escuelas es demasiado seria para tratarla como una broma.
Yaralı yüzü, şiddet dolu geçmişinin kanıtıdır.
Su rostro lleno de cicatrices evidencia su pasado violento.
- Küçük radikal bir grubun yaptığı şiddet gösterisiydi o.
- Ha sido culpa de un pequeño grupo de radicales violentos.
Katolikleri koruyan kararların, izin verdiğin şiddet olayları...
Todas las decisiones de los radicales a favor de los católicos, toda la violencia que permitiste...
Yapımcılar böyle büyük bir ekibin yolculuğunu ayarlamak için en az 24 saat gerektiğini söylediler. Ama yanlarında polis olmasına rağmen gaziler büyük bir kalabalığın geleceğini ve eğer 3 saat içinde gitmezsek şiddet olacağını söylediler.
Los productores dijeron que llevaría 24 horas organizar la partida de un equipo tan grande, pero aunque la policía estaba delante, los veteranos dijeron que había una multitud de camino y que habría violencia si no nos íbamos en tres horas.
Jordan ile şiddet hakkında bir seans yaptık ve dedi ki...
Acabamos de tener una sesión con Jordan sobre la violencia... -... y Jordan dice que- -
Şiddet sadece galaksimizi oluşturmadı.
violencia no hace sólo construir nuestra galaxia.
Şiddet olduğu için, yaşayabildik. Ve galaksimiz büyümesine devam etti.
a través de la violencia, somos capaces de vivir, y nuestra galaxia sigue creciendo.
Aile içi şiddet?
¿ Malos tratos?
- Şiddet seviyormuş.
Estaba metido en las cosas rudas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]