Aldırmıyorum перевод на французский
176 параллельный перевод
Aldırmıyorum.
Moi, je m'en fous...
Buna aldırmıyorum. Yalnız olmaya alışkınım.
J'ai l'habitude d'être seule.
- Evet. Ben aldırmıyorum. Ama galiba karımın hoşuna gitmeyecek.
Ma femme ne va pas apprécier.
Ama aldırmıyorum. Ajanım diyor ki... sırf o şaheser haberinden... bir servet edinirmişim.
Mon agent dit que je vais gagner une fortune... grâce à l'impact de cet histoire de chef-d'œuvre disparu.
Romalıların inandığı bütün tanrılar adına aldırmıyorum hastalığıma.
Par tous les dieux que Rome honore, je congédie ma maladie!
Kim olduğun ya da ne olduğuna aldırmıyorum... ama hain olmadığını ve bu insanları bana karşı ayaklandırmayacağını kendi dudaklarından işitmek istiyorum. Söyle Musa.
Que m'importe qui tu es ou ce que tu es, mais... je veux entendre de ta bouche que tu n'es pas un traître, que tu ne conduirais pas ce peuple à se révolter contre moi.
Aldırmıyorum.
Pars.
Aldırmıyorum.
Ça m'est égal.
Artık Ben Nicholson'a bile aldırmıyorum. Tanrı yardımcım olsun.
Même Ben Nicholson, je m'en fiche, maintenant.
Artık aldırmıyorum.
Je n'en souffre plus.
Aldırıyorum ama aldırmıyorum diyorum.
Je dis ça, mais en fait...
Ama aldırmıyorum. Sıradan biri olmaktansa böyle olmayı tercih ederim.
Ça peut servir d'être la reine des marginales.
NasıI yaptığına aldırmıyorum. Seni istiyorum.
Peu importe comment, je veux que vous...
Ona, onun bana aldırdığı kadar aldırmıyorum.
Je fais visiblement moins attention à lui, que lui à moi.
Buna alıştım. Aldırmıyorum.
Cela m'est égal d'être battu.
- Ne dediyse dedi, aldırmıyorum.
- Tu sais ce qu'Atticus a dit.
Beni hoş karşılayıp karşılamadığınıza aldırmıyorum, buradayım ve kalacağım.
Mais cela n'a aucune importance. Je suis là et je reste.
Kokusuna aldırmıyorum bile.
Je n'aime pas l'odeur, non plus!
Duygularına aldırmıyorum.
Je n'ai que faire de tes sentiments.
İşim, geleceğim, önemli sayılan her şey, ama aldırmıyorum.
Tout ce qui compte aux yeux des gens.
Ben buna aldırmıyorum. Güzel diye, uçsun diye istiyorum onu.
Pour moi, ce qui compte, c'est de le faire voler.
Yeşil, mavi, herhangi bir renk olsanız da aldırmıyorum.
Je me fiche que vous soyez vert, bleu ou jaune.
Daha önce de televizyona çıktım. Aldırmıyorum.
Je suis déjà passé à la T.V.
Bak Emily, ara sıra kıskançlık yapmana aldırmıyorum ama bu saçmalık.
Je n'ai rien contre un peu de jalousie, mais là, c'est ridicule.
-... intihar olmadığını biliyorum. - Bak, kahrolasının nasıl öldüğüne hiç aldırmıyorum. Bütün ilgilendiğim konu onun Mexico City'ye teslim etmesi gereken üç yüz elli beş bin dolarımdır.
Il devait me remettre 355000 dollars à Mexico.
Kimin umurunda? Hiç aldırmıyorum.
D'ailleurs...
Fakat aldırmıyorum.
Mais je ne réponds pas.
- Tabii, ama ben aldırmıyorum.
- Sûr. Moi aussi.
Artık beni güzel bulmamana aldırmıyorum. - Buluyorum.
Et je m'en fiche si tu ne me trouves plus très belle.
İşler nereye gidecek aldırmıyorum.
Rien d'extravagant.
Doğrusunu istersen buna hiç aldırmıyorum.
Je me monte pas la tête pour savoir qui est le père.
Başıma ne gelirse gelsin aldırmıyorum, sadece seni önemsiyorum.
Peu importe ce qui peut m'arriver. Tu es tout ce qui compte.
Aletlerimizle ilgili bu tip incitici sözlere aldırmıyorum, 007!
Je méprise vos sarcasmes sur notre matériel, 007!
Aldırmıyorum.
Je m'en fous.
Aldırmıyorum.
Ça ne me dérange pas trop.
Uykusuzluktan nefret ederim, ama yalnızlığa aldırmıyorum.
C'est horrible de ne pas pouvoir dormir mais j'aime bien être seul.
Kalıtım mı, çevre mi tartışmalarına falan aldırmıyorum.
Je me fiche de l'hérédité contre l'environnement.
Pekala ben size aldırmıyorum ve..... özellikle de...
- Eh bien moi, je vous méprise. Et puis surtout...
Ne olduğuna aldırmıyorum.
Je me moque de tout.
Bunun ulusal güvenlik meselesi olmasına aldırmıyorum.Eğer David hayır diyorsa o zaman öyledir,
Je me fiche de la sécurité nationale. Si David dit non, c'est non.
Ve böyle söylediğimi birine anlatmana aldırmıyorum bile.
Ça m'est égal que tu répètes ce que je viens de dire.
Yahudi oluşuna aldırmıyorum. Adil oluşunu önemsiyorum. Adil oluşunu, ben de önemsiyorum.
Peu m'importe qu'il soit juif s'il est juste, ça m'importe qu'il soit juste.
Yaşlanmış olmama aldırmıyorum. Bu kadar yaşayacağımı düşünmezdim.
Ça ne me dérange pas de vieillir.
" Paul biraz kıskanabilir ama aldırmıyorum.
" Paul va être jaloux.
Artık Susanne'nin beni işten kovmasına aldırmıyorum.
A présent, je m'en fiche De quoi?
Artık bana aldırmıyor sanıyorum yani ben başarı elde edeli beri.
Je pense que... qu'elle me méprise depuis que... depuis que j'ai du succès.
Kimse onun istihzalarına aldırmıyor ama ben yapamıyorum.
Le monde ignore ses sarcasmes, mais pas moi.
Ama gariptir ki, buna da aldırmıyorum.
C'est un peu cruel puisque tout va mal pour toi.
Ne dediğine aldırmıyorum.
Je me fiche de ce que tu racontes.
Neyin doğru ya da yanlış olduğuna aldırmıyorum. Geçmişe karşı duygusal değilim.
Peu importe le vrai ou le faux
İşimi anlatıyorum, aldırmıyorsun.
Je te parle de mon boulot, tu t'en fous.