Cone перевод на французский
294 параллельный перевод
Pine Cone Bilgisayar dünyasına hoşgeldiniz!
Bienvenue dans le monde de Pine Cone Computers
Cone.
Cone.
Selam, Cone.
Salut, Cone.
İyi günler Bayanlar, baylar. Foote, Cone ve Belding'den konuşmacımız Bay Daniel Miller'a hoş geldin diyelim.
Veuillez applaudir M. Daniel Miller, de Foote, Cone Belding.
Bu dondurmacının adının Cone ( dondurma külahı ) olması gibi bir şey.
Comme un marchand de glaces qui s'appellerait Cornet.
Atıcı olarak Cone mu?
Avec Cone comme lanceur?
Atıcı olarak Cone olsa bile mi?
Avec Cone comme lanceur?
Cone, atış için işareti bekliyor.
Cone va lancer.
Beyzbol finalleri tarihinin bu en muhteşem geri dönüşünü tamamlayabilmek için Cone'un bir atışa daha ihtiyacı var.
Cone a besoin d'un dernier strike pour réussir la plus belle remontée de l'histoire du base-ball.
Bir keresinde, ağrım vardı ve doktor yüzüme büyük bir kone koyup derin bir nefes almamı söylemişti.
Un jour, le docteur a mis un cône sur mon visage et m'a dit de respirer fort
Ben de nefes alıp alıp koneyi yüzümden yukarı kaldırıyordum işte son kaldırdığımda, o oradaydı.
Je l'ai fait et je suis rentré dans le cône Ouand j'en suis ressorti, elle était là
Bir top dondurmayı havaya fırlatır, yüksekliği ve hızı ayarlardım ve-işte! - Dondurma külahta.
J'envoyais une boule de glace en l'air, je rectifiais la vitesse, et hop, elle retombait dans le cône aussi sec.
Yıldızların olmadığı yerler kararmış bulutlar olarak görülür tıpkı şu ilerdeki büyük siyah huni gibi.
Les zones sans étoiles ressemblent à de sombres nuages comme ce cône noir là-bas.
Moda değişti. Aslında sek martini için en uygunu, koni biçiminde, klasik bardaklardır.
L'idéal, pour le dry Martini, c'est le verre classique, en cône.
Bu anlamda, elimin dış hatlarının şeklinden yansıyan ışık hüzmelerinin elimi sizden uzaklaştırdıkça,... küçüldüğünü görebiliyoruz.
de sorte que le cône des rayons qui vient du contour et de la forme de ma main se développe en plus petit pendant que j'écarte ma main.
Elimi size doğru yakınlaştırdıkça,... gözünüze giren ışık konileri,
Comme je déplace ma main vers vous, le cône des rayons qui entre dans votre oeil
Işın konileri kavramı, nesneden göze perspektifin temellerini kuruyor.
Le concept du cône des rayons de l'objet à l'oeil devient la base de la perspective.
Bu koni yaklaşık M.Ö. 2350 yılında yapıldı.
Ce cône a été fabriqué... environ 2 350 ans avant J.C.
4300 yıl önce, bu koniye bir mesajı kazıyarak yazdılar.
Il y a 4 300 ans, des personnes gravaient et ciselaient... ce qui est écrit sur ce cône.
Kafasında dondurma külahı olan küçük bir adam.
Petit, avec un nez en forme de cône et des clochettes.
Kasırgaya doğru uçtu... ... dibinden tuttu ve altını üstüne çevirdi! Küçük ucunu üste, büyük ucunu alta getirdi!
Il s'est planté dans la trombe, tout au fin fond... il l'a mise sens dessus dessous le petit bout de cône en l'air!
Öyle bir söylüyorsun ki sanki donmuş bir tatlı ile ilişkim varmış gibi.
Je n'ai pas fait l'amour avec un Kim cône.
O donmuş baba değil mi, o mu?
Ce n'est pas le Kim cône, dis-moi?
Diski ve koniyi gördün mü?
Tu vois le disque et le cône?
Konsantre ol ve diski koninin içine sok.
Alors, concentre-toi. Il faut que le disque entre dans le cône.
Uluefendi bunu duyduğunda senin koninde olmak istemem.
Je ne voudrais pas être dans ton cône quand le Grand Maître le saura.
Beldar, bir koni var içimde.
Beldar, j'attends un petit Cône.
Bir bebek koni?
Un petit Cône?
Beklediğimiz Koni çıkmaya hazırlanıyor.
Le Cône imminent prépare son émergence.
Kesmek ister misiniz, Bay Konikafa?
Voulez-vous couper le cordon, M. Tête de Cône?
- Konine ne yaptın?
- Qu'as-tu fait à ton cône?
Çocuk bir koni değilim artık.
Je ne suis plus un petit Cône.
Düşük tonlarla konuş benimle.
Baisse le cône avec moi.
- Merhaba, Bay Konikafa.
- Salut, M. Tête de Cône.
- Adım Konikafa.
- Je m'appelle Tête de Cône.
Konikafa, işler biraz sıkıştı ve beklediğimizden uzun sürdü.
Tête de Cône, on a pris du retard et ça va durer plus longtemps que prévu.
Koni elleyen kişi.
Un tripoteur de Cône. Un débauché.
Merhaba, Bay Konikafa.
Bonsoir, M. Tête de Cône.
Genç koni, Remulak'a döndüğümüzde...
Jeune Cône, quand nous retournerons à Remulak...
Ben ilgilenirim onunla.
Laisse-moi m'occuper du jeune Cône.
Küçüğüm, konin değişiyor ve kendinden emin değilsin.
Ma chère enfant, ton cône change encore et tu te sens peu sûre de toi.
Bir zamanlar ben de gençtim.
J'ai été un jeune Cône, moi aussi.
Bay Konikafa!
M. Tête de Cône!
Dört puan ilerdesin.
Très bien, Tête de Cône. Ça me met quatre points derrière toi.
Bay Konikafa, yaptıklarım için çok pişmanım.
M. Tête de Cône, je m'en veux à mort. J'ai honte de ce que j'ai fait.
Okul takımı için ilk yarışmacı, Connie Konikafa.
Première concurrente pour l'équipe locale, Connie Tête de Cône.
Veliler, öğrenciler, göğe bakarsanız, Connie Konikafa'nın babası Beldar Konikafa'nın hazırladığı havai fişek gösterisi başlıyor.
Chers parents, chers élèves, veuillez diriger votre attention vers le ciel pour un feu d'artifice d'amateur offert par Beldar Tête de Cône, le papa de Connie Tête de Cône.
Dikkatli ol, Konikafa.
Soyez prudent avec ça, Tête de Cône.
Ucuz bir numara.
Plutôt minable, Tête de Cône.
Sıvılarım pıhtılaşır, konim büzülür, mutsuz ve kimsesiz ölürdüm.
Mes fluides se coaguleraient, mon cône se flétrirait et je mourrais, misérable et solitaire.
Merhaba, Bn Konikafa. Yılbaşı ağacı ışıklandırma töreni hakkında konuşacaktım sizinle.
Bonjour, Mme Tête de Cône, je voulais vous parler de la grande cérémonie d'allumage de notre arbre de Noël.