Alınmayın перевод на французский
473 параллельный перевод
Olmazsa da alınmayın.
Ne le prenez pas mal. Prenez votre temps.
Lütfen üstünüze alınmayın.
Ne soyez pas vexé.
Alınmayın ama ellerinize böyle çok mücevher takmamalısınız.
Je vous remercie. MIle Held.
Üstünüze alınmayın Bayan Castle.
Ne le prenez pas mal, Mme Castle.
Dün gece bu tipte bir müşterim yoktu. Üzerinize alınmayın.
Vous, je m'en souviendrais, sans vouloir vous vexer.
- Lütfen alınmayın.
- Ne le prenez pas mal.
- Alınmayın, efendim. - Hazır efendim.
Excusez-moi...
Peppino amca, alınmayın lütfen.
Oncle Peppino, faut pas vous offenser,..
- Alınmayın hanımefendi.
- Oh, Je disais ça... comme ça.
- Dinliyorum. Alınmayın ama Beyaz Kraliçe'nin son ödemesi pek iyi sayılmazdı.
M. Danglard, excusez-moi, il faut pas m'en vouloir, mais la dernière traite a pas été réglée
Lütfen üzerinize alınmayın.
Ne m'en veuillez pas.
- Lütfen üzerinize alınmayın.
Ne vous fâchez pas.
Tamam, alınmayın şerif.
Ca va, shérif. Ne vous énervez pas.
- Alınmayın, ama arkadaşın dediklerinde doğruluk payı var.
Excusez-moi... mais dans ses paroles, il y a du vrai.
Çok iyi bilinen bir mekânda çok tutulan bir parçayı okuyacağım. Bu mekan... alınmayın Doktor Warfield...
J'aimerais chanter une chanson qui a eu du succès auprès des jeunes au... vous m'excuserez, Dr Warfield...
Alınmayın, efendim.
Soit dit sans vous offenser.
Üzerinize alınmayın ama sadece imzamı görebileceksiniz.
Tout ce que tu verras de moi, ce sera ma signature.
Başka bir anlam çıkarmayın ( üzerinize alınmayın ) ama Şirketinin bu dava üzerinde çalışmasını istiyor.
Sans vouloir vous faire de l'ombre, je l'ai engagé sur cette affaire.
Alınmayın, efendim. Hayır. Şey, hoşça kal dediğinde kendisi öyle söylemişti.
Il vous l'a dit lui-même en vous disant au revoir.
İlk yarıda iyi oynamadığımızı düşünmüştüm! Sakın alınmayın!
Pourtant, la première mi-temps n'était pas brillante.
Bay Greasy, üzerinize alınmayın ama gıda alanında çalışıyorsak, hijyeni en ön planda tutmalıyız.
M. Greasy, ne prenez pas ça mal, mais quand on vend des produits alimentaires, l'hygiène est primordiale.
Hiçbir şeyi üzerinize alınmayın, olur mu? İnsanlar arasındaki fikir ayrılığı.
Ne prenez pas mal cette différence d'opinion entre hommes.
Lütfen alınmayın Teğmen... ama kimlik belgeleriniz yanınızda mı?
De grâce, ne vous offensez pas, Lieutenant, mais, avez-vous sur vous vos pièces d'identité?
Oğlum, saçmalamaya başladın. Sakın üstünüze alınmayın.
Vous ne savez pas ce que vous voulez.
Sadece ismen ve üzerinize alınmayın ama böyle kalmasını istiyorum.
Oh, non.
Alınmayın ama bu enflasyonla sizi enayi yerine koyuyorlar.
Sans vouloir vous vexer, étant donné l'inflation, ça fait de vous un schnock.
Üzerinize alınmayın ama, donuna sıçtın mı?
Je ne veux pas être indiscret, mais tu as chié dans ton froc?
Lütfen, beni dinleyin ve alınmayın.
Je désire vous parler, Ie sujet est délicat...
Üstünüze alınmayın bu sadece iş. "
Rien de personnel, ce sont les affaires. "
Üzerinize alınmayın ama önce sizi kontrol etmeleri gerek, tamam mı?
Rien de personnel. Il va te fouiller.
Üzerinize alınmayın.
Rien de personnel.
- Hemen üzerinize alınmayın.
- Vous vous flattez.
- Üstünüze alınmayın.
- Je ne dis pas ça méchamment.
Alınmayın.
Sans vouloir vous vexer.
Üzerinize fazla alınmayın.
- Ne le prenez pas mal.
Üzerinize alınmayın... ama askeri kariyer hiçbir zaman... insanı tepeye çıkaran bir şey sayılmamıştır.
Sans vouloir vous offenser, les militaires de carrière n'ont jamais été le dessus du panier.
Alınmayın ama, bana dokunmanızı istemiyorum.
Ne vous en formalisez pas, mais vous ne me toucherez pas.
Alınmayın ama Dr. Fleischman, yeterince süt koymuyorsunuz.
Ca n'a rien de personnel, Dr Fleischman, mais vous ne mettez pas assez de lait.
Üzerinize alınmayın.
Oh, ça? Vous n'y êtes pour rien.
Alınmayın ama korkmak için biraz yaşlı değil misiniz?
Ne le prenez pas mal, mais n'avez-vous pas passé l'âge d'avoir peur?
Üstünüze alınmayın ama.
- Excuse-moi.
Alınmayın Binbaşı ; ancak o kişi siz değilsiniz.
Ne vous vexez pas, mais ce n'est pas votre cas.
Sakın alınmayın.
Nous ne voulions pas vous...
Etrafta birileri tarafından alınmayı bekleyen para var.
- Vous savez aussi bien que moi... qu'il y a plein d'argent qui n'attend que d'être ramassé.
Alınmayın, Kaptan.
Sauf votre respect, Capitaine.
- Canımı sıkan şey alınmayı resmen talep etmedim teklif bile etmedim, Sadece hoşlanmadığımı söyledim.
Ce qui m'ennuie, c'est que je n'ai pas insisté... ni même demandé. J'ai suggéré.
Pecos'ta satın alınmayı bekliyorlar.
En attente d'être vendues, à Pecos.
Haydut olmak için çeteye alınmayı beklemezdim Uçan Kaplan çetesinden korkum yok
Tigres ou Dragons, je n'ai que faire de telles propositions.
Bana başkalarınca hafife alınmayı ama diğerlerini asla haffife almamayı öğretmiştin İşte şimdi en büyük hatanı yaptın!
Tu m'as appris à ne jamais sous-estimer l'ennemi en s'arrangeant pour qu'il te sous-estime.
Üzerinize alınmayın
Ne le prenez pas mal.
Alınmayın.
Sans vous choquer.