Bazı zamanlar перевод на французский
569 параллельный перевод
Bazı zamanlar onların temposunu yakalıyorlar, bazı zamansa bunu yapmaları mümkün olmuyor.
Parfois elles les rattrapent, et parfois pas.
Başından yaralanmıştı. Bazı zamanlar bu onu garipleştiriyor.
Ça le rend un peu curieux, quelquefois.
Beyler, bilirsiniz pek içmem ama bazı zamanlar vardır ki... Tedarikçinin dükkanı açıksa bu akşam onlardan biri.
Je ne suis pas buveur, mais si la cantine est ouverte...
Tüm şeyler son viteste gidiyor bazı zamanlar kendimi bile tanıyamıyorum.
On vit à cent à l'heure. Parfois, je ne me reconnais pas.
Bazı zamanlar Pandora'ya o kadar sinirleniyorum ki içimden- -
Parfois elle me fait enrager...
Bazı zamanlar katillerin tuhaf gerekçeleri olur. Yahut da hiç olmaz.
Les tueurs ont d'étranges motifs, ou n'en ont pas du tout.
Onunla olduğum bazı zamanlar ona söylememek için kendimi zor tutuyorum :
Parfois, j'ai envie de lui dire :
Aramızdaki ilişkiyi bitirmek istediğini bazı zamanlar anlıyordum.
Je sais qu'à un moment vous souhaitiez rompre notre association.
Bazı zamanlar Bir bayana yakışmayacak şekilde
Y a des fois où t'as des façons cavalières
Ama bazı zamanlar Alicia'nın bana ait bir parça olduğunu fark ediyorum.
Parfois je sais, je sens qu'elle est une extension de moi.
Ama bazı zamanlar dayanıklılık...
Mais quelquefois, la prudence...
Hud bile bazı zamanlar kendini yalnız hisseder.
Même Hud peut se sentir seul, parfois.
Aslına bakarsan..... bazı zamanlar oldu.
- En fait, il y a des moments...
Aslında bazı zamanlar..... artık gerçekten kim olduğumu bile bilemediğim zamanlar oluyor.
En réalité... parfois je ne sais même plus qui je suis.
Evet, bazı zamanlar buna değiyor.
Ça en vaut la peine, certains jours.
Bundan da şüphe duyma, Bazı zamanlar burada oturup şu yargıç koltuğunda, keşke dedim, dua ettim Tanrı ile benim aramda duran biri olsaydı diye...
Et croyez-moi, souvent, du haut de mon fauteuil de juge, j'ai souhaité, j'ai prié... pour qu'il y ait quelqu'un entre moi et Dieu tout puissant!
Bazı zamanlar, dualarına cevap verildiğini hissettin mi?
Avez-vous senti parfois que l'on répondait à vos prières?
Bazı zamanlar, yün dokurken, geri geleceğini kendime söylerdim.
Chaque fois que je tissais un habit, je me disais que tu reviendrais
Bazı zamanlar...
Parfois...
Bazı zamanlar... o kadar güzeldir ki ;
Il y a eu des moments... si beaux, que... tu sais,
Bazı zamanlar onunla gitmeyi ben kendim seçiyordum fakat onun zoruyla gittiğimde bu hiç keyifli olmuyordu.
J'y serais bien allée de moi-même. Mais de cette façon-là, ça ne m'a jamais amusée.
Bazı zamanlar sahip olduğun arkadaşların faydası oluyor.
C'est parfois utile d'avoir des amis dans la presse.
# Bazı zamanlarınız olmuştur zihninizi kaydettiniz diye #
- Il y a des fois Où l'on pense qu'on a perdu la tête
bazı zamanlar ağrı...
Parfois, la douleur...
Bazı zamanlar bana çok kızardı. Altı yaşımı gördüğüm için şanslıyım.
À tel point que j'ai eu de la chance d'atteindre l'âge de six ans.
İçki içmek istediğim bazı zamanlar o kapağa bakmak bile beni durdururdu.
Quand j'étais tenté de boire, je regardais la capsule, et je renonçais.
Bazı zamanlar vardır ki, işe yarayan, benim gibi bir hödüğün zekâsı oluverir.
II y en a, dans ce crâne de paysan!
