Dadır перевод на французский
411 параллельный перевод
En iyi evlerde duşlar hep dışarıdadır.
Les meilleures maisons les ont dehors.
Belki dışarıdadır bile.
Il est peut-être déjà sorti.
Belki iyi bir kadındı, belki Noel de Temmuz'dadır. Ama ben inanmıyordum.
Dans le fond, c'était peut-être une chic fille... mais je n'y croyais pas trop.
En güzel hapishaneler Avustralya'dadır. En kötüleri de İspanya'da.
Les meilleures prisons sont en Australie, les pires en Espagne.
Dışarı çıktı. Hep dışarıdadır, şükür ki!
Il vient de sortir, heureusement.
Yukarıdadır.
- En haut.
Burası öyle bir yer işte. Eğer barda değilse, yukarıdadır.
S'il n'est pas au bar, il doit être dans une chambre.
Umarım dışarıdadır.
J'espère qu'il est sorti.
"Madam, makbuz... İsteğiniz kabul edilmiştir. " Değerlendirme aşağıdadır...
Madame, avons reçu votre agrément travaux estimés...
Almanlar çoktan yukarıdadır.
Les Allemands sont déjà là-haut.
Yukarıdadır belki.
En haut, peut-être.
Pekala, dışarıdaysa, dışarıdadır.
Et bien, s'il est sorti, il est sorti.
Kaliforniya'dadır.
En Californie.
Garrison Kaliforniya'dadır.
Garrison est en Californie.
Sorun yok, aşağıdadır.
Tout va bien, il est là.
- Telefon yukarıdadır?
- Téléphone en haut?
Tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum ama orada yukarıdadır.
Je ne sais plus trop où.
Kuşlarıyla birlikte çatıdadır.
Il est sur le toit avec ses oiseaux.
Sebebi taç ise, öyleyse muhtemelen Webster'dadır.
Si la couronne est le mobile, alors Webster l'a en sa possession.
Şimdi muhtemelen Indochina'dadır, bilemiyorum..
Il doit être en Indochine maintenant.
Cecilia Metella'nın mezarı Appia Antica'dadır.
La tombe de Cecilia Metella sur l'Appia Antica.
Diğer rütbeler onlardan aşağıdadır.
Ils sont bien en dessous de tous les autres.
"Diğer rütbeler onlardan aşağıdadır" mı?
"Ils sont bien en dessous de tous les autres"?
Herhangi bir kazıdadır.
Surement sur un chantier de fouilles.
Gece olunca bütün hayvanlar dışarıdadır.
Y a toute une faune qui sort la nuit.
Uçağımın çevresinde Şimşekler çakabilir ve fırtına gürleyebilir, ama önemli kişi kabine girince, küçük yaşlı hanımlar tespihleriyle oynamayı keserler ve terli avuçları kurur. Çünkü denetim Gallagher'dadır.
Même si mon avion traverse une tempête, quand le grand chef passe dans la cabine, les mémés n'égrênent plus leurs perles et les paumes moites se sèchent, car Gallagher tient les manettes.
Muhtemelen, Flygirl ile çatıdadır.
Il doit être sur le toit avec Mme Pilote!
Orijinali Vatikan'dadır.
L'original est au Vatican.
Bir şimşekle benzer yapıdadır.
L'origine du tonnerre est la même.
Büyük, yıldızlardan oluşan fırtınaları, gaz ve bulutsu yapıdadır.
C'est la galaxie d'Andromède... un vaste tourbillon d'étoiles, de gaz et de poussière.
Üç boyutlu yaratık artık Düzdünya'dadır ancak sadece düz ve kısmi olarak görülebilmektedir.
On ne peut voir qu'une partie de cette créature au Flatland. On n'en aperçoit qu'une section, une coupe transversale.
Evet. Herhalde Probe'dadır.
II doit être au Probe.
Şimdi nerede? Şimdiden Pimlico'dadır.
Il en est déjà au Pimlico.
Belki de onlara kamyon çarpmıştır ve şimdi yukarıdadırlar.
Peut-être qu'un camion les a écrasés et qu'ils sont en haut en ce moment.
Hayır, dadı odasındaydı. Uyuyordu herhalde.
Elle était dans sa chambre, endormie.
Hayır, ben de bir zamanlar çocuktum ve dadım vardı.
Non, mais j'ai eu une nourrice.
- Hayır, sadece dadılarımız birdi.
On a eu la même nounou.
Harika bir dadıdır. - Babam der ki...
C'est une bonne nounou, mais papa dit...
Dadı dadıdır sonuçta.
Ah, une nurse, c'est une nurse! ...
Hayır Katie Dadı, gitme.
- Katy Nounou, ne partez pas!
Şeyden, artık bilmiyorum idare edebilir miyim o günden sonra o günden sonra. Hayır. Dadı, öyle demek istemedim.
Oh non Nanny, je ne voulais pas dire ça.
Hayır dadı.
Oh non Nanny, dites-lui.
- Hayır. Dadı senin rahatını düşünüyor hayatım.
Mais Nanny veut seulement que tu sois à l'aise chéri.
- Hayır. Dadı söyledi bana.
- Qu'est-ce qu'elle t'a dit?
Bu çok onur kırıcı dadı.
Je crois que c'est humiliant Nanny.
Dadısız eli kolu bağlanır.
Sans Nanny elle serait sans défense.
Demek istediğim Bayan Pen, dadılık güvene dayanır.
Vous voyez Mlle Pen... être une gouvernante c'est basé sur la confiance.
Dadı Robinson'u yıllardır görmedim.
Des années que je n'ai vu Nanny!
Sadece annem ve dadım bu isimle çağırırlardı beni.
Seules ma mére et ma nourrice m'appelaient ainsi.
Çocuklar bağırıp kusar ve plastik kül tablalarını kırar. Bir saat sonra kalkacak deyip dururlar. Ama bilirsin ki uçak daha İzlanda'dadır.
Et les mômes vomissent dans les cendriers, et on annonce : "Dans 1 heure", alors que vous savez que l'avion est encore en Islande car il a dû revenir, et il doit d'abord emmener des Suédois en Yougoslavie,
Tucson'dadır.
A Tucson.