Confession перевод на французский
1,664 параллельный перевод
Katolik kilisesine göre ölümcül günahlar ancak günah çıkarırsanız bağışlanabilir. Fakat görünüşe göre malûm bir Anglosakson Protestan prensesi bu yakınlarda çaresizce içini dökme ihtiyacı hissetti.
Selon l'Église catholique, les péchés mortels peuvent uniquement être absous par le biais de l'acte sacré de confession, mais on dirait qu'une certaine princesse W.A.S.P. * a récemment éprouvé un besoin désespéré de se décharger un petit peu.
Günah çıkaralı epey oldu.
Cela fait... un bon moment depuis ma dernière confession.
Ve sonra, tabii ki şu ufak kanıtı ve üst kattaki yazılı itirafını bulacaklar.
Et bien sûr ils trouveront cette preuve et aussi sa confession écrite en haut.
Bu bir itiraf.
C'est une confession.
Ama bu sırada, NTAC'e gelmeni ve Mitchell'in itirafını kayıt için tekrarladığından emin olmanı istiyorum.
Mais en attendant, il faut que tu viennes au NTAC pour s'assurer que Mitchell répète sa confession pour le rapport.
Günah çıkarma sırasında kanını emmiş ve son dua sırasında da dönüştürmüş.
Il l'a drainé en confession... et l'a transformé lors de la dernière prière.
En son 36 yıl önce günah çıkarmıştım.
Cela fait environ 36 ans depuis ma dernière confession.
Bir itiraf isteyen biriyim.
Je suis celui qui veut une confession.
Günah çıkartma, kilisenin mukaddesiyatı ile korunur.
La confession est protégée par la sainteté de l'Église.
İtiraf etmem gereken şeyler var.
J'ai une confession à faire.
- Ne? Bize itirafname lazım.
- Il faut une confession.
Elimde annesinin itirafı var.
J'ai des preuves. Une confession de sa mère.
İtiraf ettirmeliyiz.
Pour obtenir une confession.
Ona tuzak kurmalı ve itiraf etmesini sağlamalıyız.
Il faut tendre un piège et obtenir sa confession.
Evet var.
Parce qu'obtenir une confession... c'est comme aller à une danse... une danse avec une scie à chaîne. On en a besoin.
Ayrıca savcı onu Tracy davasında itirafçı olarak kullanmayı da istiyor.
Le procureur espère négocier une confession pour Tracy.
- Bir itiraf olarak değil. Konuşurken.
Plus qu'une confession, c'est une conversation.
Kendini bir Robin Hood olarak görüyorsa bu özenli bir itiraf ve pişmanlık ayini gibidir.
S'il se voit comme Robin, ce serait un rituel élaboré de confession et de repentir.
... bir tutku suçunun itiraf şeklinde gelmesine neden olmuştu.
... causant un crime passionnel qui prit la forme d'une confession.
Rahip Hutton'a ulaştırılmak üzere bir itiraf mektubu bıraktım.
Oui. J'ai laissé une lettre de confession, adressée au pasteur Hutton.
Bu itiraf hala yaygın olarak kanıt kabul edilir.
Cette confession est maintenant largement citée en tant que preuve.
Az önce Çingan gruptan bu beyefendilerle bir anlaşma yaptım.
Je viens d'être engagé par ces gens de confession gitane.
- İtirafla başlayalım mı?
- Pourquoi pas une confession?
Sana bir itirafta bulunacağım.
Okay, J'ai une confession à faire.
Son günah çıkartmanın üzerinden ne kadar süre geçti?
De quand date ta dernière confession?
Hangi kiliseye bağlısınız?
Quelle est votre confession?
Bu kitap onun çarpık itiraflarının edebi hali.
Ce livre est... une confession littéraire perverse.
Romanım... İtirafım...
Mon roman... ma confession.
Aslında, sözde itirafımı almaya çalışırken.
En essayant d'obtenir de moi ma prétendue confession.
İyi çoban, barışın prensi, iyimser ve nazik bir inancın, ve ilahi bilginin sahibi.
Le bon Pasteur, le prince de la paix, apportant la douce confession et la sagesse divine.
O zaman sana itiraf edeyim.
Alors écoute ma confession.
Bu bir itiraf mı?
Tu appelles ça une confession?
Günah çıkarmam gerekiyor.
J'ai une confession à faire.
... senin onlara 1 yıldan fazladır yardım ettiğine dair itirafnamesi olduğunu söylersem?
Si je vous disais que nous avions en main une confession signée d'un des lieutenants de Rashid, disant que vous travaillez pour eux depuis plus d'un an?
İtiraf etmeye hazır mısın Meggie?
Tu es prête pour la confession, Meg?
Belki de bu itiraf işi hiç de çocuk oyunu değildir.
Alors, peut-être que cette confession n'est pas qu'un simple jeu, après tout.
Bir şey söyleyeyim mi? Ama burada kalsın.
Je peux vous faire une confession?
İtirafın bitti mi, evlat?
est ce la fin de ta confession, mon enfant?
- İtirafta mı bulunuyorsun?
- C'est une confession?
Karınızın itirafı olayı büyük ölçüde çözüme kavuşturdu.
La confession de votre femme y est pour beaucoup.
Büyük paralar harcayarak, dünyanın her tarafına sağ kalanlarla konuşmaları için araştırmacılar gönderdim. Ama onların kanıtlarını güncel bir itirafla desteklemek zorundayım.
J'ai envoyé des enquêteurs dans le monde entier, ce qui a coûté très cher, pour parler aux survivants mais je dois fonder nos accusations par une confession.
Sen bir itiraf istemiyor musun, Avner?
Vous ne voulez pas une confession?
Çünkü kanıtlar, ifadenden üstün.
Car les preuves contredisent ta confession,
İfadeni başka yoldan alacağım.
Je vais prendre votre confession d'une autre manière.
Senin günah çıkartma işlemin inançla ve temiz bir vicdanla yapılıyor olmalı.
Ta confession doit être faite de bonne foi et avec l'esprit clair.
İtirafın için asıl sen sağol.
Merci pour votre confession.
Eğer bu bir itirafsa daha yeni kaçırdığın kadından başla.
Si c'est une confession, commencez par la dernière.
Bir sey itiraf etmem gerek.
J'ai une confession à faire.
Bu bir itiraf mı?
C'est une confession?
Daniel, küçük bir itirafta bulunmalıyım.
Daniel, j'ai une confession à vous faire.
İtiraf etti mi?
Tu as sa confession? Vous n'enregistriez pas?