Avant перевод на французский
167,237 параллельный перевод
Dünyanın ne kadar hızlı bir şekilde değişeceğini kimse bilmiyorken.
Avant que quiconque sache que le monde allait vite changer.
Dürüst olmak gerekirse seninki gibi bir zihin görmedim daha önce.
Honnêtement, je n'ai jamais vu un esprit comme le tien avant.
Ben eskiden uyuşturucu bağımlısıydım, tanışmadan önce.
J'étais un drogué, avant qu'on se rencontre.
Clockworks'tan önce.
Avant Clockworks.
Bir şeyler büyümeden önce hepimiz ölmüş olacağız.
On sera tous morts avant que quelque chose ne pousse.
İddaaya girerim Kane Indra'ya bunu yaptırmayı denemeden önce benim suikastim için anlaşmıştır.
Je suppose que Kane a essayé de convaincre Indra avant de se décider à les laisser m'assassiner.
Bu tapınağı kuşatmadan önceydi.
C'était avant que tu n'encercles le temple.
Hep önce halkımızı öne serdik.
On a fait passer notre peuple avant.
Bu yüzden sıhhiyeyi çağırıp kıçını tekmeletmeden önce kendine bunu yapmaktan vazgeç.
Alors arrête de t'infliger ça avant qu'on vienne t'assommer de médocs.
Bu güzel aklı bir heves uğruna harcamadan önce şapkanın altına bakmaya ne dersin?
Avant de jeter ce bel esprit sur un coup de tête, si on regardait sous sous le capot d'abord?
Her halükarda buradakiler ölmüş olacak.
Mais tout le monde ici sera mort avant de toute façon.
Kalbi tekrar atmadan beyin ölümü gerçekleşmiş olacak.
Elle sera en mort cérébrale bien avant qu'elle puisse faire redémarrer son coeur.
Eğer yaşamlarımızı, dışarıdaki insanların yaşamına seçersek ne oluruz biz?
Si on choisit de sauver nos vies avant les personnes dehors, qu'est-ce que ça fait de nous?
Ölüm dalgaları gelinceye kadar 23 saatiniz var.
Vous avez 23 heures avant que la vague mortelle ne frappe.
Tükenişle daha önce de yüzleştik ve korunduk ; ama fedailiği her zaman kanıksadık. Bugün bunu bir kez daha ölçeceğiz.
On a fait face à l'extinction avant, et nous avons persévéré, et avons toujours été familier avec les sacrifices, et aujourd'hui, nous serons encore soumis à un test.
Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Bir evim varmış gibi yani.
Je ne m'étais jamais sentie comme ça avant... comme si j'avais une maison.
Ölüm dalgası gelmeden elimizden geldiğince çok insanı içeri sokmalıyız.
On fait entrer autant de gens que possible avant que la vague de mort frappe.
Luna da iyileşmeden önce hastalanmıştı, yani...
Luna a été malade avant d'aller mieux, donc...
Raven, ölüm dalgaları gelmeden bizi yer yüzünden uzaklaştırmalısın.
Raven, il faut que tu nous fasses décoller. avant que la vague mortelle ne frappe.
Ölüm dalgası vurmadan önce 23 saatiniz var.
Vous avez 23 heures avant que la vague mortelle arrive.
Ölüm dalgası vurmadan önce gitmek için sana ihtiyacımız var.
Il faut que tu nous fasses décoller avant que la vague mortelle arrive.
Dalga gelmeden en az 20 dakika önce yerden ayrılmazsak, pyroclastic buluttaki elektromanyetik yük roketin avionic'lerini kapatacak, yani uçamayacak.
Si on ne décolle pas au moins 20 mn avant qu'elle arrive, la charge électromagnétique du nuage pyroclastique coupera l'avionique de la fusée, donc, elle ne volera pas.
Tekrar gözden geçirelim, yosun çiftliğinin bizi beslemeye yetecek kadar üretime geçebilmesi için 2 ay gerekiyor, yiyecek paketlerini paylaştırırsak başarabiliriz.
On revoit tout ça. Il faut deux mois avant que les algues soient suffisantes pour nous nourrir. Si on rationne, ça pourra le faire.
A.L.I.E.'dan hiç haberimiz yokken bile kaç defa kıçlarımızı kurtardın?
Combien de fois tu nous as sauvés avant d'entendre parler de A.L.I.E.?
Saatin 10'u gösterdiğinde o kuleden ayrılmazsan, geride kalacaksın.
Tu devras quitter cette tour à 10 minutes avant la fin, ou on partira sans toi.
