Avez перевод на французский
379,331 параллельный перевод
İki gün evvel az daha bir kara deliğe giriyordunuz.
Il y a deux jours, vous avez presque atterri dans un trou noir.
- Sonra ne yaptınız?
Qu'avez-vous fait alors?
Sonra arka itici motorları tersine çevirmesi için geminin öteki ucuna... -... bir ekip yolladınız doğru mudur? - Evet.
Et vous avez envoyé une équipe à l'autre bout du vaisseau pour inverser les propulseurs arrières?
Zekice söylenmiş bir yalandı fakat içimi okudun.
C'était un joli mensonge, mais vous m'avez percé à jour.
Zekice kılık değiştirdiğim halde tanıdınız. Aptal şey.
Vous n'avez pas été dupé par mon ingénieux déguisement.
Lütfen yapmadığını söyle.
Ne me dites pas que vous avez fait ça.
Bu cihaz sonsuza kadar dayanmaz. Tam güncellemeye ihtiyacınız var.
Cette unité ne durera pas pour toujours... vous avez besoin d'une mise à jour complète.
Hele ki küçük arkadaşına ne yaptığını öğrendikten sonra.
Pas quand il découvrira ce que vous avez fait à son amie.
- Bununla ilgili bir problemin mi var?
- Avez-vous un problème?
Bunu düşündün mü?
Y avez-vous pensé?
Dediklerimden hiçbir şey anlamadın değil mi?
Vous n'avez pas écouté un traître mot.
Yanılıyorsun, biliyor musun?
Vous avez tort.
Bir dert ortağı arıyorsan o benim, Shawna.
"Si vous avez besoin d'une oreille sympathique, j'en ai deux. Shawna."
Kendine gerçek bir bulmaca bulmuşsun.
Vous avez un vrai casse-tête.
- Sihirli kelimeyi söyledin.
Vous avez dit le mot magic.
Onu duydunuz. Sayounara.
Vous l'avez entendue.
Bize söylemek istediğin bir şey aklına gelirse lütfen ara.
Si vous avez quelque chose à nous dire, appelez.
Kuzenlerinizi becermekten ayrılıp mı geldiniz?
Vous avez une nuit de congé après vous être fait vos cousins?
Kilise cemaatiniz kaç kişiden oluşuyor?
Combien de paroissiens avez-vous?
- Eleştiri mi alıyorsun?
Vous avez des problèmes?
Onun hakkında tek bilmeniz gereken bu.
Ça explique tout ce que vous avez besoin de savoir à propos d'elle.
İstediğiniz tozu getirdim.
La poussière que vous avez demandé.
Beni ne zamandır kilit altında tutuyorsunuz? Size bunu hak edecek kadar kötü ne yaptım ki?
Vous m'avez fait enfermer pour très longtemps maintenant, et qu'est-ce que je vous ai fait qui soit si méchant?
Beni ebeveynlerimden çaldın.
Vous m'avez volé à mes parents.
Ona ne kadar ödediniz?
Combien vous l'avez payé?
İşin senin için biçilmiş kaftan demek?
Vous avez l'air débordé, non?
Chuck Burd'ın programına konuk olan adam.
C'est le gars que vous avez entendu sur l'émission de Chuck Burd.
Buraya geldiyseniz bu mesaj panolarında yazdıklarınızdan daha fazlasını yapmaya hazır olduğunuz ve bir zombi salgınından kurtulabileceğiniz anlamına geliyor.
Si vous êtes ici, nous pouvons dire de ce que vous avez posté sur le forum que vous êtes prêts à faire plus que baisser la tête et essayer de simplement survivre à une éclosion de zombies.
Yardım edebileceğini söylemiştin.
Vous avez dit que vos pourriez nous aider.
Araç lazım mı?
Vous avez besoin d'un transport?
- Ne buldunuz?
- Qu'est-ce que vous avez?
Zamansız ölümün nasıl gerçekleşti?
Et comment avez-vous rencontré votre décès prématuré?
Ne gördün?
Qu'est-ce que vous avez vu?
Belki de nakit oynamamıştır.
Ou peut-être que vous n'avez pas parié de l'argent.
Belki Halfling ayakları içeren erotik bir Colsplay karşılığında girmiştir.
Peut-être que vous avez parié un cosplay érotique avec des pieds d'Hobbit?
Jimmy'le mi konuştunuz?
Vous avez parlé à Jimmy?
Bunu yaptırdıktan ne kadar sonra Zoe'nin Dan'le yattığını öğrendin?
Combien de temps après avoir fait ça avez-vous su pour Zoe et Dan?
Diego tüm bu şeklinin Zoe için olduğunu söyledi.
Diego nous a dit que vous avez fait tout ça pour aller avec Zoe.
Rusçayı ne zaman öğrendin?
Quand avez-vous appris à lire le russe?
Nasıl buldun?
Comment l'avez-vous trouvée?
Zombi ailesi cinayetlerini onlara bağlayacak bir kanıt var mı?
Avez-vous des preuves tangibles qui peuvent les envoyer en prison pour avoir assassiné cette famille de zombies?
Bizi bilen bir insan.
Un humain à qui vous avez parlé de nous.
Bir zombi yakaladığınıza emin misiniz?
Vous êtes sûrs que vous avez capturé un... zombie?
Beni, beş sene önce karımın sağ salim eve dönmesi için TV'de yalvarırken görmüştün. - Sana yalvarırken.
Vous m'avez vu à la télé il y a 5 ans, suppliant pour que ma femme revienne.
Ve eğer bunu yaptıysan, bunu bana borçlu değil misin sence?
Et si vous l'avez vraiment fait, vous ne pensez pas me devoir ça?
Jiya'yı makinenin yeni pilotu mu yapacaksın?
Vous avez fait de Jiya la pilote du vaisseau?
- Ne yaptın sen öyle?
- Qu'avez-vous fait?
Yani buraya kadar onları takip ettin, bana böyle bir iyiliği neden yapasın?
Donc vous les avez traqués jusqu'ici, et pourquoi me feriez-vous une telle faveur?
Eskiden kölelikten kaçana kadar yıllarca KızıIderililerle beraber yaşamıştın.
Vous avez vécu des années avec des indiens quand vous vous êtes libéré de votre esclavage.
- Onu nereden buldun?
Où l'avez-vous eu?
- Daha önce hiç kendi işini yaptın mı?
Vous avez déjà eu un commerce avant?