Arrange перевод на французский
6,147 параллельный перевод
Ama yaptığınız doğru da değil.
Ça n'arrange pas les choses.
- Dava açıyorsanız benim.
Oui quand ça m'arrange.
Skandallar düzenleyip bunlardan faydalanıyor gerekli olduğunda suikast yapıyor.
Il arrange de scandales, exploite les tendances, assassine si nécessaire.
Düşündüğümden daha çok yakışacaklar.
Ça s'arrange mieux que je ne le pensais.
- Raven, tamir et!
Raven, arrange ça!
Görüntünüzü düzelttim.
J'arrange juste votre TV.
Havanın açmasını bekleriz.
On va devoir dormir ici. On va attendre que ça s'arrange.
Senin orada olup toplantının da kayıtlarda olduğu sürece ne konuştuğun umurumda değil.
Peu importe de quoi vous parlez, fais en sorte d'être seule avec lui et arrange-toi pour que le rendez-vous soit officiel.
Her şey yoluna giriyor.
Tout s'arrange.
Hayatımın darmadağın oluşunu sana göre ayarlamadığım için üzgünüm.
Désolé que le timing de mon désastre ne t'arrange pas.
- Onun nasıl işine geliyorsa.
- Comme ça l'arrange.
DYAD'e götürmek için hazırla.
Arrange toi pour le ramener chez DYAD
- Doğru olanı yapmak zorundayım.
Il faut que j'arrange ça.
Kolaylığından dolayı bebeği kıza mı çevirecekler?
Ils- - ils en font une fille parce que cela les arrange?
Bu çalışmayı yapmadan önce kaç fırsatı daha boşa harcayacaksın?
Combien d'opportunités vas-tu devoir gâcher avant que ça s'arrange? !
Gemma'ya yardımcı ol.
Arrange-toi avec Gemma.
Bu işi nasıl hallediyoruz?
Comment on arrange ça?
- Tanrım. Birkaç tane gurme yemeği öğrenip Guy'a yaparız.
On arrange quelques plats de gourmet ensuite on les ferra pour Guy.
Evet çünkü bu her şeyi iyileştiriyor.
- admet ses erreurs. - Oui, parce que ça arrange les choses.
Ta ki düzeltmeye çalışıp asıl en kötü saç tıraşını olana dek.
Jusqu'à ce que je l'arrange avec la véritable pire coupe du monde.
Evet kızı ona ayarladım.
Je... lui arrange un coup avec elle.
Başkasını kurtarmak, kendilerini kurtarmak için onların işine geldiğinde Tanrı gibi davranırlar.
Pour sauver d'autre, pour se sauver, quand ça les arrange, ils se prennent pour Dieu
Bu akşam için gösteri ayarlıyordum.
Je m'étais arrangé pour me produire cette après-midi.
Nakliyeni ayarladım.
j'ai arrangé un transfert.
Bu odayı güzel yapmışlar.
Ils ont bien arrangé cette pièce.
Ben de gece Avery'lerde kalacağım. Böylece ikiniz baş başa kalabileceksiniz.
Et je me suis arrangé pour passer la nuit chez Avery pour que vous puissiez être seuls tous les deux.
Bende bu toplantıya istemediğini düşündüğüm için gelmiştim zaten.
Et moi qui pensais que tu avais arrangé cette rencontre
- Her şeyinizi ayarladım.
- J'ai tout arrangé avec votre garde du corps.
Her şey halloldu.
Ça y est, c'est arrangé.
Doğrusu senin, onun tiyatrosunu himaye ettiğini öğrenmek de işimi kolaylaştırmadı.
Apprendre que tu finances sa troupe de théâtre, ça n'a rien arrangé.
Görüşmeyi onun ayarladığı ya da kimin ayarladığını bildiği kesin.
Preuve irréfutable qu'il a arrangé le rendez-vous ou sait qui l'a fait.
Vibora Ruiz, Felipe Lobos ile olan görüşmesini sana ayarlattı.
Vibora Ruiz t'a arrangé un rendez-vous avec Felipe Lobos.
- Bir yolunu bul o zaman.
Arrange-toi pour qu'il le fasse.
Ve ben, ben - giriş düzenlenmiştir.
Et j'ai arrangé la rencontre.
Polis dün akşamki baskında Frank Bertinelli'yi tutuklamış.
C'est arrangé. Lors d'une descente hier soir, Frank Bertinelli a été arrêté.
- Onu iktidardakilerin nasıl kanunları bozulmuş ahlaklarına uydurmak için esneten şerefsizler olduklarını öğrenmesi için insanlara vermek istiyordum.
- Pourquoi? - pour énerver les anciens du temple. - Je voulais donner les parchemins au peuple pour qu'ils sachent quels connards au pouvoir ont arrangé les lois selon leur moralité dépravée.
- Gerçekten bir şeyleri daha iyi hale getirdin mi?
Ça n'a rien arrangé.
Eğer hazır olsaydın, kendine bir randevu ayarlardın.
Si tu étais prête, tu aurais arrangé ce rendez-vous toi-même.
Hallettim.
J'ai tout arrangé.
Her şey ayarlandı.
Tout est arrangé.
Her şey ayarlandı mı?
Tout est arrangé?
Evini gayet güzel temizlemişsin.
Tu as bien arrangé ton appartement.
Jax ile konuştuğuna ve bunun işe yaramasına sevindim.
Content que tu ais parlé avec Jax, arrangé les choses.
Lisedeyken kıza vurulduğunu hatırlıyorum. Aranızı yapmak için çok uğraşmıştım.
Tu craquais pour elle au lycée et je t'ai arrangé le coup.
Aşk evliliği mi, görücü usulü evlilik mi yapacaksın?
Mariage d'amour ou mariage arrangé?
- Komşunla sorununu çözdün mü?
Vous avez arrangé les choses avec votre voisin?
Manevi ölümünü istedikten önce veya sonra Selah Strong'un mahsul satışını ayarladın mı?
Tu t'es arrangé pour vendre les cultures de Selah Strong? Avant ou après que vous cherchiez votre mort?
Abraham'ın babasıyla benim babam bunu tartıştı.
Le père d'Abraham et le mien avaient tout arrangé.
İşleri düzelttiğimiz anda ödeyeceğiz, söz veriyorum.
Quand tout sera arrangé tu seras payé, je te le promets.
Aslında Trevor, ondan da birkaç görüntü bulabildim.
Je me suis arrangé pour en trouver des extraits.
Tamam, her şey ayarlandı.
OK. Tout est arrangé.