But перевод на французский
15,581 параллельный перевод
Buraya neden geldiğimi unutuyorum.
J'oublie le but de ma présence ici.
Kubo ikimiz de tam olarak aynı şeyi istiyoruz.
Kubo, nous avons le même but.
Biliyorum amacımız mutlu olmak değil ama... Savaş dışında... Bizi saran korku dışında...
Le bonheur n'est pas le but que nous poursuivons, mais... sans la guerre... sans cette horreur qui est arrivée... je pourrais dire que je suis heureuse.
Silahlar sadece tek bir işe yararlar.
On s'en sert dans un seul but.
Sadece tek bir işe yararlar.
Ils n'ont qu'un seul but.
Daha doğrusu o yaklaşıyor.
On touche au but. Il touche au but.
Pinewood Çiftlikleri, insanlığın genetiğindeki en büyük rahatsızlıkları iyileştirme çabasıyla Thomas Wayne tarafından başlatıldı. Yaşlılık, hastalıklar ve hatta ölüm.
Pinewood a été lancé par Thomas Wayne dans le but de guérir les pires maux de l'humanité au niveau génétique... le vieillissement, la maladie, même la mort.
Akıllarında bir odak noktası belirlemeleri için.
Pour donner un but à leurs esprits.
Ölene kadar mutlu olmayacaksın değil mi?
En fait, c'est ton but de te faire tuer, n'est-ce pas?
- Daha uzun yapacağımızı sanıyordum.
Le but, c'est pas de l'allonger?
Bu düşmanı tanıyorum. Hazineyi, kuvvetlerimizi onun belirlediği bir savaş alanına sürmemiz için bizi mecbur etmek niyetiyle aldı.
Je connais notre ennemi, il a vole ce coffre dans le but de nous obliger a l'affronter sur le terrain de son choix.
Kendimizi New York'un tarihi mahallerindeki kentsel dönüşümü azaltmaya adadık.
Notre but est d'entraver les nouveaux projets dans les quartiers historiques de la ville.
Onlar onların... acıları... çok fazlaydı ki, daha yüce bir amaç olmalı.
Leur... leur douleur est... est si... grande,... il doit y avoir un but supérieur.
Bunca zaman sonra, bir adım kalmışken...
Après tout ce temps, si près du but...
Bu yüzden buradayız.
C'est le but de notre visite.
Artık tek hedefim kendim için yaşamak.
Donc maintenant, mon seul but est de vivre pour moi.
Düzen'in gerçek amacı bu değildir.
Ce n'est pas le but de l'Ordre!
Şuraya yazıyorum bu vatanseverler övünmek için dönüşünü finanse etmeye hazırlar. Ayrıca o ilahî amacı gerçekleştirmek için neredeyse yeterli olacak miktarı çoktan taahhüt ettiler.
Je suis stupéfait de voir que ces patriotes veulent financer son retour à la gloire et ont déjà payé un montant pour cette cause qui suffirait presque à mettre en route ce but divin.
- Bir amaca ihtiyacım var.
J'ai besoin d'un but. Un but?
Tanrı'nın unuttuğu bu şehirde olma amacımızın isyanı engellemek olduğunu sanıyordum.
Je croyais que le but de notre présence dans cette ville perdue était d'endiguer la rébellion.
Sadece amacımı bilmek istiyorum!
J'ai juste besoin de connaitre mon but!
Bana bir işaret vermeni istiyorum, amacımı söylemeni istiyorum!
J'ai besoin que tu me fasses un signe pour me dire quel est mon but ici!
Yine de tam olarak bunları pratik ederek ne yapmayı arzuladığınızı anlayamadım.
Bien que je me doute que vous ne faites pas ça dans ce but de m'impressionner.
Lakin bu amaç için yarın yapacağın şey bence büyük bir hata.
Mais ce que tu entends faire demain dans ce but
Nassau'yu istila etmek gibi bir planımız yoksa, ki olduğunu sanmıyorum, yok.
Seulement si on veut envahir Nassau, ce qui n'est pas notre but.
Bir merhamet vazifesi için geldim. Size onun bağışlayıcılığına giden yolu göstermek için.
Je viens dans un but de merci, pour vous montrer le chemin vers son pardon.
Yarın 100 adam Kaptan Flint'in tayfasına katılmak niyetiyle sahilde belirirse Vali için bir sorun olacak ve benim için de sorun olacak.
Si demain cent hommes arrivent sur la plage dans le but de rejoindre l'équipage du capitaine Flint, cela sera un problème pour le gouverneur et un problème pour moi.
Cevherleri almasının sebebi açıkça kuvvetlerinizi onun seçtiği savaş alanında çarpışmaya zorlamak.
