Brut перевод на французский
502 параллельный перевод
Ne garip bir altıncı his, hayvani bir kurnazlık. Tanınmak ve bağlılık için haykıran vahşi bir içgüdü.
Quel étrange sixième sens - quelle ruse animale quel instinct brut réclamaient de la reconnaissance et de la soumission.
Ham kauçuk.
Du caoutchouc brut.
Kuş tüyü yastıklar, boğazı kapalı pelerinler... sek şampanya ve kar tutmuş yollar.
aigrettes, capes, champagne brut, neige sur le sol.
Burası vahşi doğa oğlum.
C'est la nature à l'état brut.
Çok toksözlü bir kitaptı.
C'était très brut.
Ham petrol.
- Pétrole brut.
Geminiz tam yüklüydü — 2,000 ton ham petrol, 5,000 ton benzin.
Vous mentez. 2000 tonnes de brut et 5000 de raffiné.
Salt gerçeğin içi boştur.
Un fait brut, c'est un noyau sans amande.
- Çok çıplak duruyor.
- C'est trop brut.
Silahlı adamları nöbet tutarken... Pedro'nun madencileri, hayvanları o tehlikeli çıkıntıya sürmüş... gizli madene koymak üzere... sert altın cevheri topaklarını ayıklayıp saf altın parçalarını... alelacele çuvallara doldurmuş.
Pendant que des hommes montaient la garde, les mineurs menaient leurs animaux sur la dangereuse saillie où le minerai brut était séparé de celui qui était écrasé, et les pépites d'or pur étaient mises dans des sacs qu'on entreposait dans la mine cachée.
Koloni ham malzemelerle genişledi. Daha ham malzemeleri de ithal etti.
La colonie exportait des matières premières et importait un matériau plus brut encore : des prisonniers.
İyi olsun, ha?
Du brut. Tu choisiras la marque.
Evet, Tommy, brüt 1200-1300 Dolar kazanıyor.
Il gagne 1 200 à 1 300 dollars, brut.
Yaşı :
Tonnage brut : 5000
Her neyse, bize kârdan pay vereceksiniz.
Néanmoins, vous nous paierez un pourcentage du brut.
Bir pırlanta olmana rağmen Bert
Vous êtes un diamant à l'état brut, Bert
Bütün dünya gönlümüzce yontulmaya hazır el değmemiş bir mermerdi sanki.
Tout ce marbre à l'état brut. Prêt à prendre les formes imposées par nos mains.
HAM HALİYLE KÖPÜK
CAOUTCHOUC MOUSSE BRUT
Her yıl sonu, kendi ağırlığı kadar elmas vermek zorunda.
A la fin de chaque année, il doit lui livrer son poids de diamants brut.
- Kaptan bunlar hammadde halinde.
- Ce sont des cristaux de dilithium brut.
En son ham şeker pazar fiyatını biliyor musunuz?
Connaissez-vous le dernier cours du sucre brut?
Wilkins. Wilkins, şu şilin, net mi brüt mü?
Wilkins, ce shilling, est-ce en net ou en brut?
Ryetalyn, işlenmeye hazır.
Du ryetalyn à l'état brut.
Ama ham halde, kokusuz, görünmez bir gaz çıkartır, zihnin işlevini geriletir ve duyguları ön plana çıkarır.
Mais à l'état brut, il émet un gaz invisible et inodore qui ralentit les fonctions cérébrales et intensifie les émotions.
83,5 karat ham.
83,5 carats brut.
Akbar Şah. 116 karat ham.
Le Shah Akbar. 1 16 carats brut.
Akbar Şah, 116 karat ham.
Le Shah Akbar, 1 16 carats brut.
Bu ıslak deri, kururken yavaşça boğularak ölecek.
C'est du cuir brut humide, pendant que ça sèche elle sera lentement étranglée à mort.
Çıplak maaşınız oldukça düşük. Vergi düşülmeden haftalık 11.50 pound civarında.
Votre salaire de base brut sera minime, 11,5 livres par semaine.
"Kaba" sevgilim, "kaba".
Brut, mon chou.
Nedir bu?
C'est du brut.
doğal halde hidrokarbürler, aşırı miktarda azot, normalin üstünde karbon dioksit, zehirli olmayan... fakat acayip derecede tuhaf.
hydrocarbures à l'état brut, excès de nitrogène, bioxyde de carbone supérieur à la normale, non toxique... mais sacrément étrange.
"Nakit hesaplarında, taşeron firmalara ve dağıtıcılara ödenen ücret düşüldükten sonraki net kâr esas alınacaktır."
"Le produit brut représente tous les fonds que le sous-licencié reçoit, " pas seulement la somme nette versée après paiement "au sous-licencié ou distributeur."
Şüpheli onların brüt kazançlarından bahsetti değil mi?
Le suspect a parlé de leur chiffre d'affaires brut?
- Brüt.
- Non, brut.
İşlenmemiş afyon.
De l'opium brut.
Burası Sao Paulo'nun bir mahallesi. Sao Paulo ulusal üretimin % 60 ila 70'ini karşılayan büyük bir... Latin Amerika sanayi şehridir.
Ceci est un quartier de São Paulo, centre industriel de l'Amérique latine, responsable de... 60 ou 70 % du produit national brut de ce pays.
Ham petrol zamlanıyor.
Le pétrole brut va monter.
Brüt derken şaka mı ediyorsun?
Tu veux rire en disant brut.
Haftada 140 dolar. Vergiler içinde.
140 $ brut par semaine.
Bütün bunların maliyeti gayrisafi milli gelirin yüzde yedisine eşit.
Le prix de tout cela, c'est sept pourcents du produit national brut.
- Haftada 350 vergiler kesilmeden.
- 350 brut par semaine. C'est tout?
Yeteneğime çok güveniyorum.Sadece karınızdan yüzde 15 pay alırım, vergiler düştükten sonra.
Je me fais confiance, je ne prends que 15 % de vos bénéfices brut.
Malzeme olaraksa parlatıImamış kırmızı granit kullandık.
Il est fait avec du granit brut non poli.
Çok kabiliyetli. Sadece disiplin ve sıra gerekli.
Leur talent est brut et indiscipliné.
Bunların maaşlarının toplamı, Ortak Pazar ülkelerinin yarısının gayri safi milli hasılasından fazladır.
Leur feuille de paye est plus élevée que le produit national brut... de la moitié des nations du Marché commun.
Yontulmamış bir elmas.
Un diamant brut!
- Genç, taze, olgunlaşmamış.
- Jeune. Brut. Immature.
- Toplam 240 dolar.
Deux cent quarante, brut.
- Toplamını ne yapacağım?
Je m'en fiche, du brut.
Ama yeraltı içki sektöründe, ham içkiler gözükmeye başlıyor.
On distille clandestinement l'alcool brut.