Bernays перевод на французский
106 параллельный перевод
Günümüzde Bernays neredeyse tamamen unutulmuştur. Fakat 20. yüzyıldaki etkisi neredeyse amcası kadar büyüktür.
Ils croyaient créer une forme de démocratie, nouvelle et meilleure, qui correspondrait exactement aux désirs personnels des individus.
Çünkü Bernays, Freud'un insan hakkındaki fikirlerini alıp,... kitlelerin manipülasyonu için kullanan ilk kişiydi.
Les politiciens n'avaient pas réalisé que le but véritable de ceux qui étaient à l'origine de ces techniques n'avaient pas pour but de libérer les gens mais de créer une nouvelle manière de les contrôler dans un âge de démocratie de masse.
İnsanlar, içlerindeki bencil arzular tatmin edildiğinde mutlu olurken,... aynı zamanda uslu çocuklar haline geliyorlardı.
Il s'appelle Edward Bernays, c'est le neveu de Sigmund Freud. Bernays fut l'un des inventeurs des relations publiques.
BEN ASRI
La plupart des clients de Bernays étaient des entreprises américaines.
Bunu yapınca sanki kendinizi ona satmış gibi oluyordunuz. Yapamıyordunuz. Yani.
Edward Bernays qui est, maintenant, presque centenaire est célébré comme le père fondateur de ce modèle de marketing.
Ancak imparatorluğu yönetenleri daha çok korkutan şey,... Freud'un her insanın içinde gizli tehlikeli içgüdüsel dürtüler olduğu düşüncesiydi.
Les idées et les techniques de Bernays vont aussi conquérir l'Angleterre des années 1980. Au contraire des États-Unis, l'élite politique britannique s'était toujours méfiée de l'idée de flatter les masses.
O zamanlarda, = ENRICO CARUSO = Dünyanın en iyi sesi... Freud'un genç yeğeni Edwars Bernays, = ENRICO CARUSO = Dünyanın en iyi sesi... Amerika'da bir basın ajansında çalışıyordu.
Pour finir, selon vous, quel parti sera élu aux prochaines élections? - Les travaillistes! - Travaillistes.
Bernays'in ailesi Amerika'ya 20 yıl önce göçmüştü.
- Et qui arrivera en deuxième? - Les conservateurs.
Tatillerde onunla birlikte Alplere gidiyordu. Ancak bu sefer Bernays'in Avrupa'ya dönüşü çok farklı bir gerekçeye dayanıyordu.
L'idée qu'on pouvait demander aux gens ce qu'ils désiraient et ressentaient pour le leur donner ensuite était étrangère aux yeux de l'élite ;
Basında Amerika'nın savaş emellerini desteklemesi için Bernays görevlendirildi.
Mais, ceci pourrait être plus ou moins démocratique, d'après moi.
Sonra birdenbire, = EDWARS BERNAYS = Röportaj 1991... Woodrow Wilson ile barış konferansına gider misin diye sordular.
Ils devaient plonger dans la motivation psychologique qui incite les gens à acheter.
= EDWARS BERNAYS = Röportaj 1991 26 yaşımda,... bütün barış konferansı boyunca Paris'teydim.
L'industrie publicitaire commença à transférer les groupes cibles américains sur les ménagères anglaises. Chaque personne est unique même si vous êtes 10 aujourd'hui.
Wilson'ın Paris'te verdiği resepsiyon,... Bernays ve diğer Amerikalı propagandacıları şaşkına çevirmişti.
Je voudrais que quelqu'un soit... vous par exemple... un évier.
Bernays New York'a döndü ve Broadway civarlarında küçük bir büroda Halkla İlişkiler Konseyi'ni kurdu. Bu terim ilk kez burada kullanılmıştı.
Et vint une politique qui pensait qu'on devait laisser les gens s'exprimer eux-mêmes.
Bernays, bu yeni kalabalıkların düşünme ve hissetme biçimlerini değiştirmek ve yönlendirmek için çeşitli yollar bulmayı kafasına koymuştu.
Nous pensons qu'ils doivent être des individus. Nous sommes tous inégaux.
Eddie'nin Freud'dan aldığı şey aslında... = PAT JACKSON = Halkla İlişkiler Danışmanı ve Bernays'in iş arkadaşı... insanların karar verme sürecinde... = PAT JACKSON = Halkla İlişkiler Danışmanı ve Bernays'in iş arkadaşı... çok daha fazla etkenin rol oynadığı düşüncesiydi.
Ceci est l'essence d'une économie libre et de cette liberté dépendent toutes les autres libertés.
Bernays, popüler sınıfların zihinleri üzerinde deney yapmaya koyuldu. En çarpıcı deneyi ise, kadınları sigara içmeye ikna etmesiydi.
Nous essayons de comprendre comment les gens voient les marques, comment ils s'y attachent afin de connaître la personnalité d'une marque dans l'intérêt du consommateur.
Bernays'in eski müşterilerinden, Amerikan Tütün Şirketi genel müdürü George Hill, ondan bu tabuyu yıkmanın bir yolunu bulmasını istedi. "Pazarımızın yarısını kaybediyoruz," diyordu.