Unutmayın birer saatimiz olacak, onları ben söylemeden açmayın, sonrasında rahat nefes alırız.
Souvenez-vous, on aura qu'1h chacun. Ne les allumez pas avant que je le dise, et après ça, respirez doucement.
Her ne yapıyorsan bitir, kalkışa 2 dakika var.
Quoi qu'il se passe ici, arrêtez. 2 minutes avant le décollage.
Buraya girenler, ayrılmadan önce her şeyi temizlemişler.
- Rien de bon. Qui a couru ce lieu Ils avaient essuyés leus traces avant de partir en courant.
Bu kesinlikle bir zamanlama çip devresi. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim.
C'est certainement une puce de circuit intégré de minuterie, mais je n'ai pas vu une comme cela avant.
Çipi bir ay önce, daha envantere girmeden Maddox'un elinde gördüğünü söylüyor.
Il a vu Maddox manipuler cette puce de minuterie il y a un mois, Juste avant sa sortie d'inventaire.
Ama bir sebepten dolayı şirket Maddox'a gümüş tepside sunulana kadar öne çıkmadı.
Il y a un mois, mais pour une raison inconnue il n'a pas pris la peine d'en parler avant jusqu'à ce que la société ait déjà servi Maddox sur un plateau d'argent.
İstediğin şeyi vermeden önce, hayatta olduğunu kanıtla.
Avant d'obtenir quoi que ce soit, J'ai besoin d'une preuve de vie, tu m'entends?
Umarım çakallar ve satıcılar kapınızı aşındırmaya başlamadan önce yeni evinize yerleşmeniz için gerekli zamanı size verirler.
Juste espérer que les chacals Et les marchands vous donneront le temps et l'espace de vous installer avant de commencer à faire la fête devant votre porte.
Bu sırada bana ihtiyacın olursa- -
Si tu as besoin de moi avant, tu peux juste...
Daha önce neden uçağına binmedik?
Pourquoi n'avons-nous jamais pris ton avion avant?
O aşamaya gelmeden önce Bay Young'a oğlu için yapacak bir şey kalmadığını söylemeniz gerekiyor.
Oui avant d'y venir.. Mr Young. va avoir besoin que vous lui expliquiez pourquoi il n'y a rien de plus que vous pouvez faire pour son fils.
Bu işlem hayatta kalması için en iyi olasılığı sunuyor. Sesini ve bütün hayatını geri alması için de.
Cette procédure est celle qui lui donne les meilleurs chances de survie... mais aussi de récupérer sa voix, et sa vie d'avant.
Seninle ilişkimiz başlamadan önce annenle arkadaş olmuştuk.
C'était mon amie bien avant et j'étais même...
Daha önce yapılmamış bir işlem. Bir şeyler ters giderse- -
Ça ne s'est jamais fait avant, et si ça venait à mal se passer, ou...
Daha önce yapılmadı.
Ça n'a jamais été fait avant.
Sinyal tam...
Le réseau est revenu avant...
... patlamadan önce geldi.
Juste avant l'explosion.
Önceden anlamalıydım.
J'aurais du m'en douter avant.
Sadece 1 ay dayandı ta ki bir Amerikan bombası toz duman edene kadar.
Il n'est resté ouvert qu'un mois avant qu'une bombe ne le détruise.
Galiba ön yolcu kapısında orijinal boya vardı.
Je crois que la porte du passager avant est encore de la couleur originale.
Ön yolcu kapısı altın renginde. Ambarın oralardaki trafik kamerasına yakalanmış.
Une 2012 Corolla blanche avec la porte avant en peinture d'or a été relevée sur la caméra de circulation de Hutch.
Bu yüzden önceden beni öldüremedin ve şimdi de öldürmeyeceksin.
C'est pour ça que tu n'as pas pu me tuer avant et que tu ne peux pas le faire maintenant.
Yanında savaşmaya hazırız. Daha başlamadan ateşkes mi ilan ediyorsun? Tamam.
On est prêt à se battre, et maintenant, vous demandez une trêve avant même de commencer?
Bebek gelmeden önce yetiştireceğimi söylemiştim.
Je lui avais dit que je l'amènerais avant l'arrivée de son bébé.
Sadece sezaryen sırasında orada olacak. Sonra çıkacak, biz de diğerlerini yapacağız. Sıradan bir doğum gibi.
Il sera là pour la césarienne, et il partira, avant qu'on commence à réparer, comme pour un accouchement ordinaire.
Girip merhaba diyeceğiz. Sonra entübe edilmeden önce dışarı çıkacaksın.
Vous vous dites bonjour, et vous sortirez avant qu'on l'intube.