Belle перевод на французский
44,069 параллельный перевод
Belle'i uyandırmana yardımcı olabilirim.
Je peux t'aider... à réveiller Belle.
O karmaşada, Belle'i bulmak için geçitten geçmiş olmalı.
Dans toute cette agitation, il a dû passer à travers le portail pour trouver Belle.
O yüzden sana iyi şanslar dediğimde kusura bakma Tracy.
Je te souhaite une belle vie, Tracy.
Vay canına. Sağlam mağara yapmışsın Nick.
C'est une belle caverne, Nick.
Rengi de güzel değil.
Elle n'a pas une belle couleur.
Sizin odanın manzarası çok güzel.
Tu sais, ta chambre a vraiment une belle vue.
Çok güzel bir şehrin vardı.
Tu dirigeais une belle ville.
Tamam, evet. Sarah çıktığınızı söyledi ve ailenle arasına bir şeyler girene dek güzel bir ilişkiniz olduğunu söyledi.
Sarah m'a dit que vous étiez sortis ensemble et tout ce qu'elle m'a dit est que vous aviez eu une belle relation avant qu'un truc se passe avec ta famille.
Alex. Ne hoş bir sürpriz.
Quelle belle surprise.
Şimdi ise mutluyum.
C'est la belle vie.
Sanırım seninle güzel ve uzun bir konuşma yapacağız.
Toi et moi devons avoir une belle, longue conversation.
Anneniz, yani üvey anneniz bu sabah Grace'in evine gittiğinizi söyledi.
Votre mère, belle-mère, a dit que vous étiez chez Grace ce matin.
Senin sayende güzel bir hayatım oldu.
J'ai eu une belle vie, grâce à toi.
Sanırım seninle uzun bir konuşma yapmalıyız.
On va avoir une belle et longue discussion toi et moi.
.. kutlayacağını sanıyordum.
Après ta belle victoire.
Nasıl yani, dürüst Ophelia?
Et pourtant, belle Ophélie
Zekisin, güzelsin... acayip rekabetçisin.
Tu es intelligente, tu es belle et tu as l'esprit de compétition.
Butch. Ne güzel bir sürpriz.
Quelle belle surprise.
Harika görünüyorsun bu arada.
Tu es belle au fait.
Üvey annem ile bir ay sonra tanıştı... Elena.
Il a rencontré ma belle-mère un mois plus tard...
Bence Nick burada bir nevi sadece Nick'in yapabileği bir şeyi yapmaya çalışıyor.
Je pense que c'est ce que Nick essayait de dire. Sa manière de dire les choses est tellement belle.
Seyahat için güzel bir gün.
- Une belle journée pour voyager. - [Gloussements]
Güzel, akıllı bir kadınsın.
Tu es une femme belle et intelligente.
Bu büyük ulusun sevgili vatandaşları.
Citoyens de cette belle nation.
Ne kadar güzel bir zencefilli kurabiye evi.
Oh, quelle belle maison en pain d'épice.
Güzel düzeltmeler yapmayı başardınız.
Vous nous avez concocté une belle histoire.
- Vay, iyi yakaladın.
Whoa, belle prise.
Bence mantıksal olarak eğer zeki, güzel ve nazik bir kadınla yemeğe çıkma şansım olsa aptallık etmezdim.
Vous avez, je pense, logiquement, si j'ai l'opportunité d'aller diner avec une femme intelligente, belle et gentille, alors je serai idiot de ne pas y aller.
Elimde zeki, nazik, güzel bir kadınla yemeğe çıkma şansı vardı ben de aptallık edemezdim değil mi?
J'ai l'opportunité d'aller diner avec une intelligente, gentille, et belle femme, et je serai stupide de ne pas y aller, non?
- Harika görünüyorsun.
Tu es belle. C'est gentil.
Beni götüreceğin yerdekine göre bu, daha iyi bir ölüm olur.
Ce serait une plus belle mort que ce que j'aurais s'ils vous laissent m'emmener.
Hoş bir hayatın var, değil mi Catherine?
Vous avez une belle vie, non, Catherine?
Güzeldi, vahşiydi.
- Oui. Belle, délurée.
- Diğer taraftan istiyorsun bunu.
Tu veux la belle vie.
Güzel adamıza hayran olmak için buradalardı
Ici pour admirer notre belle île.
Büyük sürpriz bu arada, ve yalanlara gelelim.
Belle surprise, au passage, et passons aux mensonges.
Artık vakti gelmişti, uyuyan güzel.
Il était temps. La Belle au bois dormant.
Ama güzelsin de.
Une plutôt belle.
Çok güzel, zeki...
- Cette belle, brillante...
Capone, adam öldüren bir gangstere göre aşırı düzenli biriymiş.
Pour un gangster et meurtrier, Capone était très organisé et a une belle écriture.
Bir de insanlar sadece tatlı bir yüzü olduğunu söylerler.
Et les gens disent qu'ils a seulement une belle gueule.
"Güzel bir kadının çözemeyeceği bir sorun yoktur."
"Aucun problème ne peut être résolu par une belle femme."
Şimdi de ne hale dönüştün bir bak.
Et quelle belle chose étrange tu es devenu.
Thea, o kadar güzel bir kadın oldun ki.
Thea, tu es devenue la plus belle des jeunes filles.
Kimseye yakışmaz bile.
Personne en vérité n'est belle dans dedans.
Bir sonraki favori Noel filmim ise Şahane Hayat.
Mon second film de Noël préféré est "La vie est belle"
Puset güzelmiş.
( Lip ) C'est une belle poussette!
Aşırı görkemli bir orman.
Quelle belle forêt.
Büyük eski bir ev.
C'est une belle demeure.
O iyi biri.
C'est lui la belle personne.
İşte en iyi dakikam buydu.
Ma plus belle minute.