On donne des crayons au consommateur pour gribouiller, pour exprimer ses désirs, pour faire sortir de sa tête ses sentiments et les noter sur papier.
A.A. Brille, Amerika'daki ilk psikanalistlerden biriydi. Epey yüksek bir ücret karşılığında,... Bernays'e sigaranın penisi simgelediğini,... erkeğin cinsel gücünü hatırlattığını söyledi.
Nous avons trouvé qu'il y avait cette tendance vers ce que nous appelons l'individualisme où les gens veulent encore être une partie de la foule mais veulent être des individus à l'intérieur de celle-ci.
Bernays'e şunu söyledi ; eğer sigarayı erkek iktidarına meydan okuma fikriyle bir araya getirebilirsen, kadınlar da sigara içerler.
Ils veulent avoir leur propre personnalité afin d'être, selon moi, eux-mêmes. Je ne veux pas être comme n'importe qui d'autre.
Bernays, törende bir olay tezgahlamaya karar verdi. Birkaç zengin yeni sosyeteyi kıyafetlerinin içine sigara saklamaları için ikna etti.
Nous voulons nos propres standards, personne d'autre n'aura ce que nous avons.
Bernays onlara işaret ettiğinde,... sigaralarını gösterişli bir şekilde yakacaklardı.
Les entreprises répondirent voracement à ce nouvel individualisme.
Bu arada Bernays basına haber salarak,... kadınların seçme hakkını savunan bir grup kadının,... "özgürlük meşaleleri" adını verdikleri sigaralarını yakarak protesto yapmaya hazırlandıklarını bildirdi.
Ce fut la force principale du boom de la consommation en Grande-Bretagne. Les fabricants ont utilisé les données des groupes cibles pour créer de nouveaux produits qui permettaient aux personnes d'exprimer leur individualité.
Yani, "Özgürlük Meşaleleri" ifadesiyle Bernays artık hazırdı.
Ils n'étaient plus divisés en classes sociales mais selon leur besoins psychologiques personnels.
Bernays'in yarattığı düşünce şuydu, eğer bir kadın sigara içiyorsa,... bu onun daha güçlü ve bağımsız olduğunu gösteriyordu. = ŞANSLI VURGUN = Bu düşünce hala etkinliğini sürdürüyor.
Les journaux recevaient des interviews exclusives de célébrités si seulement ils acceptaient de mettre les produits fabriqués par les clients de Freud, autrement dit l'entreprise dictait ce qu'il fallait publier.
Bu olayın ardından Bernays, insanların arzuları ve hisleriyle ürünlerin bağlantısını kurunca, insanları irrasyonel bir şekilde davranmaya ikna etmenin mümkün olduğunu anladı.
Les fabricants voulaient un certain degré de contrôle sur les produits qui apparaissaient dans la presse.
Eddie Bernays şunu gördü, Bir ürünü satmak için, = PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952... akla hitap etmek yanlış.
Enfin, vous devez utiliser les photos de Caprice mangeant ses pizzas croustillantes.
= PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952 Yani, "Bir araba almanız gerekir" demeyeceksiniz. = PETER STRAUSS = Bernays'in elemanı 1948-1952
Vous n'avez aucun choix sur la manière dont cet article doit être présenté, tout est déjà préparé par les Freud.
Sanırım Bernays, insanların sadece bir şey satın almadıklarını, duygusal veya kişisel olarak ürün veya hizmete kendilerini bağladıklarını ilk fark eden kişiydi.
- Par lui! C'est l'ascension de la culture d'entreprise et des affaires. Pour les journalistes traditionnels, cette infiltration de la publicité dans leurs pages est une corruption de leur profession.
Yeni bir elbiseye ihtiyacınız olduğunu düşünmek değil mesele. Yeni bir elbiseyle daha iyi hissetmek. Bu, Bernays'in çok ciddi anlamda bir katkısıdır.
Pour les alliés de Thatcher comme Rupert Murdoch qui possédait le Sun et le Times c'était plus une révolution démocratique contre une élite arrogante qui avait ignoré pendant trop de temps les sentiments des masses.
Bernays'in yaptıkları karşısında Amerikan şirketleri şaşkına döndüler.
Que c'était le rôle de la télévision ou de personne.
Aslında ihtiyaç duymadığınız şeylere sahip olacaktınız,... istediğiniz şeylere, ihtiyaçların zıddı anlamında. Şirketler adına bu mantaliteyi değiştirmek için merkezde duran adam, Edward Bernays idi. Bernays Amerika içinde, = STUART EWEN = Halkla İlişkiler Tarihçisi... şirketler açısından kitlelere...
au présupposé que, pour un esprit rationnel, nous sommes de petits bouchons flottant au milieu de cette grande mer d'espoirs, de peurs et de désirs, dont nous sommes à peine conscients, et que dans le monde du marketing,
Kitlelere ürün satma konusunda Bernays'in kullandığı tekniklere karşı oldukça açıktı hepsi.
J'ai la ferme conviction que la seule chose que nous devons craindre est la peur elle-même.
