Botlar перевод на французский
1,586 параллельный перевод
Git kukla askerin botlarını yala yoksa ölmeyi isteyeceksin.
Retourne lécher les bottes de "Soldat de plomb" à moins que tu préfères mourir.
Floris ay botlarını alabilir mi?
Floris peut t'emprunter tes moonboots?
O daha küçük, ama ay botlarının sorun olacağını sanmam.
Il a une pointure de moins mais ça fait rien avec des moonboots.
Botları ve ayaklıkları vardı ama kayakları yoktu.
Il avait les chaussures, mais pas de skis.
- İstediğim botları getirdin mi?
- Tu m'as apporté les pompes?
Silahlarınız, kalkanlarınızı, botlarınızı ve coplarınızı almam gerekiyor.
Il me faut vos gilets, vos boucliers, vos bottes et vos matraques.
Dün giydiğin botları ve DNA örneğini istiyorum.
Je veux vos bottes d'hier et un échantillon d'ADN!
Peki, o gün giydiğin iş kıyafetlerini ve botlarını bize vermeye ne dersin?
Donnez-nous vos habits et vos bottes.
Botlarını alıp olay mahalliyle eşleştirdik mi, bu çocuğu ele geçiririz.
Les bottes feront le lien et on le coincera.
Botlar eşleşse bile, bu sadece onun parkta çalıştığını doğrular.
Elles confirmeront juste qu'il travaille dans le parc.
Oh, vay, Phoebe, bu bazı botlar.
Phoebe. Quelles bottes!
Botlar büyükannene ait yapsam Peki, daha iyi ölümden onu çağırmak.
Si les bottes appartenaient à votre grand-mère, on devrait invoquer les morts.
Kırmızı. Go-go botlar.
Les bottes rouges de danseuse.
Herhangi birinin botları da olabilir.
Ça pouvait être les bottes de n'importe qui.
Botlarını bulduk, George.
On a trouvé vos bottes, George.
Botlarında hiç kan yok.
Sur ses bottes... pas de trace de sang.
Dedektif Rush o paketi açtığım zaman botları alacak parası olmadığını biliyordum ama yine de onları çok istemiştim.
Inspecteur Rush... Je savais quand j'ai ouvert le paquet qu'il n'avait pas pu payer pour ces bottes, mais je les voulais tellement.
Hank, o botları geri vermenize asla izin vermezdi.
Hank ne vous aurait jamais laissée rendre ces bottes.
Botlarını yalamam gibi şeyler.
Comme lécher ses bottes.
- Botların harikaymış!
- Très belles bottes!
Ona söyleyin, botlarımı oğlum versin.
Dites-lui que je lui donne mes bottes.
Sizin için botlarımız var.
Nous avons des bottes.
Botlar 10 dolar!
Des bottes jusqu'aux genoux. 10 $!
Uzun botlar 15 dolar!
Des bottes hautes, 15 $!
En büyük boy uzun botlarınıza bakmak istiyorum.
J'aimerais voir vos bottes hautes.
Uzan da botlarını çıkarayım.
Tu veux pas t'étendre? Je vais t'enlever tes bottes.
Birinin botlarını çıkarırken hastalık kapana hiç rastlamadım Andy.
Aucune fille au monde n'est jamais tombée malade en retirant une paire de bottes.
Şu krom kalpli motorsiklet botlarını almak için ölüyordum. Senin üzerinde harika dururlar. - Bak, bebeğim, seninle konuşmam gerek.
Des intellectuels célèbres, de grands critiques...
Pekâlâ, tüm botları, gemi kıçlarını, limanları ve sancakları kontrol ettik.
de bâbord à tribord... aucune trace. De bâbord à tribord?
Karamsarlarla mı gidiyorsun, yoksa kurtarma botlarını mı bekliyorsun?
Tu pars avec les pessimistes, ou tu attends le bateau de sauvetage?
Tırmanma botlarını giysen iyi edersin?
Faut des chaussures de randonnée.
Pardon Marge, ama kayak botlarımı giymiştim.
Désolé Marge, je dois mettre mes chaussures de ski des fois.
Helmut Lang marka blucin, siyah tişört. Rengi soluk Banana Pepuclic tişörtün. Ve siyah bağcıklı botlar.
Un jean Helmut Lang, un tee-shirt noir, le banana republic qui te moule, et des bottines noires à lacets.
Başka hiç kimse yok, fakat erkek giysileri ve botları bulduk.
Il n'y a personne d'autre. Mais nous avons trouvé des vêtements d'hommes et des bottes.
Bu iş için doğru botlarımı giymemişim.
Je n'ai pas les bottes adéquates.
Peki ya senin orduya katıldığın zaman? Botlarını başka bir adamdan aldın.
A l'armée, un autre homme t'a bien donné des rangers.
Hadi bu iş botlarını kullanalım!
Mettons ces chaussures de travail en action.
Babanız bize yardım olarak kendi botlarını.. kermes için verebileceğini teklif etti.
Votre père veut faire don d'une paire de bottes pour récolter des fonds à la vente aux enchères de l'école.
En güzel botlarımı giydim.
J'ai mis mes belles chaussures.
Botlar çalışmıyor. Hava sisli.
- Les bateaux sont bloqués par le brouillard.
Ve botlar çalışmıyor.
Et les bateaux sont toujours bloqués!
- Savaşta giydiğim botlar?
- Mes chaussures de guerre? - Non.
Botlarını dünya üzerindeki herkesten daha iyi parlattığımı söylerdi.
Il disait que je cirais mieux que quiconque.
Botlarım bir daha asla senin parlattığın gibi olmadı.
Mes bottes ne t'ont pas oublié.
Safari kıyafeti, botlar, kask ve sıçramayı tekrar izleyebileceğiniz bir holodisk.
ensemble Safari, bottes, casque et un holo-disc pour revivre le saut.
Arabamı uçuruyor, botlarımı uçuruyor.
Il fait sauter ma voiture et mes bateaux.
- Ay botları yüzünden.
Ces bottes...
Bu botları oradan aldım. Ama olanları kıza anlatma, tamam mı? Çünkü eğer yaparsan...
J'ai acheté ces bottes sur Terre, mais n'en parle pas à la fille... sinon je t'extirpe la rate par la gorge.
Bakarsın botlarıma tükürür.
Avec de la chance, il crachera sur mes bottes.
Botları çamurlu mu?
A-t-elle des bottes boueuses?
Botlarım seni özledi.
- Mes bottes te réclament.