Casus перевод на французский
2,496 параллельный перевод
Öyle mi? Çok gizli casus toplantısı mı var?
- Réunion top secrète?
Bizi aptal casus kaleminle kaydetmeyi kes James Bond.
Hey, James Bond, arrête d'essayer de nous enregistrer avec ce stupide crayon.
bana uluslararası bir casus hakkında tez hazırlayan birinin neden cia yerine büroya katıldığını söyler misin.
Dites-moi pourquoi... pourquoi est-ce qu'un gars qui s'intéresse à un espion qui tue aux quatre coins du monde travaille au FBI plutôt qu'à la CIA?
Bir casus!
Pervers!
Casus ben değilim.
Je ne suis pas le pervers! Où as-il aller?
Bu da Bob'un karısına, daha çok casus diyebiliriz rahatça.
Ce qui veut dire qu'Angie est surement une espionne.
Angie'nin casus olduğuna oldukça eminiz, Chance.
On est presque sûr qu'Angie est une espionne, Chance.
Rusyalı arkadaşlarımıza göre o kod, aslında NSA'nın casus uydularını korumak için tasarlanmış.
Selon nos amis Russes, le code était pour protéger des satellites espions de la NSA.
Sızdığımız Rus Casus ajansının sabit diskinden aldık bunu.
On a eu ça du disque dur d'une agence russe d'espion qu'on a infiltrée.
Casus olarak Volkoff Endüstri'ye gireceğim.
M'infiltrer dans les Industries Volkoff.
Casus olarak Volkoff Endüstri'ye gireceğim.
Je vais infiltrer Volkoff Industries.
Rahatla be ahbap. Casus filmi çekmiyoruz burada.
Détends-toi, ce n'est pas un film d'espionnage.
- Casus yetiştirilmeyecekti.
Pas exactement des espions.
Bu bir casus.
C'est un agent ennemi.
Güvenlik, casus droidlerimizin güncel keşif yapmalarını engelledi.
Leur système de sécurité neutralise nos sondes et rend impossible toute reconnaissance.
Bir casus droid!
Un droïde sonde!
Casus olmayı isterdim.
J'aimerais être une petite souris pour voir ça.
- Bak, o casus değil. Soruşturma altında.
- Ce n'est pas une espionne.
Casus olarak mı?
Comme un espion?
Evet, şu casus uydularınız.
Oui, grâce à nos satellites espion.
Casus diye atarlar seni içeri.
On t'accusera d'être un informateur.
Casus uydular hâlâ uzaydan sinyal gönderiyorlar.
Les satellites espions émettent encore.
Gizli görevler için. Bilirsin, casus işleri.
- Pour des missions en douce, tu sais, des trucs d'espions.
Piyasadaki en iyi casus takımı onlardı.
La meilleure équipe d'espionnes du milieu.
Çünkü Casey'nin casus işlerinden bihaberim.
Je ne sais rien des activités d'espion de Casey.
- Gazetelerde çalışıyor. Bir dünya dolusu casus, ihbarlar ve özel dedektifler.
- Il travaille dans la presse, un monde d'espions, d'indics et de détectives privés.
Hayır. Sen yetişkin bir kadınsın, ben de casus değilim.
Tu es une adulte et je ne suis pas une espionne.
Casus teşkilatında mı?
- Surtout pas à toi.
Gerçekte ise, bir casus olduğunu öğrendim.
J'ai découvert qu'il travaillait pour le sud.
Tüm o film yapımcıları birer casus.
L'équipe du film, tous des espions.
Usta bir casus olarak bunca zaman bir şey öğrendiysem şudur : Dostlarını yakınında tutacaksın.
Et si mes années d'espionnage m'ont appris quelque chose, c'est qu'on garde ses amis proches.
Sizin esrarengiz casus muhabbetlerinizden biri değil bu. Danny'nin dünyası bu, tamam mı?
C'est pas un langage d'espion, c'est mon univers.
Pekala, casus kamerayı aç.
Démarre la caméra espion.
Peki casus olduğum için başım belada değil mi?
Alors... Je ne vais pas avoir de problèmes pour être un espion?
Düzgün bir şekilde yönetilen herhangi bir casus değişimi böyle olmalı.
C'est ainsi qu'un échange d'espions bien mené devrait se passer.
Sessiz, kayıt dışı, buz gibi bir yabancı casus değişimi için mükemmel bir yer
Idéal pour un officieux, discret, et glacial échange d'agents étrangers.
Ya sen? Güney İtalya'yı işaret eden koyu özellikler, bir casus için nadir bulunur, ama konuşman - tam bir Romalı gibi..
Et vous... traits sombres, donc Italie du sud, ce qui est rare pour un espion, mais votre dialecte est le romain.
Şimdiyse ülkemde başıboş dolaşan iki uluslararası casus ile bir suikastçi var!
Maintenant, j'ai deux espions et un tueur dans mon pays!
Eğer ajanların herhangi birini yakalarsam, Onları yabancı casus olarak tutuklayacağım
Si j'arrête l'un des agents, je l'accuserai d'espionnage.
Casus olmadığını söylüyorsun, ama, durumlar göz önüne alınırsa...
Tu dis ne pas être un espion, mais vu les circonstances...
Ben casus değilim.
Ils le doivent. Je ne suis pas un espion.
Reni casus değil.
Reni n'est pas un espion.
Soğuktan gelen casus.
L'Espion qui venait du froid.
İzlerini örtmeye çalışan casus her şeyi yakıyor.
Un espion qui brûle ses affaires pour effacer ses traces.
Bir casus olarak Mossad'a çalışmasını nasıl sağlayacaksın?
Comment comptes-tu la recruter?
Soğuk savaş dönemi casus merifetlerini bilmek seni büyük bir casus yapmaz.
Connaître l'histoire de l'espionnage ne fait pas de bons espions.
Bu arabayı aldığımda casus oyunları oynayacağımı bilmiyordum.
Je ne pensais pas filer des espions quand je l'ai achetée.
Hayır onlar casus.
Non, ce sont des agents.
Casus takası da denilen olayda Igor- -
- surnommé l'échange d'espion.
Ve ben casus değilim, gazeteciyim.
Je suis pas espion.
Arjantinli yetkililer bizi casus sanıyorlar. Eğer bizi bulurlarsa hapse gireriz.
Et pour les autorités argentines, on est des espions.