Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ C ] / Ces

Ces перевод на французский

230,141 параллельный перевод
Gördüğüm en iyi tırnaklar diyebilir miyim?
Ces ongles sont-ils les plus beaux?
Yanlışlıkla olduğunu söylemişti ama gözlerinde şu bakışı vardı...
"Un accident", a-t-il dit, mais il avait un de ces regards.
Belki de bu işi bırakıp, yoluma bakıp, ümitsiz, sikik bir TaskRabbit * olmalıyım.
Je devrais passer à autre chose et devenir un de ces minables sur TaskRabbit.
Bunların sayesinde aylarca çalışmama gerek kalmayacak.
Ces notes vont me permettre de gagner des mois.
İstersek bu kıyıların görüp göreceği en büyük orduyu toplamanın bir yolu var.
On peut lever la plus grande armée que ces côtes aient jamais vue.
- Keferenin üstesinden gelinmek zorunda!
Il faut arrêter ces païens!
O "şuk, şuk" saçmalığından eser yok.
Pas de ces idioties "Chuk! Chuk!".
Bu şeylerin bizi öldüreceğini söylemiştin.
Selon toi, ces trucs nous tueraient!
- Doktor, o kıyafetler 36 kişi öldürdüyse bu istasyonda 36 yürüyen kadavra var demektir.
Docteur, si ces combinaisons ont tué 36 personnes, il y a donc 36 corps qui se baladent dans la station.
Barbarlar her tarafa bu tuzaklardan kazmış.
Les barbares ont creusé ces pièges partout.
Evet ama bina içi tuvaletler bir harika, değil mi?
Oui, mais vous devez adorer ces toilettes d'intérieur, non?
Tepelerdeki bu kayaların alemler arası kapılar olduğuna inanıyorlar.
Ils pensent que ces tumulus sont des portes entre les mondes.
Sürekli kapılardan bahsedip durduklarını düşünürsek muhtemelen haklılar.
Et puisqu ils n'arrêtent pas avec ces portes, c'est possible qu'ils aient raison.
Bence bu yaratıklar ışıkla beslenen çekirgeler.
Je pense que ces créatures sont des locustes dévoreurs de lumière.
Hepsinin bu tarafa... -... geçmeye çalıştığını söylemiştin.
Tu as dit que toutes ces choses allaient passer, n'est-ce pas?
Kapılardan bile geçemiyorum.
Je ne peux même pas passer ces portes.
O insancıklar bir tepede hapsolmuş, sonsuza kadar savaşıyor.
Ces petits êtres, piégés sur une colline, luttant pour l'éternité.
Bu kıyafet de ben değilim.
Ces habits ne sont pas moi.
Bu kızlara hiç kulak asmamalıydım. Daha çocuklar.
Je n'aurais pas dû écouter ces filles.
Bu güzel hayvanların bir tanesinin asla yeterli olmamasına rağmen.
Bien que, on ne puisse jamais avoir assez de ces Beaux animaux.
Kimlikleri ortaya çıkarsa tanıkların her biri tehlikede olacaktır.
Chacun de ces témoins serait en danger Si leurs identités sortir.
Bu hırsızlar bir yıl sonra Lüksemburg'da yakalanmamışlar mıydı?
Ces voleurs ont été arrêtés au Luxembourg un an plus tard, N'est-ce pas?
Bekleyeceğim, ancak bütün bunca yıldan sonra, anlaşmayı bitirdiğimde yine de uyanırım.
Je me tiens debout, mais après toutes ces années, Je me réveille quand je ferme une affaire.
Planet Organic'in yanındaki boş mağazayı alıyorlar.
Non, on est en sous-sol. Ces connards d'entrepreneurs ne s'emmerdent pas à mettre un amplificateur de réseau.
Sana yardım etmek istiyorum David.
C'est le gros problème de ces Anderson :
Beraber olmayı hak ediyorlar. Zorundalar.
Dans ces eaux-là, oui.
Ben de Proton Arnold kabinini bu bebekleri kontrol edebilmek için... -... değiştirdim
Et j'ai trafiqué l'armoire de contrôle de Proton Arnold pour contrôler ces bébés.
- Harika. Bu acınası gemilerin havamı bozmasına izin vermeyeceğim.
Je ne vais pas laisser ces navires pathétiques tuer mon buzz.
Önünde sonunda hipotermiden ölürüz bu yüzden tüm bu enkaz, hayatımızı kurtaracak.
On finirait par mourir d'hypothermie, donc tous ces débris, ça va nous sauver la vie.
