Bumpy перевод на французский
100 параллельный перевод
Bumpy...
Bumpy...
Bumpy seni Harlem'e götürmemizi istedi.
Bumpy voulait qu'on t'amène à Harlem.
Şu pencereden fırlattığın herif Bumpy Jonas'ın adamıydı.
Le type qui est passé par la fenêtre était à Bumpy Jonas.
Bu, Bumpy'nin hoşuna gitmeyecek.
Bumpy ne va pas apprécier.
Bumpy'yi ipleyen kim!
Je m'en fous!
Bumpy bir iş için seni arıyor.
Bumpy veut vous voir.
O neler olduğunu biliyor.
Bumpy sait ce qui se prépare.
Düşünsene, Bumpy de senin peşinde olacak.
Avec Bumpy qui vous cherche et l'enfer qui va se déchaîner?
Sende Bumpy'nin telefon numarası var mı?
Vous avez le numéro privé de Bumpy?
İçeri girdiğinize sevindim.
Tu as bien fait d'entrer, Bumpy.
Ve seni bulurum.
Et j'aurai ta peau, Bumpy.
Bumpy bunu sizin yaptığınızı düşünüyor.
Bumpy pense que c'est peut-être toi.
Bumpy sana bunun cevabını verebilir.
Bumpy pourrait probablement vous le dire.
Sana Bumpy'nin ekibini genişlettiğini söylemiştim, hatırlıyor musun?
Bumpy a doublé le nombre de ses gorilles à Harlem.
Mafya Bumpy'ye karşı.
Mafia contre Bumpy.
Bumpy'nin seni niye tuttuğunu bilmek işime yarar.
J'aimerais savoir pourquoi Bumpy vous a engagé.
- Bumpy ile randevum vardı.
- Bumpy m'attend.
Bumpy'ye geldiğimizi söylersin. Yürü Ben.
Dis à Bumpy qu'on est venus.
Bumpy seni öldürür.
Bumpy te trouvera.
Sen sinsi bir ispiyoncusun Bumpy.
Tu es un négrillon prudent, Bumpy.
Şunu fark ettim Bumpy.
J'ai fait des découvertes, Bumpy.
Beni kullandın Bumpy. Beni kandırdın.
Tu as voulu me rouler, Bumpy.
Anlaştık Bumpy.
Tu viens de te faire posséder.
Bumpy Jonas adına buradayım.
Je parle au nom de Bumpy Jonas.
Bumpy Jonas'tan da haberi var.
Et Bumpy Jonas y est mêlé.
O zaman Bumpy'ye sorsun.
Qu'il questionne Bumpy.
Harlem'e gidip Bumpy'ye kızının iyi olduğunu söyle.
Retourne dire à Bumpy que sa fille va bien.
Bumpy'ye seni teslim etsem belki de daha iyi olur.
Si je t'emmenais chez Bumpy?
Bumpy onları aldırtır.
Bumpy s'occupera du transport.
Bumpy de burada.
Il y a aussi Bumpy.
- Bumpy, burada, arkada işin yok.
Bumpy, tu n'as rien à faire ici. Winona, t'occupe pas des autres.
New York'tan biri, eski günlerden... - Bumpy bir şeydi...
Un mec de New York, au début du siècle, Bumpy quelque chose.
- Bumpy mi?
- Bumpy?
"Hey, Bumpy, üzgünüz adamım, lütfen git, lütfen lütfen!"
"Bumpy, on est désolés, on est désolés." "Sors d'ici, s'il te plaît."
Bumpy.
Bumpy.
Ama Bumpy, o hayvanı çok severdim.
Mais Bumpy...
Bumpy yüzünden, değil mi?
C'est Bumpy, n'est-ce pas?
Sen 13 yaşındayken ailen Bumpy'i uzaklara göndermişti ya. Söyledikleri gibi daha mutlu olacağı yeşil bir meraya göndermediler.
Quand tu avais 13 ans et que tes parents ont fait partir Bumpy... ce n'était pas, comme ils te l'ont dit, vers de vertes pâtures pour son bonheur.
Bumpy'i bir mezbahaya gönderdiler.
Bumpy est allé à l'abattoir!
Biricik Bumpy'ini yedin!
Tu as mangé ton précieux Bumpy!
Bumpy turu ile ilgili üzüldüm
Désolée pour les turbulences du trajet.
Bana bütün bir hindi at Bumpy!
Donne-m'en une, Bumpy!
Bumpy!
Bumpy!
- Seni seviyoruz Bumpy!
- Bumpy! On t'adore!
Bazıları Bumpy Johnson harika bir insandı diyor. Düzülen methiyelere bakılırsa, cömert bir halk adamıydı.
Certains disent que Bumpy Johnson était un grand homme, un homme généreux, si l'on en croit tous les éloges.
Kimse onu hatırlarken... Ellsworth "Bumpy" Johnson'ın en meşhur lâkabı "Gangster" i kullanmayı seçmiyor.
Personne ne semble se souvenir du qualificatif le plus souvent associé au nom d'Ellsworth Bumpy Johnson : gangster.
62 yaşında vefat eden Bumpy Johnson... Harlem'de kırk küsur yıldır bir halk kahramanı olarak tanınıyordu.
Bumpy Johnson, qui vient de mourir à l'âge de 62 ans, était une sorte de héros populaire à Harlem depuis plus de 40 ans.
Bumpy'nin ziyafeti çok daha mükellef olur diye düşünürdüm.
C'est vrai, je suis sûr que s'il était pas mort, le buffet aurait été mieux que ça.
Eminim Bumpy sana bir şey dememiştir, ama bana kendisine bir şey olduğu takdirde hiçbir eksiklik çekmemeni sağlamam için yemin ettirdi.
Je sais que Bumpy était discret là-dessus, mais il m'a fait promettre, s'il lui arrivait malheur, que je fasse en sorte que tu ne manques de rien.
Bu odadaki insanların yarısının Bumpy'ye borcu vardı.
Tu sais que la moitié des gens qui sont venus à l'enterrement de Bumpy lui devaient de l'argent.
Daha az göze çarpsan, iyi olmaz mı?
Bumpy... essaie d'être un peu moins voyant. Votre table, c'est là-bas.