Boya перевод на французский
3,297 параллельный перевод
Boya lekelerine bakmadık.
On n'a pas regardé les taches de peinture.
Mezar alanının 9 metrelik yarı çapı uzunluğundaki her bölümünde bulunan ve muhtemelen yağmur sularıyla kalıntıların yapmış olabileceği bütün boya kalıntılarını topladık.
On a examiné toutes les taches dans un rayon de 10 mètres, qui inclut toutes les preuves ayant disparu avec la pluie.
Boya kurumuştu bu yüzden içerisinde bir şey olup olmadığını görmek için röntgenlerini çektik.
La peinture a durci, j'ai dû radiographier les taches.
Öyle olsa dahi boya ve boyadaki polietilen DNA'yı yok edecektir.
- Même, le polyéthylène de la peinture aura détruit l'ADN.
Biraz boya ve biraz işçilik ile Ezikleri falan kapatırız.
Bon, ça ira avec un peu de peinture et en couvrant les bosses.
İkinci olarak, tırnaklarının altında akrilik boya var.
Ensuite, nous avons de la peinture acrylique sous les ongles.
Tapınaktan boya çaldım.
J'ai volé du kumkum dans un temple.
Suç laboratuarı kırılmış saat kristallerinde izole edilmiş siyah boya kalıntıları buldu.
Le labo a trouvé des traces microscopiques de peinture isocyanate noire ancrée dans le verre de la montre cassée.
Annenin saatinin üstündeki transfer boya "Siyah Elmas" la eşleşti.
Le transfert de peinture sur la montre de ta maman correspond à "diamant noir"?
Bu 70'lerin polis kruvazörlerinde kullanılan eski bir boya.
C'est une vieille peinture utilisée sur les voitures de police des années 70.
Aynı model, aynı boya.
Même modèle, même peinture.
Daha çok tabaka ve daha fazla boya görüyorum, Leonardo.
Ce que je vois ce sont plusieurs couches. Plus de peinture, Leonardo.
Sprey boya ve ıvır zıvır işlerden alı koyuyor beni.
ça me tient dans les bombes de peintures et tout le reste.
Ben gidip mavi boya alayım.
Je vais acheter de la peinture bleue.
Gelenler mum boya gibi şeylerdi, büyük ihtimalle çocuğu yapmıştı.ve bilirsin, ben- - yapmamalıydım, ama açtım, diyordu ki,
Un truc dessiné au crayon de couleur, fait par ses enfants, manifestement. Je n'aurais pas dû, mais je l'ai lue et il y avait écrit : " Tu me manques, papa.
Boya yapmak için çıkardı.
Il l'a enlevée pour peindre.
Charisse, iki ünite serum takın ve elbiseyi boydan boya açın.
Charisse, accrocher deux sacs de IV fluides et les exécuter grande ouverte.
Bu bir boya fırçası, bu da Grace'in odası için bir kavanoz dolusu eflatun rengi.
Un pinceau et de la peinture lavande pour la chambre de Grace.
Yağlı boya.
Une peinture à l'huile nommée
Dur işte! O boya kutularını bırak bakalım.
Pose le satiné.
TNT yapımında kullanılan bir bileşen. Ayrıca yaygın bir boya çözücüsü.
C'est un composant utilisé pour le TNT ( explosif ), c'est aussi un solvant répandu pour les peintures.
Boya yalıtıcısının esas bileşenlerinden biri yanıcı hidrokarbürdür.
Le principal composant de la peinture étanche est le toluène.
Pantolonunda yeşil boya mı var?
C'est de la peinture verte sur ton pantalon?
Zaten Dolarhyde'ın salak oğlunu memleketin yarısını boydan boya geçip takip edecek kadar maaş bile almıyorum.
On ne me paie pas assez pour pourchasser l'idiot de fils de Dolarhyde partout à travers le pays.
Eski bir antrenman robotu, üzerindeki boya kadar etmez.
Un robot d'entraînement qui vaut pas un clou.
Parkı boydan boya geçmelisiniz.
Vous allez devoir faire le tour.
Topuklu ayakkabılarla önce araba sonra bisikletle şehri boydan boya kat edip hemen söylesem daha iyi olur dedim.
J'ai préféré venir en voiture, à vélo et... en courant en talons pour te le dire tout de suite.
Görüntüler iki hafta önce ünlü eşcinsel barı Slattery Drive'ın arkasındaki çöp kutusunda boydan boya folyoyla sarılmış halde cesedi bulunan 19 yaşındaki Jacop Harlow'un cenazesinden.
Voici scène de ce matin à la sortie de l'enterrement de Jacob Harlowe... le jeune homme de 19 ans dont on a trouvé le corps la semaine dernière... dans une poubelle derrière un bar à gays célèbre sur Slattery Drive... complètement embaumé dans du film plastique.
Boya tüpleri mi?
Des balles de peinture?
Sende zaten bundan olduğunu biliyorum ama Joy'un hep senin plaklarını çaldığını ve üzerlerini boya ve krem peyniri yaptığını söylemiştin.
Je sais que tu l'as déjà, mais tu as dit que Joy volait tes disques et mettait de la peinture et du fromage dessus.
Yabancılar beklerler Caddede boydan boya
Des inconnus... arpentent le boulevard
Paranın içinde boya paketi olup olmadığını neden bakmadın?
Pourquoi tu as emmené ces saloperies de bonbonnes de gas en plus?
- Boya paketi de neyin nesi?
- Quelles bonbonnes?
Uçak havalandı, boydan boya düz uçtu, tekrar yere indi.
On a décollé, on a volé et on s'est posé.
Ne kadar boyarsan boya, yine de yumurta.
Peu importe si tu mets de la peinture, ça reste des œufs.
Kırmızıya boya!
On le peint en rouge!
Maviye boya.
Peins-les en bleu.
Eline boya fırçasını aldığı zaman ondan mutlusu yoktu.
Elle n'était jamais aussi heureuse que lorsqu'elle avait un pinceau à la main.
Boya kokusunu alıyor musun?
Tu sens la peinture?
Hâlâ biraz boya kokusu var.
Ça sent encore un peu la peinture.
Yağlı boya ve kara kalemi severim.
J ´ adore peindre et dessiner.
Boya.
Peindre!
Yüzünü boya Coral.
Noircis ton visage, Coral.
- Evet. Makyaj. Gümüş boya.
- Ouai, c'est du maquillage, c'est du maquillage argenté.
- Yağlı boya resim çalışmamda.
La peinture.
Bu sehpanın üzerine bir incil istiyorum ve bu şöminenin üstüne bir yağlı boya tablo ve bir kartal, başlayın.
Une Bible sur la table et une toile avec un aigle au-dessus de la cheminée.
Bu ne? Boya mı?
De la peinture?
Ve iki kutu da Nikhar boya getir. Koyu siyah.
Et amène 2 boites de coloration Nikhar.
Boya yüzünden öyle.
C'était juste de la peinture.
Turuncu boya tanecikleri mi?
Des écailles de peinture orange?
- Boya bakmaya.
- Pour de la peinture.