Absence перевод на французский
4,406 параллельный перевод
Ciğerlerinde gözüken su kaybı, öldükten sonra su deposuna taşındığını gösteriyor.
L'absence d'eau dans ses poumons indique qu'elle était morte avant d'être dans la cuve.
Orta parmak kemiği olmadığına göre insan iskeletine ait bir baş parmak sanırım.
Etant donné l'absence de la phalange du milieu, je crois que c'est le pouce d'un squelette humain.
Ben yokken bir gözün de onda olsun.
Surveillez-le pendant mon absence.
Howard uzun süre uzaydakyken bana destek olan şeylerden biri de gitmeden önce evlenmemizdi.
La chose qui m'a aidée à supporter l'absence Howard parti dans l'espace c'était de nous être marier avant son départ.
Fakat yokluğunuzdan dolayı oluşan en büyük sorun sevdiklerinizin size en çok ihtiyacı oldukları anda orada olamamaktır.
Mais le plus gros problème causé par votre absence est que vous n'êtes pas là quand les personnes que vous protégez ont le plus besoin de vous.
Eminim evde bir şeyleriniz vardır, kullanmadığınız ve annenlerin özlemeyeceği bir şey vardır.
Je veux dire, il y a sûrement quelque chose chez toi, quelque chose que vous n'utilisez pas, et dont tes mères ne remarqueraient pas l'absence.
Evet, Ron o yokken gelmemi rica etti.
Ron m'a demandé de venir en son absence.
Siz Tampa'dayken yatırılan paralar.
Les versements en votre absence.
Kocanın portresini takdim edeceğimizi biliyorsundur yokluğunun yanlış mesajlar göndereceğinden korkuyorum.
Je suis sûre que tu sais que l'on dévoilera le portrait de ton mari, et je m'inquiète que ton absence n'envoie un mauvais message.
6 aylık yokluğundan sonra bu senin de çıkış partin oluyor, canım.
Après 6 mois d'absence, j'ose dire que c'est aussi le vôtre, mon cher.
Yakında kayıp olduğumu anlayacaklardır.
Ils vont se rendre compte de mon absence.
Lütfen Leonard'ın dönüşünü bu denli beklememi yokluğunda gerçekleştirdiğin işlere bir eleştiri olarak algılama.
S'il te plait, ne prend pas mon impatience pour le retour de Léonard comme une critique du travail que tu as fait en son absence.
Bu kuralsızlık demektir.
En l'absence de lois.
Şunu söylemeliyim ki yokluğunda işler arap saçına döndü.
En votre absence, la situation s'est dégradée.
Devlerin saldırısı sırasında çok sayıda askerin hayatını yitirmesinin sebeplerinden biri de seçkin Keşif Birliği askerlerinin orada bulunmayışlarıydı.
Si à Trost, l'assaut des titans a fait autant de victimes parmi les soldats, c'est en partie à cause de l'absence des bataillons d'exploration.
Sen yokken dünya cehenneme döndü.
Le monde a tourné à l'enfer pendant ton absence.
Modifiye edildiği ve seri numarası bulunmadığı için silahın kanun dışı satın alındığını biliyoruz.
En raison de la modification et de l'absence de numéros de série, nous savons que l'arme a été obtenue illégalement.
Ben masamda değilken bir daha bu ofise gireyim deme.
Et s'il te plait, ne viens plus jamais dans ce bureau pendant mon absence.
Sen yokken Harvey'in ofisine gizlice girmediğim için o kadar memnunum ki.
Je suis content de ne jamais m'être faufilé dans le bureau d'Harvey en ton absence.
Nigel sürekli seyahat ettiği için daimi bir baba figürü eksikliği vardı ve bu yüzden bir ilgisizlik kurbanıydı.
Je pense qu'elle était victime de négligence du fait de l'absence d'une figure paternelle parce qu'il voyage tout le temps.
Misyon bildirinde gerçek, güven, profesyonellik gibi kelimeleri gözden kaçırdığın için kullanmadığını düşünüyorum.
Je suppose que l'absence des mots vérité, confiance, et professionnalisme dans vos propos est un oubli.
Yokluğunu dert ettiğini düşünmemiştim.
Je n'avais pas remarqué que son absence te pesait.
Komiserim, Bay Frey'in gerekli düzenlemeleri yapmasına yardımcı olabilir misiniz? Müsaadenizle.
Lieutenant, pouvez-vous aider Mr Frey à organiser son absence d'aujourd'hui?
Yeni Patronun ve Bayan Campbell'ın gıyabında yetkili ajan ben oluyorum.
En l'absence de votre nouveau chef et de Mme Campbell, je suis l'officier supérieur dans ce scenario.
Başka bir açıdan bir iktidar boşluğu yaratın.
D'une autre façon, tu viens de créer une absence de pouvoir.
