British перевод на французский
330 параллельный перевод
.. Bay Belleğin beynini İngiliz Müzesi'ne bağışladığını da ekleyeyim. Yaşasın! Bir soru lütfen.
Memory laissera son cerveau au British Museum!
Nedeni şu ki, efendim Bay Crosbie'nin, Singapur'daki İngiliz Malaya Şirketi'nin bankasında 10.452 dolar tutarında bir tasarruf hesabı var.
Crosbie, déposées à la British Malaya Cie à Singapour, se montent à la somme de 10 452 $.
Londra'ya gittiğimde İngiliz Müzesi'nde araştırma yapmaya çalıştım ama korkarım ki herhangi bir kayıt bulamadılar.
J'ai interrogé le British Museum à ce sujet mais ils n'en ont pas trace.
İngiliz Müzesi'ne ne dersin?
Vous oubliez le British Museum?
Güneş, ağaç, yılan.
British Museum. " Le soleil, l'arbre, le serpent.
Ama şunu anlamıyorum, bir taraftan bize savaşı kazandıracak istihbaratı satarken diğer taraftan ödemeyi, geleceği çok şüpheli olan İngiliz poundu üzerinden talep ediyorsun.
Je ne peux comprendre pourquoi vous vendez des informations qui nous aideront à gagner la guerre, et insistez pour être payé en argent au futur douteux, le British pound.
Cebinde 100,000 İngiliz pound'uyla bunu yapmaz.
Pas avec 100,000 British pounds dans sa poche.
Bu gecikmenin British East'teki arkadaşına telgrafla bildirilmesi gerekmez mi?
Envoyez donc un câble à votre ami.
- İngilizler. British East'e gidiyorlar. Kahve çiftlikleri var.
Des Anglais qui ont une plantation de café.
O kadar zaman, British East'te vakit geçirirsek birileri kim olduğumuzu merak edip sorular sormaya başlayacaktır.
Arriver trop tôt risquerait d'éveiller les soupçons.
Billy'nin dul karısı olarak British East Şirketi'ndeki arkadaşını ikna etmek sizin için çok kolay olacaktır.
En tant que veuve de Billy, il vous sera facile de persuader son ami en Angleterre.
British East'te iş imkanları konusunda tavsiyelerine başvurmuştuk.
Nous voulions son expertise sur une affaire en colonie britannique.
O halde tek kopya British Museum'de değil.
Et le British Museum n'en aurait pas un?
Çünkü orada, Dr. Holden. Orada! Müzede tanıştığımızdan beri seninle.
La "chose" vous suit, Dr Holden... depuis le British Museum.
Kahire'de ne söylerler bilir misin? Eğer çölde bir ceset bulursan ceplerini kontrol et... Eğer cebinde bir konserve açacağı varsa, O bir İngilizdir..
- Au Caire, on raconte que quand on trouve un macchabée non identifié dans le désert, on fouille ses poches : si on trouve un ouvre-boîte, c'est un British, un tire-bouchon, un Français.
British United Hava Yolları ile Cenevre'ye gidecek olan VF400 uçağı için son çağrı.
Le vol VF400 pour Genève va partir.
Nokta... 2 ) İngiliz Havayollarına ait bir valizin içine 25.000 sterlin koyacaksınız.
2 )... Vous mettrez 25.000 £ dans un sac de la British Airways.
- İngiliz Havayolları çantasında mı? - Evet.
Dans un sac de la British Airways?
Bay Nissen'e şunu yollamasını söyle : "İngiliz Taş çember konvoyda."
Dites à Nissen d'envoyer'British Stonehenge en convoi ".
BritisH European Airways 684 nolu Berlin uçuşu yolcuları 6. kapıdan otobüse binebilirler.
Les passagers du vol British European Airways 684 pour Berlin sont priés de se présenter à la porte n ° 6.
Hadi ama, o kadar da İngiliz olma.
Allez, ne sois pas si british.
İngiliz Müzesi'ne gidip medyumlukla ilgili belirli ciltleri incelemem hayati önem taşıyor.
Je dois me référer à quelques ouvrages enfermés au British Muséum.
Yüzbaşı Douglas'ı British Petrol'den ödünç aldık.
Douglas appartient à la British Petroleum.
Efendim, müsaadenizle belirteyim ki British Petrol'le anlaşma benim liman bölgesinde kalmamdı.
En principe, la British Petroleum désire que je reste dans une zone portuaire.
British Petrol üniforması mı?
