Beyefendiler перевод на французский
375 параллельный перевод
Beyefendiler işte kaçamayacağınız gerçekler insanı hayatta tutan sadece kirli işler.
Messieurs Mettez-vous bien ça dans la tête On ne peut vivre
- Beyefendiler ne istiyordu?
- Que veut ce gentilhomme?
Beyefendiler odalarına çıkıp dinlenmek isterler mi?
Vos Seigneuries se retireront-elles à présent?
Beyefendiler. Bu eski loca, gelecek hafta Chicago'daki yıllık kongremizde.. .. % 100'lük bir şekilde bulunarak, Çölün Oğulları'nın'Ulu Emirleri'ne uymalıdır.
Cette loge, la plus ancienne de l'ordre des Compagnons de la Nouba, devra se présenter sous son meilleur jour au banquet de Chicago, la semaine prochaine.
Beyefendiler, Söyleyebileceğimden biraz daha fazlası var.
Messieurs, je n'ai pas grand-chose à rajouter.
Beyefendiler, nedensiz bir cinayet günümüzde adetmiş gibi görünebilir.
Eh bien, messieurs, tuer sans mobile semble être très à la mode ces temps-ci.
Fakat beyefendiler yasaklamalar gitti ve beraberinde gangsterler ve katiller onlarla birlikte gitmeli.
Cependant, messieurs, la prohibition est terminée, et ces bandits assassins qui ont vu le jour avec elle doivent à présent disparaître.
Beyefendiler, Blackie Gallagher cinayetten suçlu bulunuyor. Bir ölünün intikamından daha fazlasıyla yüzleşmemiz gerekiyor.
Messieurs, en reconnaissant Blackie Gallagher coupable de meurtre, vous ne rendrez pas seulement justice à un homme qui est mort.
Buyurun subay beyefendiler, yemek zamanı.
Venez, Messieurs, passons à table.
Beyefendiler kalıyor mu?
Est-ce que ces messieurs restent?
- Geliyor, beyefendiler.
- Ça vient.
Beyefendiler ayaktakımından iyi dövüşür.
Les gentlemen rossent toujours la canaille!
Beyefendiler benden kurtulmak için acele ediyorlar.
Ces messieurs sont bien pressés de me faire sortir d'ici.
Ama beyefendiler bunu kaçirirsa yazik olur.
- mais c'est triste que ces messieurs ratent tout cela.
Bütün beyefendiler ayakkabılarını arıyor.
Tous ces messieurs attendent leurs bottes!
Beyefendiler seni görmeye gelmiş efendim.
- Ce monsieur désire vous voir.
Ve eski usul beyefendiler gibi, onu öldürdü!
En gentilhomme de la vieille école, il l'a tuée.
Sizin gibi beyefendiler benim için kendini yormamalı.
Un gentleman ne devrait pas s'embêter pour moi.
Ah. Beyefendi gibi konuşuyorsun ama beyefendiler, kızlardan para istemez.
Vous parlez comme un gentleman... mais les gentlemen ne demandent pas de l'argent aux filles.
Beyefendiler yemekte teklif yapmaz.
Ce genre de choses ne se fait pas à table.
Hanımefendiler, beyefendiler hepinize iyi akşamlar, en sevdiğiniz yayımcı, "Dehşetin Sesi", sizlere Zeisberg'den sesleniyor.
Bonsoir, mesdames et messieurs. Votre animateur radio préféré, la voix de la terreur, vous parle depuis Salzbourg.
Eşinden gizlenen bir beyefendinin kullandığı bazı doğru olmayan isimler vardı efendim ama bu beyefendiler kitaplarla zaman geçirmezdi.
Un homme marié peut louer sous un faux nom. En général, ce n'est pas pour faire de la lecture!
Hanımefendiler ve beyefendiler, sizler John Dillinger'in suç geçmişinin sadece önemli noktalarından bir bölüm izlediniz.