Il a volé ce coffre dans le but de nous obliger à l'affronter sur le terrain de son choix.
Lafı kısa keseceğim.
Je vais aller droit au but.
Ancak umursadığım tek şey sayı yapmak değildi...
Mais le seul but qui m'intéressait... c'était de faire...
Mesele Dong'a yardım etmekse neden kitap ayıracın bu acaba?
Si ton seul but est d'aider Ku, pourquoi as-tu ce marque-page?
Fakat sadece sahil görevine uygun, Yeterli canlandırma hissetmiyorum orada.
Mais le seul but est d'atteindre la rive, ce n'est pas dramatique.
Onun zaten kar amacı gütmeyen... muhteşem bir işi var.
Elle a déjà un poste génial dans un organisme sans but lucratif.
"Bu müzik, But Legally Different From, the Music You Love'dan" esinlenildi.
"Musique inspirée de celle que vous aimez, mais légalement différente."
Ve sonra ağaç çizersin.
et une balade sans but au cimetière.
Ow, my fipple is either bleeding, or it's lactating, but either way, my sock is soaked.
Mon "piététon" saigne ou alors il sécrète du lait, mais... dans tous les cas, ma chaussette est trempée.
Eğer sorgulamak yasaksa amacı ne?
S'il ne peut pas être remis en cause... quel est son but?
Ona zarar verme ihtimali olan kişiler var. Hedefim onu mahkemeye tek parça halinde çıkarmak.
Des personnes pourraient s'en prendre à lui et mon but est de l'envoyer au tribunal en un seul morceau.
Şu andaki hedef onu ameliyathaneden canlı çıkarmak.
Maintenant, le but est qu'il survive à la salle d'opération.
İşe koyulabiliriz.
J'irai droit au but.
- Ne için olduğunu bilmiyorum.
Dans quel but, je ne sais pas.
Amaçta bu zaten.
C'est un peu le but.
Ormanda daha güvenlikli bir şerit oluşturabilirdik belki de. Ama yaptığımız her şey, Rose Stagg'ın hayatını kurtarabilmek içindi.
Nous aurions probablement pu établir un cordon de sécurité de plus dans la forêt, mais tout ce qui a été fait l'a été dans le seul but de sauver, si possible, la vie de Rose Stagg.
Yaptığım her şey, sadece onun hayatını kurtarmak içindi. Bu da bildiğiniz üzere bir polis memurunun ilk görevidir.
Tout ce que j'ai fait l'a été dans le seul but de sauver sa vie... ce qui, vous le savez, est le premier devoir d'un policier.
Ne anlamı var ki?
Dans quel but?
Kâr amacı gütmeyen bir limited şirket kullanırlarsa tamamen yasal olur. Yeter ki seyahat sadece eğitim amaçlı olsun.
- S'ils se servent d'une organisation à but non lucratif pour financer le voyage, c'est légal, pour autant que ce soit à des fins éducatives.
Sadede gel dedim.
Qui l'eût cru? - Écoutez, si vous alliez droit au but?
Eğer sadece sadece meşgul görünmeye çalışıyor olmasaydın bu işi kâr amacı gütmeyen bir kuruluşa havale edip imzalattığın dosyayı etik kurula göndererek halledebileceğini bilirdin.
Je lis le code d'éthique pour faire semblant d'être occupé. - Si tu faisais pas juste semblant, tu saurais que l'astuce est de faire signer l'organisation sans but lucratif et qu'ils l'envoient eux-mêmes au comité d'éthique.
Daha önce pek çok kez reçeteyle benzodiazepin kullanmışsınız ama tanıklarımızdan birinin ifadesine göre uyanık kalma sürenizi biraz daha uzatmak amacıyla reçetesiz olarak bir takım psiko-uyarıcılar da alıyormuşsunuz.
- On vous a prescrit à plusieurs reprises des... benzodiazépines. Mais d'après la déposition de l'un de nos témoins, vous vous êtes procuré, sans ordonnance, certains psychostimulants dans le but de rester éveillée et fonctionnelle durant de longues heures.
- Öyle olmasını istemiyor muyuz?
C'est pas le but, de lui sauter dessus?
daha taşınabilir mallarla takas edildiğini öğrenmişler.
Le but étant de voler l'Espagne à son insu.
butt 27
butters 16
buttercup 17
butler 24
buttons 30
butch 148
butterfield 18
bütün 38
bütün hayatım boyunca 16
bütün bunlar ne için 24
butters 16
buttercup 17
butler 24
buttons 30
butch 148
butterfield 18
bütün 38
bütün hayatım boyunca 16
bütün bunlar ne için 24