Charges перевод на французский
3,199 параллельный перевод
İyi niyetinle kendine yöneltilen suçlamaları duymaya geldi.
Il est venu, pour entendre les charges qui pèsent contre lui.
İç tarafta, Tara şikâyetçi olmayacak.
En interne, Tara va pas agir sur les charges.
Suçlamalarından vazgeçsin diye, gizlilik anlaşması imzaladım.
J'ai signé un accord de non-divulgation, et elle a abandonné les charges.
- Fojas, aldın mı?
- Fojas tu t'en charges? - Oui
Şikayet geri mi alındı?
Alors ils ont abandonné les charges?
Tek gereken üç veya dört tane doğru yerleştirilmiş RDX patlayıcı.
On a juste besoin de 3 ou 4 charges d'explosifs bien placées.
Tesisin ana kolonlarına dört tane RDX patlayıcı yerleştirildi.
Quatre charges RDX sont placées sur les poutres à la base de ce bâtiment.
En son yedi hafta önce tutuklanmış ve beraat etmiş.
Dernière arrestation, il y a 7 semaines, les charges ont été abandonnées.
Ayrıca tanıklarının mahkemeye gelmesini istemiyorsan başka soygun suçlamalarını da bu dördüne dahil edebilirsin.
Et si vous ne voulez pas de vos témoins devant le juge, toutes les autres charges pour vol qui pourraient apparaître sont incluses dans ces quatre.
Size yöneltilen suçları duydunuz Bay Barbara. Savunmanız nedir?
Pour les charges retenues contre vous, M. Barbara... que plaidez-vous?
Size yöneltilen suçlara karşı savunmanız nedir?
Pour les charges retenues contre vous, que plaidez-vous?
Ayrıca kendimle ilgili utandırıcı şeyleri bile anlattım hakimin suçlamaları düşürmesi umuduyla saldırı duruşmamda iç çamaşırı giymediğim gibi.
Je te dis des choses gênantes à mon propos, comme le fait que je ne portais pas de sous-vêtements lors de ma comparution pour agression en espérant que le juge abandonnerait les charges.
Suçlamalar neydi?
Quelles étaient les charges?
Suçlamalar düşmüş.
Les charges ont été abandonnées.
Kanun, ona suçlamalar dosyalandıktan sonra savunmasını oluşturmak için bir gün verir.
Selon la loi, il a un jour après que les charges d'accusation aient été déposées pour mettre en ordre ses pensées.
Sen sorgula.
Tu t'en charges.
Tamam.
Tu t'en charges.
Hessington Petrol yanildigini kanitlamaya çalismayacak 50 milyon $ ceza ödeyecek, karsiliginda da Ava'ya yapilan bütün suçlamalar düsecek.
Hessington Oil plaide "non contestation" On paie une amende de 50 millions de dollars, et toutes les charges criminelles retenues contre Ava sont abandonnées.
Sol elinle emniyeti kapatırsın.
Avec ta main gauche, tu charges le revolver.
Tesisi yok etmek için patlayıcıları yerleştirin.
Met les charges pour faire péter cette usine.
Şey, suçlamaları düşürdüler.
Ils ont abandonné les charges.
Daha az önce suçlamalar düşürüldü dedin.
Tu viens de dire que les charges ont été abandonnées.
Adam şikâyetçi olmayacak işte.
Il ne retient pas les charges.
Zührevi hastalığı var diye suçlamaları düşürmemi mi istiyorsun?
Vous voulez que je laisse tomber les charges parce qu'elle a une MSD?
Eğer bana gelip Taliban tarafından vuruldu deseydin, belki suçlamaları düşürmeye çalışabilirdim, ama..
Ecoutez, si vous étiez venus me dire qu'elle s'était fait tirer à la tête par des Talibans, alors peut-être que j'aurais pu enlever les charges, mais...
Savcıyla konuşabilirim, suçlamaları düşürmek için bir şeyler yapabilir, ama önce... Larry ile ne konuştuğunu bize söylemelisin.
Ecoutez, je peux parler au procureur, voir ce qu'il peut faire pour abandonner les charges pour la possession, mais d'abord vous devez me dire ce dont Larry et vous parliez.