Mesdames et Messieurs, vous venez de voir quelques-uns des faits saillants qui ont marqué la vie de John Dillinger.
Beyefendiler, sizi koğuş arkadaşım Bay Dillenger ile tanıştırmak istiyorum.
Je vous présente M. Dillinger, qui partage ma cellule.
O "Beyefendiler" le anlaşıp, dostlarını sattığın doğru mu, Jericho?
C'est vrai ce qu'on raconte? Tu aurais tes entrées chez ces messieurs et tu vendrais des amis.
Hanımefendiler ve beyefendiler... Bestecimiz, George Harvey Bone.
Mesdames et Messieurs, notre compositeur, George Harvey Bone.
Beyefendiler her zaman Blue Boar'da kalır.
Un gentleman descend toujours au Sanglier Bleu.
Parmak izlerine kadar tam birer beyefendiler.
Ce sont de parfaits gentlemen, bien que criminels.
Kabul edersiniz ki o bir beyefendi ve beyefendiler çıplak kadın resmi yapmaz.
Nous avons dit que c'était un gentleman, il ne peint donc pas des femmes "sans..."
Buradan, bir arabanın içinde pikniğe giden beyefendiler gibi çıkacağız.
On va sortir en gentlemen.
İşte bu kadar hanımefendiler ve beyefendiler
Le spectacle est fini, mesdames et messieurs.
İyi akşamlar, hanımefendiler ve beyefendiler.
Mesdames et messieurs, bonsoir.
- Profesör... Kendiniz ve diğer beyefendiler hakkında hiç doğru söylememişsiniz.
vous savez, professeur, vous ne m'avez pas dit la verite a votre sujet, ni sur ces messieurs.
Beyefendiler!
Messieurs!
Beyefendiler geldi. Onları kabul etmeye hiç hazır değilim.
Les messieurs sont là et je suis pas prête pour les recevoir.
Beyefendiler, size eşimi takdim edeyim.
Messieurs, puis-je vous présenter mon épouse.
Beni izleyin, beyefendiler.
Suivez-moi... messieurs.
En iyi şekilde giyindik ve beyefendiler gibi gitmeye hazırız.
Nous sommes prêts à finir en gentlemen.
Yatak odasına beyefendiler.
Dans votre chambre. "gentlemen".
Gelemeyeceğim! Beyefendiler çıkmaktan vazgeçtiler.
Les patrons devaient sortir, ils ont changé d'idée.
Ne hoş bir beyefendiler grubu!
Quel beau groupe de gentilshommes!
Şimdi, hanımefendiler ve beyefendiler! Mutluluğa ve İmparator.. ailesine içmek istiyorum.
Maintenant, mesdames et messieurs, je lève mon verre à mon bonheur et a celui de l'auguste famille impériale.
Afedersiniz, beyefendiler...
Excusez-moi, messieurs...
Kısaca, siz beyefendiler liberallerle anlaşıyorsunuz.
En somme, vous, les seigneurs, vous vous entendez avec les libéraux.
Beyefendiler gidiyorlar.
Ces messieurs partent!
Pardon, Bay Jones'un kavgasına şahit olan beyefendiler siz misiniz?
Excusez-moi. Etes-vous les deux gentilshommes qui ont vu la bagarre avec M. Jones?
Şık bir evde piyanist olmak, ya da beyaz beyefendiler için gladyatörlük yapmak.
Jouer du piano dans une jolie demeure, se battre dans une arrière-salle pour des parieurs blancs.
# Beyefendiler kaldırırlar yumruklarını Öğretirler kabadayılara kibar olmayı #
Des gentlemen inculquent à grand coups les bonnes manières aux malotrus.
Beyefendiler böyle kavga etmez.
- Pirate!
West Point'de beyefendiler var sanırdım!
Je pensais trouver des gentlemen!
Kendisi dilsizdir beyefendiler.
Il est muet, messieurs.