Cher перевод на французский
19,377 параллельный перевод
Fakat bazılarına göre çok kalabalık, çok pahalı ve abartılı.
Mais pour beaucoup, c'est aussi surpeuplé. Trop cher. Surévalué.
- Beni çok mutlu edersiniz, Bay Bennet.
Vous me rendriez très, très heureuse, cher ami!
Hoş geldin, dostum.
Bienvenue, mon cher ami!
Müşade altında tutulmalı, kapısı da her zaman kilitli olmalı... O kadar abartmaya gerek yok.
Il faut maintenir la porte de sa chambre verrouillée en tout temps, mon cher Bingley!
Yalan söylemeyeceğim...
Oui. C'est à vous, très cher.
Sevgili Peder maalesef Jane sözlü sayılır.
- Oh, mon cher révérend! J'ai bien peur que Jane ne soit déjà prise.
" En sevdiğim arkadaşımı korumanın talihsiz bir sonucu oldu bu.
" Ce n'est qu'une conséquence malheureuse de mon désir de protéger mon plus cher ami.
Kocacığım, eğer savaşta ölürsem birbirimize nihâyet kavuşmuş oluruz.
Mon cher mari, si je meurs au combat, nous serons enfin réunis.
Daniel burada olsa "kapa çeneni Jones" derdi ve haklı olurdu tabii, tek diyeceğim şu ki sevgili Daniel, seni çok özleyeceğim.
C'est là que Daniel dirait : "La ferme, Jones." Et il aurait raison, car tout ce que je dois dire, cher Daniel, c'est que tu me manqueras terriblement.
Biricik Mark Darcy'nden ayrıldıktan beri kendi önüne koyduğun engelden kurtulman lazım.
Tu dois te sortir de cette isolation que tu t'es imposée depuis que tu t'es séparée de ton cher Mark Darcy.
Seferlerin hangisinde yakışıklı erkeğim beni hamile bırakmıştır?
Alors, à quel moment précis mon cher amoureux et moi avons-nous conçu l'enfant, selon vous?
Sağ ol canım.
Merci, mon cher.
Sevgili günlük, Ben Bridget Jones artık bekâr değilim.
Cher journal. Moi, Bridget Jones, je ne suis plus célibataire.
Bugün bir arkadaşımızı kaybetmenin yasını tutmak için bir araya toplandık.
- Nous sommes réunis ensemble aujourd'hui pour pleurer la perte d'un ami cher.
Odama yeterince para verdim.
Je paie ma chambre assez cher.
- Aşırı tepki vermeyin.
- qui coûtent cher? - Ça ira.
Masraflı sağlık sorunları olan altı tane papağanım var.
J'ai six perroquets qui ont des maladies qui me coûtent cher.
Sandığından daha ucuz.
Ça ne coûte pas si cher.
Bu yüzden bu sana pahalıya patlayacak, ucuza yırtamazsın.
Ce truc va te coûter cher, et je n'exagère pas.
Tıpkı ben ve sevgili Vassili'm gibi.
Comme moi et mon cher Vassili.
Sayın Başkan Carter. Mantığın hakikati adına bu antlaşmayı imzalayacağımızı söylemek isterim...
Cher Monsieur le président Carter, au nom de la vérité et de la logique, je déclare que nous signons le traité.
Önemsiz kişilerle dövüşecek. Kaybedecek ve asla, bir milyon yıl boyunca şu anda kazandığı paranın yanına bile yaklaşamayacak.
Il va devoir se battre contre un inconnu, il va perdre, et plus jamais, plus jamais de sa vie, il aura la chance d'être payé aussi cher que maintenant!
Roberto Duran'e, demirden yumruğa sahip adama meydan okursan hazır olur diye düşünüyordum.
Je crois plutôt que ce cher Roberto Durán, le boxeur avec les mains de pierre, quand on lui donne un défi, il sait le relever.
Tanrı seni korusun Roy
merci mon cher Roy.
Thank you very much Mike.
{ \ 1cH00ffff } Ça peut coûter cher.
- Ve bu çok ama çok pahalı uzman bu konularda asla yanılmaz.
Oui, et l'expert très cher ne se trompe jamais sur ces questions-là.
Her şey çoktan keşfedildi evlat.
Tout a déjà été découvert, mon cher.
Pek sevgili Abe.
Mon très cher Abe,
Sevgili Abe en son fotoğraf yolladığında minik bir yavrucaktın.
Sur la dernière photo reçue de ce cher Abe, tu n'étais qu'un petit enfant.
Senin adına tek isteği sıradan bir çocukluk yaşamandı.
Son vœu le plus cher était que tu aies une enfance ordinaire.
Sevgili arkadaşın Jake'in ve Bayan Peregrine'ın ölümü benim için sonsuz yaşam demek!
La mort pour ton cher Jake et Miss Peregrine, la vie éternelle pour moi!
Bunun için para ödüyorsun bir de.
Ça va te coûter cher.
Ve bu, efendim epey korkutucu.
Et ça, mon cher, ça file la chair de poule.
Doğrudan dağıtımcıya gelince iyi fiyat alırsın.
C'est moins cher, direct au distributeur.
Bizler Elma'nın son koruyucularıyız, dostum.
Nous sommes les derniers à protéger la Pomme, mon cher.
Zamanla pahalandı. 1990'larda ucuzdu.
C'est devenu cher. Dans les années 90, ça ne coûtait rien.
Ülken için savaşıp birçok sevdiğini yitiriyorsun ve işin bitiyor, öyle mi?
On se bat pour notre pays, on perd ce qui nous est cher. Et après c'est fini?
Bulursa, değer verdiğiniz her şey buzla kaplanır.
Si elle devait le trouver, tout ce qui vous est cher se trouverait recouvert de glace.
Bayağı pahalı.
C'est super cher.
İzninizle... çok pahalı ve lezzetli bir şampanyayla kendimi affettireyim.
Laissez-moi me faire pardonner avec un champagne très cher et délicieux.
Yüce Ra, lütfen bize yardım et!
Oh, Ra, cher Ra, aidez-nous s'il vous plaît!
"Sevgili Trevor."
"Mon cher Trevor..."
Hapsi boylacaksın dostum.
Tu vas faire fureur en prison, mon cher. Bon.
Seyahat vizesi hakkında da endişelenmene gerek kalmadı.
À partir de maintenant, je suis ton agent de voyage personnel, mon cher...
Merhaba komşu.
Profitez-en. Bonjour, cher voisin!
Sevgili Tom.
Très cher Tom.
Gördüğün üzere canımın içi artık ipler benim elimde.
Vous voyez, à partir de maintenant, très Cher, c'est moi qui commande.
Home Depot'un iki katı fiyatı ücret alan eski bir eşya dükkanı var. Garson olarak çıngıraklı yılan çalıştıran bir restoran var.
Y a une quincaillerie qui vend deux fois plus cher que Home Depot, un restaurant avec une vieille vipère comme serveuse...
Messala'ya teşekkür et bunun için!
Grâce à ton cher Messala.
Acil odası para vermenizi gerektirir.
Les urgences, c'est cher.
- Orospular senden daha ucuz ve bu kadar sorun çıkarmaz.
Une putain coûte moins cher et elle cause pas autant de problèmes.