Senin için bir gizem, Youngling... ve yokluğunda Karanlığa liderlik eden..
Un mystère pour vous, jeune fille... Et il a dirigé l'ombre pendant ton absence.
Annesi kayıp bildiriminde bulunmuş.
Sa mère a récemment rapporté son absence.
Yokluğumdaki çalışmalarınızı kontrol ettim.
J'ai examiné votre travail durant mon absence.
Kimsenin kamuflajını bozmak veyahut bu soruşturmayı gözardı etmek istemiyorum ama Arthur'un görevlerindeki kişisel sebeplerden ötürü... Nasıl desem dikkatsiz davranma olasılığını elemek istiyorum.
Je ne veux griller la couverture de personne ou saper cette enquête, mais je voudrais exclure tout possibilité qu'Arthur ait pu... en l'absence de meilleur mot, bâcler ses missions, pour raisons personnelles.
Yokluğumda aramanın devam edeceğini farz ediyorum.
J'espère que les recherches continueront en mon absence.
Şehirden ayrıldığımdan beri peşinde olduğun şeyler kulağıma geliyor.
Je sais ce que tu as fait durant mon absence.
Sen 8 aydır yokken ben şehri gâyet de iyi yönettim.
Pendant ton absence, j'ai géré la ville parfaitement.
Yokluğumuzda yeni bir kral ortaya çıktı.
En notre absence, un nouveau roi a surgi.
Umarım kardeşlerim, yokluğumda sana misafirperver davranmışlardır.
J'espère que mes frères et sœurs t'ont bien accueillie pendant mon absence.
Senin yokluğunda, ki o durumu bu şekilde dile getirmeyi tercih ediyorsun ve kardeşinin kalbine bir hançer soktuğunu söylemek için bana göre fazla kibarca.
En ton absence... comme tu l'appelles, qui est une façon polie de dire que ton frère t'a planté une dague dans le cœur...
Sophie, herkes dışarıdayken yanına gelip sana göz kulak olmamı istedi.
Sophie m'a demandé de te tenir compagnie en leur absence.
Sen gittiğinde oldu.
C'est arrivé pendant ton absence.
Oliver Queen'in kendi düzenlediği bağış gecesine katılamaması kimseyi şaşırtmadı.
L'absence d'Oliver Queen à son propre gala ne devrait surprendre personne.
Ziva'nın yokluğunun gönüllü olduğuna inanıyoruz. Sen de öyle yap.
Nous croyons que l'absence de Ziva est volontaire, tout comme vous.
Belki de bu konuda bebek gibi davrandığın için, Leonard'ı daha çok özleme diye ben de burada yatabilirim.
Je devrais peut-être dormir ici pour que l'absence de Léonard te soit moins cruelle, parce que tu t'es vraiment comportée comme une fillette avec ça.
Belirttiğim gibi, arkadaşlarımın eksikliği bende acıya sebep olmaz.
Comme je l'ai expliqué, l'absence de mes amis ne me cause aucune peine.
Evet et yoksunluğu ile karışmış hali.
Mélangée à la dépression causée par l'absence de viande.
Dürtü Kontrol Bozukluğunun 5 aşaması var. Dürtü ile başlayıp suçluluk duygusu veya bunun eksikliğiyle tamamlanıyor.
Il y a quatre stades habituels dans la nomenclature, le premier est l'impulsion, le dernier la culpabilité ou l'absence de culpabilité.
- Anlatsana bana. Doğal dürtülerimi kontrol edip edemeyeceğimi bilmediğimi itiraf edebilirim. Ama bu kontrol eksikliği beni yardıma muhtaç hissettirmiyor.
Je peux admettre que je ne sais pas si je peux contrôler mes élans naturels, mais cette absence de contrôle ne me fait pas me sentir impuissant.
Git başımdan. Bugünkü ders için ortalıkta görünmeyince nalları diktiğini farz etmiştim.
- Ton absence à nos leçons m'a fait croire à ton trépas.
Kocanın gitmesinden memnun musun?
L'absence de ton mari te réjouit?
Eğer bu işe dahil olacaksa güven bana ayak altında olmamam muhtemelen Operasyon Henry için en iyisi olacaktır.
Si elle est la solution, alors, croyez-moi, mon absence sera bénéfique à l'opération Henry.
Profesyonel güreşle uğraşmak güzel olmalı. Yani resmi üniformanın olmadığı tek spor bu.
Le plus chanmé dans le catch, c'est l'absence d'uniforme réglementaire.
Cinsel organları bulunmadığından üreme yöntemleri bilinmemektedir.
Leur mode de reproduction reste inconnu dû à leur absence d'organes reproducteurs.
Bu kasaba bir zamanlar benim evimdi.
Cette ville fut mon foyer, et en mon absence,
Ve çok iyi çalıştım yokluğun için teşekkürler.
- Grâce à votre absence, j'ai travaillé comme jamais.