Kendra'nın suçlamalarını düşürdük., Başka ne istiyorsun?
on a laisser tomber les charges contre Kendra. Que veux-tu de plus?
Bir üstteki, Frankie.
Charges en qu'une en haut, Frankie.
Suçlamalar geçersiz.
Les charges contre elle sont bidons.
Bak, Thatcher tüm cenaze masraflarıyla ve ihtiyacın olan şeylerle ilgilenecek.
Écoute, Thatcher prendra soin de toutes les charges funérales et tout ce que tu a besoin.
Suçlama altında kalmaması için uğraşıyorum.
J'essaie de voir s'il n'a pas de charges contre lui.
Suçlamalar düştü mü?
Ils ont abandonné les charges?
Saldırının nereye yerleştirildiğini belirlemek için Nitro Oksit Sistemi'nin prototipini hazırlıyor.
Vous savez, il réalise un prototype de système de protoxyde d'azote pour déterminer où les charges étaient placées.
Bu suçlamalardan kurtulsanız bile politik kariyeriniz sona erdi.
Même si les charges ne sont pas retenues, votre carrière politique est finie.
Ağır şeyler kaldırabilirim, düğmelere basabilirim, kolları çekebilirim...
Je peux soulever des grandes charges, appuyer sur des boutons,...
- Sana karşı bir suçlama yok.
Pas de charges contre toi.
Damon içeri tıkıldı. Ben sorgulasam da Dawson'ı da sen aldın.
Dawson veut que tu t'en charges, alors que c'est mon affaire.
Müvekkilime karşı ifade vermesi durumunda tüm muhtemel suçlamalarda azalma olacaktı.Hatta düşürülecekti.
S'il témoignait contre mon client, toutes les charges contre lui seraient réduites. Abandonnées même.
- Hangi suçlamayla?
- Quoi? - Quelles charges?
Ben Ava'yı suçlamalardan kurtarmaya çalışıyorum Mike ise onu kefaletle çıkarmaya çalışıyor.
Je travaille à ce que les charges contre Ava soit retirées, et Mike travaille à la faire sortir sous caution.
Ceza suçlamalarını kabul edecekler.
Ils vont approuver les charges.
Eğer şimdi paramızı harcayıp Hristiyan topraklarına sevkiyat için sipariş verirsek Ramazan ayının gelmesiyle tüm Türk donanması toplanacağı için yağ yüklü gemilerimiz sorunsuzca Kefalonia'ya demir atabilir.
Si nous versons l'argent, et que nous donnons l'ordre maintenant, pour l'expédition sur les terres chrétiennes, Arrivé le mois de ramadan, nos bateaux chargés d'huile pourraient accoster en Céphalonie pour le mois saint, le long de l'entière flotte turque.
- Yağla dolu gemiler Kefalonya'ya demir attı.
Les navires chargés de pétrole sont à quai à Céphalonie.
Jimmy, bunların çimento fabrikasına ulaştığından emin ol.
Assure-toi qu'ils soient chargés et livrés à l'usine de ciment.
Giderimiz çok daha az olur.
Je me sens tellement plus confortable en bas! Tellement moins de charges.
Yaklaşık 20 kişilik silahlı muhafızı var.
Jusqu'à vingt flingues chargés.
Fransa'ya gider baget ekmek alırız ölümüne süreriz işte oğlum ya.
On prendra le ferry, on ira juste en France, chargés de baguettes, et juste conduire, les gars, vous voyez ce que je veux dire?
Ben işaret verene kadar bekleyin! Emredersiniz.
Capitaine, les canons sont presque tous chargés.
Dünyada herkesten daha çok güvendiğim iki insan bana hayatlarını emanet etmek istiyor.
Tous les canons semblent être chargés. Nous pouvons tirer.
Surların ardında bir araştırma ve de bir ileri karakol kurulması için insanlığın en yetenekli askerlerinden oluşan Keşif Birliği görevlendirilmişti.
L'exploration, mais aussi l'installation de bases en vue d'une expansion, les bataillons d'exploration, chargés de ces missions, sont le fruit de la sagesse humaine.
Olumlu kelimeler kullanmayı deneyin! Kevin?
Essayez de penser à des mots chargés de positif!