Blanchard перевод на французский
278 параллельный перевод
Memnun oldum matmazel. - Adınız - - Yvette Blanchard.
Yvette Blanchard.
- Yvette Blanchard. - Evet.
Vous venez d'arriver de France?
Bunu sonra bitiririz Bayan Blanchard.
Je finirai ça plus tard, Mlle Blanchard.
Kasap dükkânına her gittiğimizde görebileceğiz yine. Mösyö Blanchard onu işkembeyle uykuluğun hemen üzerine astı.
Il est maintenant chez le boucher, entre les tripes et les ris de veau.
Gillian Blanchard.
Gillian Blanchard.
Blanchard, bir öğretmeni de gelmeye ikna edersem, sınıf ı geziye götürebilirim.
Mlle Blanchard, je peux faire une sortie avec ma classe... si un autre professeur accepte de venir.
Hem de tozu dumana katarak! Bunu başaracaklarına nasıl eminsiniz?
L'amour de la justice, cher Blanchard, va se nicher partout.
Sevgili Blanchard, adalet duygusu beklenmedik yerlerde baskın çıkyor.
Ils aiment les paris risqués. Ça leur donne le sentiment de...
Blanchard'ın Julie'yi veya bizi hiç unutmamasını ister misiniz?
Pourquoi m'aider? On a envie de secouer l'inspecteur. Exactement.
- Blanchard'ın suratına çarpmak için.
J'arrangerai tout avec...
- Bize şantaj yapıyordu. Hayat doluydu, o kadar canlıydı ki!
Si nous tardons trop, prévenez Blanchard.
Greenberg ve Roos, Jimmy Foxx, Red Grange, Davis ve Blanchard...
Greenberg et Roos et Jimmy Foxx, Red Grange, Davis et Blanchard...
Benim adım Irene Blanchard ve bu da kızım Sue Blanchard.
Je m'appelle Irene Blanchard et voici ma fille, Sue Blanchard.
Her neyse. Birkaç hafta önce Irene Blanchard bar'a geldi.
Irene Blanchard est entrée dans le bar, il y a quelque temps.
İki yüz yıI önce, Nicolas Francois Blanchard, şehrin üzerinden bir balonla uçtu.
Il y a 200 ans, N.F. Blanchard survolait la ville en ballon.
Pete Blanchard'a hiç güvenmem.
Je me méfie de Pete Blanchard.
Bir de Pete Blanchard'ı ara. Anladın mı?
Appelle aussi Pete Blanchard.
Bunlardan biri de Michigan Valisi James Blanchard.
Le gouverneur du Michigan, James Blanchard.
Blanchard burada.
Blanchard est là.
David Blanchard'ı artık görmeyeceğimizi zannediyordum.
Je croyais qu'on ne verrait plus David.
Ee, Blanchard'la aranızda olan biteni bana anlatmak ister misin?
Explique-moi ce qui se passe avec Blanchard.
- Ne haber Blanchard?
Blanchard, qu'y a-t-il?
Çok gizli, öyle mi Blanchard?
C'est top secret, Blanchard?
David Blanchard bu yakınlarda kızımı taciz ediyordu.
David Blanchard a embêté ma fille, dernièrement.
Blanchard, dinle. Bana şu kasedin bir kopyası daha lazım.
Blanchard, écoute, j'ai besoin d'une copie de la cassette.
Blanchard bu.
Blanchard...
Blanchard'a ne oldu?
- Qu'est-il arrivé à Blanchard?
Hey sana Blanchard'ı soruyorum, gördün O'nu, değil mi?
Je t'ai posé une question.
Blanchard ve kız kardeşim Jenny hakkında konuşmak istiyorum.
Je veux te parler de Blanchard et de Jenny.
Blanchard'a ne olduğunu bilmek istiyorum!
Qu'est-il arrivé à Blanchard?
Aslına bakarsan o Yahudi Blanchard'da bile orada rastgeldim ve O'na direk dansı bile yaptırdık.
Et pour ce con de Blanchard, je l'ai envoyé dans un poteau.
Blanchard...
Blanchard.
Seninle konuşmak zorundayım ailen hakkında Blanchard hakkında son zamanlarda burada, cemaatte olan bazı şeyler hakkında konuşmam gerek.
Il faut que je te parle de tes parents. Et de lui. Et des choses qui se sont passées dernièrement.
David Blanchard'ın ölümü kaza değildi.
La mort de David Blanchard n'était pas accidentelle.
David Blanchard bana cemaati anlatmaya çalışırken cemaat varlığının gizli kalması için O'nu öldürdü.
David Blanchard a essayé de me parler de la société qui tue pour ne pas être divulguée.
Blanchard'ı öldürdüler.
Et ils ont tué Blanchard.
Blanchard!
Blanchard?
Gözünü Blanchard'dan ayırma Billy çünkü sırada sen varsın.
Ne quitte pas Blanchard des yeux, Billy, car tu es le suivant.
Bir fincan daha istiyorum.
- Bien sûr, Tatie. - On peut dire que Blanchard, pour l'export, est très, très, très fort.
Blanchard ihracat konusunda en iyilerinden biridir.
- C'est simple, il fait à lui tout seul le boulot de quatre personnes. - Comme ça? - Un petit peu plus.
Blanchard'lara aptal partilerine geleceğimizi söyledim.
J'ai dit aux Blanchard qu'on irait à leur fichue soirée.
Blanchard sahaya geri dönüyor.
On demande une pause. Blanchard revient- -
"Adele Blanchard."
"Adèle Blanchard."
Adele Blanchard.
Adèle Blanchard.
Kimse bu şekilde elinin tersiyle yaşamını yok saymamalı.
Que faire? Forçons Blanchard à se souvenir de Julie et de nous.
Saat 12.30 da dönmemişsek, garaja git ve Blanchard'ı ara.
Entrez, Votre Altesse.
Eğer emekli olacaksam böyle bir plânı yürürlüğe koyardım.
J'ai hâte de tout raconter à l'inspecteur Blanchard.
Müfettiş Blanchard'a bulduklarımızı söylemek için sabırsızlanıyorum.
Rendez-vous jeudi matin. Bien. Au revoir.
Blanchard!
Blanchard.
Blanchard'a ne oldu bugün?
Y a eu quoi avec Blanchard?
Bu küçük adam gitti ve sahadaki yerini aldı.
Première balle à Blanchard.