20. yüzyılın başlarından itibaren, New York bankaları Amerika'nın her yerinde süpermarket zincirleri kurulması için fon sağladılar. Bu marketler, seri üretim mallarının satış mağazaları olacaktı. Ve Bernays'in işi de, yeni müşteri tipini oluşturmaktı.
Cette terreur injustifiée, irraisonnée et innommable qui paralyse nos efforts pour transformer le repli en progression.
William Randolph Hurst'ün yeni kadın dergilerini pazarlaması için görevlendirildi. Bernays, başka müşterilerinin ürettiği ürünleri dergi yazıları ve reklamlarla,... halihazırda müşterisi olan Clara Bow gibi ünlü film yıldızlarıyla birleştirerek kadınları büyüledi.
Le président Roosevelt face au chaos causé par le krach de Wall Street encouragea les Américains à se rassembler en syndicats pour installer des groupes de consommateurs et mutualiser un système d'entraide pour ceux qui étaient piégés par la pauvreté.
= Dr. DONALD A. LAIRD = Danışman Psikolog Bernays, bazı ürünlerin... = Dr. DONALD A. LAIRD = Danışman Psikolog insanlara iyi geleceğini söyleyen raporlar yazmaları için psikologlara para verdi.
Il y a sur les visages, M. le Président, un désespoir que vous ne voyez pas.
Ve yine Edward Bernays işin içine girerek,... kendi temsil ettiği bankalardan kredi alarak sıradan insanların da hisse senedi alması gerektiği gibi yeni bir fikri pazarlamaya başladı.
À la vue de cela, de plus en plus de travaillistes devinrent convaincus que s'ils voulaient reprendre le pouvoir, ils devaient se rapprocher de ce nouvel individualisme.
= PETER STRAUSS = Bernays'in çalışanı 1948-1952... nasıl tepki vereceğini çok iyi bilen biriydi Bernays. = PETER STRAUSS = Bernays'in çalışanı 1948-1952
Gould pensait que la direction travailliste était devenue corrompue par la même arrogance patricienne qui avait dominé toutes les institutions Britanniques.
Bernays kısa sürede kalabalıkların zihinlerini okuyan adam olarak ün kazandı. 1924 yılında başkan onu aradı.
On leur a donné une éducation, une chance et qu'en font-ils? Ils lisent le Sun et ne votent pas pour nous!
Bernays'in çözümü,... ürünlerle yaptığı şeyin aynısını yapmak oldu. 34 ünlü film yıldızını Beyaz Saray'ı ziyaret etmesi için ikna etti.
Gould devint membre d'un petit groupe de modernisateurs centré autour de Peter Mandelson.
= EDWARD BERNAYS = Röportaj 1991 Adam "Al Jolson" diyordu. Ben de "Sayın Başkan, Al Jolson." diyordum.
Gould dirigea des groupes cibles dans les banlieues du pays avec de petits groupes d'électeurs qui avaient voté pour Mme Thatcher.
Ancak Bernays Amerika'da zengin ve güçlü hale gelirken,... Viyana'daki amcası felaketle karşı karşıyaydı.
les gens veulent un politique et une vie qui leur correspondent. Je veux dire pas uniquement en politique mais dans tous les aspects de la vie.
İflasın eşiğindeyken, yeğenine mektup yazarak yardım istedi. Bernays ise, Freud'un çalışmalarını Amerika'da ilk kez yayınlamak için yola koyuldu.
en termes de santé et d'éducation, pas uniquement dans les supermarchés.
Bu bölümde Freud'un Amerikalı yeğeni Edward Bernays'den bahsedeceğiz.
Il raconte comment les partis politiques de gauche en Amérique et en Angleterre se sont tournés vers ces techniques afin de gagner en popularité.
O zamanlarda Viyana,... orta Avrupa'yı yöneten geniş bir imparatorluğun merkeziydi.
Bernays en est à l'origine.
Habsburg sarayındaki güçlü soylulara göre,... Freud'un düşünceleri utanç vericiydi.
Bernays fut le premier manipulateur de ces théories qui gouvernent notre système. Dans les années 80, les idées de Bernays sont devenues triviales.
Bernays, bu düşünceyi hem yurtiçinde,... hem de yurtdışında pazarlama konusunda olağanüstü başarılı oldu. = ÖZGÜRLÜK ÖLMEZ =
Comme on s'enfonçait dans la récession, la consommation s'effondrait aussi
Kalabalıkların Wilson etrafında dalgalandığını gören Bernays,... barış zamanında da böylesine büyük kitleleri ikna etmenin mümkün olup olmadığını düşünmeye başladı.
D'accord... La ménagère... vous par exemple...
Bernays, bugün kitle halinde tüketicileri ikna edebilmek için kullanılan birçok yöntemi yaratmaya başladı.
Cette idée fleurit dans la dépression des années 30 en Amérique.
Bernays aynı zamanda filmlerin içinde ürün tanıtımını başlattı.
Son but était de créer une conscience collective qui deviendrait une puissante arme contre le pouvoir sans entraves du capitalisme, à l'origine de la crise.
Bernays Freud'un ajansıydı diyebiliriz, kitaplarını bastırıyordu.
Si le parti travailliste ne change pas alors il perdra les élections.