Büyümüş перевод на французский
1,565 параллельный перевод
- Küçük Matty Mara tamamıyla büyümüş ha?
Le petit Matty Mara a grandi, hein?
Büyümüş gibi davranması iyi.
Non, c'est bien qu'il essaie de se comporter en adulte.
Ben de büyümüş gibi davranmaya çalışacağım.
Alors j'essaie de faire la même chose.
Bu büyümüş birinin yapacağı bir şey.
Ca ressemble fort à une discussion d'adulte.
Büyümüş olanlar kendilerine ne demez, biliyor musun?
Tu sais ce dont les adultes ne se traitent jamais?
- Büyümüş.
- De grandes personnes.
- Yani artık nasıl giyineceğine ya da nasıl süsleneceğine karar verecek kadar büyümüş olmana rağmen.
Pas vrai? Pourtant, tu es largement assez grande pour choisir tes vêtements... ou tes accessoires.
İnan bana çok büyük bir stres altında, içe doğru büyümüş tırnaklarla, haftalarca yemek yemeden, dans ediyorlar.
Crois-moi, elles dansent sur des fractures de fatigue et des ongles incarnés, et elles n'ont pas mangé depuis des semaines.
Karaciğer yırtığı büyümüş gibi.
La lacération du foie semble s'être ouverte.
Üç yıl önce evlat edinilene kadar koruyucu ailede büyümüş. Selam.
Elle a grandit en famille d'accueil jusqu'à son adoption il y a 3 ans.
O da koruyucu ailede büyümüş.
Malia et moi sommes juste amies. Et elle a aussi orpheline, donc
Charles mı? Ozona'da doğup büyümüş, bölgeyi tanıyor, çocuklarla çalışıyor.
Il est né et a grandi à Ozona, il connaît le coin, travaille avec les enfants.
Biz boşanıp arkadaş kalabilen yetişkin ve büyümüş insanlarız.
Nous sommes des adultes, de grandes personnes, qui peuvent être divorcées et amies.
Göz bebekleri sabit ve büyümüş.
Les pupilles sont fixes et dilatées.
Onlar büyümüş, sen küçük kalmışsın.
Ils sont grands et t'es resté petit.
Bebeğim büyümüş.
C'est ma petite fille, elle a tellement grandi.
Büyümüş karaciğerle normal bir aort bulmuş olsak adamı ameliyat riskinden kuratarabilirdik.
Si on avait vu une aorte normale avec un foie élargi, on... aurait épargné le risque de l'opération au type.
Michael ve benim büyüdüğüm gibi bir yerde büyümüş olsaydın kırlık bir yere hayır demezdin.
Si vous aviez grandi au même endroit que Michael et moi, vous ne refuseriez pas une prairie.
Bunun yanında, büyümüş, iflas etmiş bir kalbi ve tıbbi cihazlara bağımlılığı görmezden gelmelisin.
Je suis une affaire. Vous savez, si vous pouvez mettre de côté le mauvais cœur et la dépendance aux médicaments par intraveineuse.
Sirkte büyümüş, ona evini hatırlatmışım.
Il est né dans un cirque. Je lui rappelais le passé.
Seni büyümüş ve adam olmuş görmek... hayatımın en önemli gayesi.
Ma plus grande joie serait de te voir devenir quelqu'un de bien.
- Vay canına, büyümüş.
- Elle a grandi.
Bizler country'yle büyümüş çocuklarız.
On est des gars qui avons grandi avec la country.
Teyzesiyle büyümüş ama o da bir yıl önce ölmüş.
Ses parents sont morts quand il était enfant.
Yaz başı geldi. Yavrular şaşırtıcı derecede sağlıklı büyümüş.
Au début de l'été, il est surprenant de voir à quel point les poussins se sont développés.
İki ventrikül arasındaki duvar büyümüş ve kan akışına engel oluyor.
La paroi entre les 2 ventricules s'est épaissie et obstrue le flux sanguin.
Tek tipleştirme o kadar yayılmıştı ki artık insanlar bunu göremiyordu ve bunun tek sebebi bu görüntülerle büyümüş olmamız.
Le stéréotype est si répandu qu'il est devenu impossible à déceler, car nous avons tous grandi avec ces images.
Onu bulana kadar, kafası 15 metre kadar büyümüş.
Lorsqu'ils l'ont trouvée, sa tête avait enflé de 15 mètres.
Kevin, erkeklerin toplumda el ele dolaştığı bir dünyada büyümüş olabilirsin ama günün sonunda, sen tanıdığım en yalnız insanlardan birisin.
Tu as peut-être grandi dans un monde où les hommes se tiennent la main en public. Mais en fin de compte, tu es la personne la plus solitaire que je connaisse.
Sanırım memeleri büyümüş.
Je crois que ses seins ont grossi.
o tohum büyümüş çalılanmış.
Une bonne grosse racaille.
İlk anım, bir ormanda uyandığım tamamen büyümüş ve bahsettiğin pembe sıvıyla kaplı olarak.
Je me souviens m'être réveillé dans la forêt, adulte, couvert de ce liquide rose.
- Vay be. O zamandan beri büyümüş müdür?
Vous croyez que ça a poussé depuis?
Tavsiyen iyiydi ama Jan'inkiler büyümüş.
Vos conseils étaient bons, mais ceux de Jan étaient plus gros.
Sence bebeğim olduktan sonra popom büyümüş mü?
Mes fesses se sont-elles potelées - avec le bébé?
İki köpeği olan bir çiftlikte büyümüş, tek çocukmuş, eğitimini evde tamamlamış.
Enfance dans une ferme avec 2 chiens, éduquée chez elle.
Büyümüş gibi davranmak için gerçekten çok çabalıyor Ama buna kanma. O, babasına ihtiyaç duyan küçük bir kız.
Elle fait beaucoup d'effort pour agir en adulte, mais ne sois pas dupe, c'est toujours une petite fille qui a besoin de son papa.
Bu 19 yaşındaki, büyümüş de küçülmüş konuşmalarını yaptıran nedir?
Quel est le marché pour une fille de 19 ans avec une belle bouche?
Yani onu büyümüş gördüm.
Elle a l'air plus... adulte.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde, en fazla büyümüş özel hapishane kompleksleridir.
En ce moment aux États-Unis, l'industrie qui grandit le plus vite est l'industrie carcérale.
Her zamanki gibi doğru, benim güzel, büyümüş de küçülmüş kızım.
Tu as toujours raison, mon petit génie de fille.
Beyni penisinin içinde büyümüş olduğu için buna karşı koyamıyor.
Il y peut rien s'il est né avec la bite en guise de cerveau.
Laboratuarda büyümüş, genetik bir deney?
Une expérience génétique? Créé dans un labo?
Çok büyümüş!
Qu'est-ce que tu as grandi!
Kalbinin büyümüş olması gerekir.
Son coeur serait dilaté.
Büyümüş uterus.
Utérus hypertrophié.
Kurbanın göz bebekleri büyümüş.
Les pupilles de la victime étaient dilatées.
Bir terzi dükkanında büyümüş.
Je veux dire, il a grandi dans une usine de couture.
Sadece dinle büyümüş biri çok az tanıdığı bir rahibi böyle aşağılayabilir.
Seul quelqu'un qui a grandi dans la religion peut mépriser à ce point un prêtre qu'il connaît à peine.
- Bir beyazın evinde büyümüş,
Élevé dans une maison de blancs.
- Şuna bakın ne kadar büyümüş.
Regarde-toi!