British Petroleum uniforme?
1 saat içinde Roma'ya uçmuş olacaksın.
British Airways pour Rome, départ dans une heure
Ağaçtan ağaca zıplayan British Columbia'nın muazzam nehirlerinde yüzerlerken.
Bondir d'arbre en arbre, alors qu'ils flottent sur les rivières de la Colombie-Britannique.
- Bir İngiliz'e yakışmadı.
- Pas très british. - Normal...
Bir dakika, Sör Maxwell.
Cette fois, c'est vous qui n'êtes pas british.
İngiliz Müzesi tarafında vardı bir tane ama o da Londra Nakliyesi küçük şirketleri satın alınca kapatılmıştı.
Il y en avait une au British Museum, mais elle a fermé quand London Transport a racheté les petites boîtes.
Holborn ve İngiliz Müzesi?
Holborn et le British Museum?
İngiliz Havayolları'nın 568 numaralı Zürih uçağı 10 numaralı kapıdan yolcularını almaktadır.
Le vol British Airways 568 à destination de Zurich. Départ porte 10.
Kuzey Amerika British Bank yoluyla bana bu paranın bir kısmının gönderildiğini biliyorum ama bütün paraya ihtiyacım olacak.
Je sais qu'une partie de cet argent doit me parvenir... par la British Bank of North America, mais... j'aurai certainement besoin de la totalité de ma pension.
- İngiliz Yayın Kanalı.
- British Broadcasting Company.
İngiliz Leyland Konçertosu, 4 bölüm, hepsi yavaş... aralarda da 4 saat çay molası.
Le British Leyland Concerto, par exemple, c'est lent, avec pleins de pauses.
Benzer bir durum 1939'da bir grup İngiliz tasarımcı ekibinin Ay'a insan taşıyacak bir gemi tasarlama projesinde de yaşandı.
Un cas similaire se produit en 1 939. Les ingénieurs de la British Interplanetary Society... décident de construire un vaisseau... destiné à transporter des passagers sur la Lune.
Daedalus projesi İngiliz Uzay Birliği'nin yeni bir tasarımı.
Daedalus est un projet récent de la British Interplanetary Society.
British Airways tipi kuru sandviçlerden başka yiyecek bir şey yoktur. Watley's Red Barrel bile bulamazsın. Çünkü İngiltere'desindir ve susadığın zaman bar kapanır.
en bouffant des sandwiches de British Airways, et sans bière, vu que c'était l'Angleterre où les bars ferment dès qu'on a soif...
İngiliz Hava Kuvvetleri'nin temsilcisi olarak gurubunuzda kaç tane silah uzmanı var?
Comme représentant de la British Air Force, combien de spécialistes des armements avez-vous dans votre groupe?
British Museum'da bir ipucu bulurum diye ümit ettim, durdum.
Je pensais m'en approcher au British Museum.
Ben - ben sizin de gördüğünüz gibi zengin bir adam değilim bayım, fakat alçakgönüllü ve saygın bir hayat yaşıyorum, söylemem gerekirse British Müzesi'nde.
Je ne suis pas un homme riche, comme vous le voyez, mais je gagne ma vie, d'une façon respectable, au British Museum.
İngilizlere yön göstermek ve göz kulak olmak için üstlerim tarafından gönderilen tek Belçikalı benim. Vurdum.
Durant des mois, nous avons sillonné ces fleuves d'Afrique... dressant une liste de la faune pour le British Museum.
Ben İngiliz Müzesi'nin desteklediği zoolojik keşif heyetindeydim.
J'étais membre d'une expédition zoologique... financée par le British Museum.
POP, BAK DİNLE ( British TV - 1965 ) Ne istediğimi biliyorsun.
Tu sais ce que je veux "POP, LOOK LISTEN"
Hükümet, İngiliz Havayolları ile Avrupa'ya yapılan feribot seferlerini kontrolüne aldı.
Le gouvernement a pris le contrôle de British Airways et des ferrys.
Merak etmeyin. Uçağa binmeyeceksiniz.
Dernier appel d'embarquement pour le vol British Airways...
Seni gidi İngiliz gerçekten çok iyisin.
Vous les British vous êtes vraiment cool.
İngiltere'den bir haber.
British et cavalier :
Bana bir İngiliz havası verdi.
Je me sens british, tout á coup.
Sayın Yolcular,
Dernier appel de la British United Air Ferries.
Tamamıyla Britanyalı bu gece.
- On est très british!