Düşünmezdi sadece korkunç suçlar, resim çizerek ve okuyarak geçerdi bazı zamanlar.
Cependant, ses pensées ne sont pas que des crimes morbides. Il aime peindre et lire, pour passer le temps.
Bazı zamanlar itler gibi yıkanırdım.
Parfois je vais aux toilettes comme les chiens.
Benim işimde, baba, bazı zamanlar vardır ki, hayatını kaptıracağın, zarar göreceğin.
Dans mon travail Papa, y a des fois où y faut faire face... au côté peu reluisant de la vie.
Bazı zamanlar beni öyle kendine çekiyordu ki o Sam uray. Ne söylediğimi biliyorum.
Je sais de quoi je parle.
Yaşlı adam bazı zamanlar, inanılmaz mutsuz görünüyor.
Parfois le vieil homme a l'air extremement malheureux.
Bazı zamanlar, ağladığında ve suya girmek istediğinde gecenin bir yarısı onu kollarının arasında taşıyor.
Parfois elle le porte dans ses bras la moitié de la nuit quand il se plaint et qu'il veut aller dans l'eau.
Bazı zamanlar vardır ki,
Il y a des moments où pleurer
Bazı zamanlar SS kredi çekiyordu. Bazen ise nakil işlemi ödemeden önce bitmiş oluyordu, çünkü,... anlayacağınız o ki, bütün bu faaliyetler, bir seyahat acentesi aracılığıyla,... charter şirketlerinde olduğu gibi yürütülmekteydi,
Nous pouvions percevoir, de nos propres yeux, la signification profonde de l'être humain :
Bilirsin, bazı zamanlar çok kolaydır.
Tu sais, parfois... c'est si facile.
Bazı zamanlar, bir hortlağın yaptığını söylerlerdi.
une fois sur deux, ils pensaient que c'était un négro qui avait fait le coup.
Fakat, ayrıca onun dediğine göre bazı zamanlar kişi disipline girmeli ve kendini kontrol etmeli.
Mais, il a dit aussi qu'il y avait des moments... pour la discipline et la maîitrise de soi.
Kendimi iyi hissettmediğim bazı zamanlar olsa da... genelde, bu şehri seviyorum. "
Ça a été difficile parfois, il y a des hauts et des bas, mais j'aime cette ville.
Bazı zamanlar uykuda yürüyormuşuz gibi.
Parfois, nous avançons comme en rêve.
Bazı zamanlar neden devam ettiğimizi merak ediyorum.
Parfois je me demande pourquoi nous poursuivons.
Dövüştüğü bazı zamanlar, kendini öyle kaptırırmış ki, içinde bir şeyleri kırıp kırmadığını düşünmeye başlarmış.
Il s'était battu si dur qu'il était comme cassé à l'intérieur.
Bazı zamanlar sadece babamın hatırı için açıyorum burayı.
Je l ´ ai ouvert à mi-temps surtout pour mon père.
Bazı zamanlar uzanıp bir yıldıza bile dokunabiliyorum.
Parfois, je pourrais tendre la main et toucher une étoile! "
Bazı zamanlar iyi durumda olur.
Pas si c'est vous.
Hatırlayacak gibi değilim. Bazı yatırımlarıyla ilgileniyordum o zamanlar. Selden mi demiştiniz?
Autrement dit, cette amnésie qui a suivi, avez-vous fini par la vaincre?
Eee, hayatımda bazı zor zamanlar oldu.
Eh bien, j'ai eu quelques moments assez fantastiques dans ma vie.
Bir zamanlar, efsaneydi, hatta bazıları onun için ölürdü.
Il fut même un temps, paraît-il, où on se faisait tuer pour lui. Rompez.
Bir zamanlar kardeşi Albert'la, bazı ilişkilerim oldu. Bilmem.
Au contraire!
Ama senin de bildiğin gibi, Bay Jay Beards hakkında bazı çok açık gerçeklerden başka hiçbir şey bilmediğimi söylemek için yeterli. Bir zamanlar el işleriyle uğraşmış ama fazla sürmemiş.
Il a eu un dur labeur, aime le tabac à priser, il est allé en Chine, et a passé beaucoup de temps à écrire ces dernier temps.
Bazı zamanlar hariç.
Mais quelquefois...