Ağlıyorum перевод на французский
526 параллельный перевод
Mutlu olacağıma ağlıyorum.
Me voilà qui pleure au lieu d'être heureuse.
O zaman yıldızlara bakıyorum, bazen ağlıyorum. Çok iyi geliyor.
Je regarde les étoiles, je me sens bien.
Sizi ölesiye seviyorum. Sizi bir daha asla göremeyeceğimi sandığım için sabahtan beri ağlıyorum.
J'ai pleuré à l'idée de ne plus jamais vous voir.
Ağlıyorum işte.
Comme ça...
Kendim için ağlıyorum.
Je pleure sur mon sort.
Ağlıyorum çünkü düğünlerde hep ağlarım.
Si, je pleure. Je pleure toujours aux mariages.
Birkaç dakikalığına birlikteyiz ve ben ağlıyorum.
Nous n'avons que peu de temps et je pleure.
Vedalaştığımızdan beri ağlıyorum.
Je ne cesse de pleurer depuis nos adieux.
Öyle aptalım ki ağlıyorum.
Je suis bête, alors je pleure.
Ben kendime ağlıyorum. Onlar yok artık.
J'imagine alors que je ne pleure que pour moi-même parce qu'ils sont partis
Ne aptalca, değil mi? Bu kadar uzun zaman önce olmuş bir olay için zar zor hatırladığım bir olay için ağlıyorum.
De pleurer sur un passé dont je me souvenais si peu.
Ağlıyorum çünkü kızgınlığım beni ağlatıyor.
Je pleure de colère de me voir pleurer.
Ben... sizler için ağlıyorum.
Je verse un pleur...
Gittiğin için ağlamıyorum. Ağlıyorum, çünkü o şey gidiyor. Şey?
Ce n'est pas parce que tu t'en vas... mais parce que cela s'en va.
Döndüğünde bir bebek gibi kucağında ağlıyorum.
Et quand il revient, je pleure dans ses bras comme un bébé.
Bak bana sersem gibi ağlıyorum.
Regardez-moi, je pleure comme une folle.
Neden ağlıyorum ki, oysa mutluyum?
Pourquoi le bonheur me fait-il pleurer?
Ben de çok ağlıyorum.
- Moi aussi, je pleure beaucoup.
Hatta bazen ağlıyorum bile.
Il m'arrive même de pleurer.
- Pekala, ağlıyorum!
- C'est vrai, je pleure.
- Gülüyorsun! - Hayır, ağlıyorum.
je pleure.
Ağlıyorum.
J'ai pleuré.
Sizin için değil, param için ağlıyorum.
Je pleure, mais pas pour toi, ni toi, ni toi.
Ağlıyorum. Züppe, ağlıyorum.
Je pleure.
Joy Boy, bak, ağlıyorum.
Dave, je pleure. - Joe la Joie, regarde.
- Ağlıyorum.
- Parce que je pleure.
Bazı geceler, karanlıkta yatıp saatlerce ağlıyorum.
La nuit, dans l'obscurité, je pleure pendant des heures.
Ağlıyorum ve mendilim yok.
Dois-je vous en remercier?
- Ağlıyorum Dumbì.
Je pleure.
"Ağlıyorum, evet, belki ama sessizce." Consolata nerede?
Pleurant, oui, peut-être... mais doucement. " Où est Consolata?
Sana ağlıyorum sevgili oğlum...
Je pleure sur toi, fils bien-aimé...
Flores öldü ve ben de, onun için ağlıyorum.
Florès est mort. Je le pleure.
- Mutluluktan ağlıyorum.
- Je pleure de joie.
Ağlıyorum, çünkü senin için çok üzülüyorum.
Je pleure parce que je vous plains.
Aniden kendimi çok üzgün hissediyorum yanağımı babamın göğsüne koyup, ağlıyorum.
J'étais toute triste. J'ai pleuré, la joue contre la poitrine de papa.
Fakat ağlıyorum.
Mais ça m'arrive.
İçimizde en dürüstü oymuş, onun için ağlıyorum.
Et le plus honnête d'entre nous. Je pleure sa mort.
Kardeşlerim ağlıyorum.
Pleurez, mes frères.
Ne zaman üstüne düşünsem ağlıyorum.
Chaque fois que j'y pense je pleure.
Beni bağişladığı için ağlıyorum.
Je pleure parce qu'elle m'a pardonné.
Ve bu yüzden ağlıyorum çaresizce.
C'est pour ça qu'avec désespoir je pleure...
Ağlamamalıyım ama ağlıyorum.
Je ne devrais pas pleurer et pourtant
Ühü, senin için ağlıyorum.
Bouh Houh, tu m'as fait pleurer
Ama bu yüzeyin altında, ağlıyorum.
Mais sous cette surface, je pleure sans cesse.
Kendim için ağlıyorum çünkü artık eskiden olduğum gibi olamıyorum.
Je pleure sur moi, parce que je n'ai plus le droit d'être la même.
Peter için ağlıyorum.
Je pleure sur Peter.
Ben hep ağlıyorum, sen de hep sözler veriyorsun.
Moi qui pleurais et toi qui disais ;
"Akrabası mısınız?" deyince, adam "Hayır, o yüzden ağlıyorum ya." demiş.
"Êtes-vous de la famille? Non. C'est pour ça que je pleure."
- ( Ağlıyor ) yaptıklarına inanamıyorum!
C'est à ne pas y croire.
Budalalığımdan ağlıyorum.
Je pleure pour des bêtises.
Hayır, hanımefendi. Mutluluktan ağlıyorum.
Non, madame.