Ben de hayatımın geçmiş bir kaç saati sıkıntıdan patladım yani ikimiz de bu iş için çok çaba sarf ettik.
Je me suis ennuyé pendant ces quelques heures de ma vie, donc on a tous les deux perdu gros.
- Walter... Son bir kaç haftada beni tamamen kendi başıma bıraktın.
Tu m'as complètement oublié ces dernières semaines.
Son üç yıldır üstündeki emeğimin boşa gitmediğine inanmak istedim böylece düştüğünde orada olup seni kaldırmama ve üstünü silkelememe gerek kalmadan ayağa kalkabilecektin.
Je voulais croire que mon travail avec toi durant ces trois dernières années n'avait pas été vain, que si tu tombais, tu pourrais te relever seul sans moi pour te rattraper et te secouer
Tamam, bu malzemelerin yaklaşık kaldırma kuvveti değerlerini hesaplamaya başla ve içine bir kaç yüzdürme yastığı... -... ve can yeleği parçaları da ekle.
Commence à calculer la fourchette de flotabilité de ces matériaux, et ajoute des coussins de flottaison et quelques morceaux du gilet de sauvetage.
Bu materyallerinin genel ağırlık ve kaldırma kuvvetlerini bulabilirsek bu değerleri cebirsel bir fonksiyon içine koyabilir ve akıntının onları nasıl etkilemiş olabileceğini tahmin edebilir ve genel alanı bulabiliriz diyorum.
Je dis que si nous trouvons le poids et la flottabilité de ces matériaux, nous pourrons ajouter ces chiffres à une fonction algébrique pour prévoir comment les courants les ont traité, et ainsi définir un périmètre.
Tamam. Şimdi, bu şamandıralar bilim insanlarına okyanus modellerini gerçek zamanlı gözleme olanağı verir.
Ces bouées permettent aux scientifiques de surveiller l'océan en temps réel.
Geliyor. Tüm bu Tim olayı yüzünden sana kızmayı demedim. ... ve bu sadece şöyle, kötü hissettirdi.
J'étais fâchée contre toi pour toutes ces choses faites à Tim, et c'est juste que... c'était minable.
Yakın zamandaki gerginliği ardımızda bırakabiliriz.
Laissons toutes les tensions de ces derniers temps derrière nous.
Aramaları birlikte yapmaya ne dersin hem ben de zorlandığın noktalarda yardım edebilirim.
Que dirais-tu si nous faisions ces appels ensemble, et je peux t'aider dans les moments difficiles?
Artık o araçları ülke dışına uyuşturucu kaçırmak için kullanıyor.
Il utilise ces voitures pour faire passer de la drogue à la frontière.
Bu vatandaşlar yıllardır kelle koltukta çalışıyorlar ve bize peş peşe insan haklarını ihlal eden bir Doğu Bloku diktatörlüğünden veri gönderiyorlardı.
Ces nationaux ont risqué leurs vies pendant des années, nous envoyant des données sur une dictature du bloc de l'Est qui viole les droits de l'Homme régulièrement.
Bu iki yetenekli oyuncunun giriştiği gelişmiş psikolojik mücadele ancak hayal edilebilir.
On ne peut qu'imaginer les stratagèmes psychologiques avancés dans lesquels se trouvent ces deux talentueux joueurs.
- Bu geri zekâlılar az önce kendilerini turnuvadan attırdılar. Çocuklar?
- Ces idiots se sont fait expulser du tournoi.
Bugün bu ayakkabıları mahvediyorum.
Je détruis ces chaussures aujourd'hui.
Bu adamlar sebzeyi seviyor.
Ces gars adorent les légumes.
"Eşinizi getirmediniz mi, yazık olmuş, güzelim yemekler" falan der.
Vous n'avez pas amené votre épouse? Quel dommage, avec ces mets raffinés!
Yapma ama kadınlar buna bayılır.
Les femmes adorent ces trucs-là.
Aşıktık bir zamanlar Buradaki bütün o tarlalar. Neye benziyor, biliyor musun?
Ces grandes étendues, tu sais ce que ça me rappelle?
Bu adamların hiçbiri aç görünmüyor.
Et bien, aucun de ces types n'a l'air d'avoir faim.
Christian'da burada ve diyor ki :
Ces médocs...
Bu çocuklar hiçbir şey bilmiyor.
Ces jeunes ne savent rien.
Şu mandalinalar leziz duruyor.
Ces mandarines ont l'air bonnes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]