Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ D ] / Daydın

Daydın перевод на французский

604 параллельный перевод
Sen bu üç, dört ay Tortuga'daydın.
Vous êtes là depuis 3 ou 4 mois.
- Uzunca bir süredir Hindistan'daydınız.
Vous étiez aux Indes, n'est-ce pas?
Sen Long Island'daydın. Plandan haberdardın. Smitty'nin konuşmamasını sağlıyordun.
Vous étiez à Long Island pour empêcher Smitty de parler.
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
Alors vous étiez à Amsterdam hier, M. Haverstock.
Demek bu yüzden Pocahontas'daydın, ha?
Oh, c'est ce que vous faisiez dans Pocahontas, hein?
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
Tu étais à Liverpool...
Tahmininizden fazla dışarıdaydınız. Demek istediğim de bu.
Comment ça?
Haklısın, sen dışarıdaydın.
C'est vrai! Tu étais sortie.
Hiroshima'daydın, değil mi?
Tu étais à Hiroshima, non?
Ama buraya gelmeden önce, New York'ta dışarıdaydınız.
Et avant, lorsque vous viviez à New York?
Siz Gettysburg'daydınız değil mi?
Vous étiez à Gettysburg?
Sen de mi Fly-Boy'daydın?
Auriez-vous aussi joué Fly-Boy?
Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
Non, vous étiez au Twilight Room.
Haziran'da yanında bir jigoloyla Riviera'daydın
En juin, tu te prélassais à Cannes, avec un gigolo.
- Bütün gece dışarıdaydın.
- T'es pas rentré de la nuit.
Sizi son gördüğümde çatıdaydınız.
La dernière fois que je vous ai vus, vous étiez sur le toit.
- Sabahtan beri toplantıdaydın. - Neyiniz var sizin böyle? - İçeride tuhaf bir tip var.
Il y a un gars bizarre qui t'attend depuis 1 / 4 d'heure.
- Siz de mi Normandiya'daydınız?
Avez-vous fait la Normandie, aussi?
Sen de aşağıdaydın.
Vous y avez été.
- Dr. Eckner, Cinayetlerin olduğu gece Fort Linton'daydınız,
Eckner, vous vous trouviez à Fort Linton la nuit des meurtres, n'est-ce pas?
- Çocuklarla birlikte dışarıdaydın.
- Tu étais avec les gars.
Dün... dün gece aradık, ama sanırım dışarıdaydınız.
Nous sommes passés hier soir mais il n'y avait personne.
Dışarıdaydın.
Vous avez été dehors.
Gene dışarıdaydın, değil mi?
- Ne mens pas. Tu es encore sortie?
Onlar tepede, siz de aşağıdaydınız.
Eux en haut et vous en bas!
14 Kasım cumartesi gecesi Kansas, Holcomb'daydınız.
Dans la nuit du 14 novembre, tu étais à Holcomb dans le Kansas.
Dışarıdaydık, sana yüzüğü vermiştim, sen ise ağlamaya başlamıştın. Ağla- -
On était dehors, je t'ai rendu la bague, tu as commencé à pleurer, et ple...
Ben de dışarıdaydım.
Je n'étais même pas là.
Karımın tabii ki, daha demin yukarıdaydı.
Ma femme, évidemment, a déjà fait le voyage.
O yılın çoğu zamanında Cape Cod'daydım.
J'étais au cap Cod la majeure partie... de cette année-là.
Sanırım Luke'daydı şunu demez mi : "Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın"?
Il y a ce verset, dans St Luc, je crois : "Qui n'a point d'épée vende sa robe pour en acheter une."
Bu sabahın altısından bu yana Gestapo'daydım.
Avec la Gestapo, depuis 6 h ce matin!
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
J'ai visité Londres en hiver.
Kulak kabartmadan duramadım. Kulağım kapıdaydı.
Je n'ai pas pu m'empêcher d'entendre, l'oreille collée à la porte.
Olduğunda dışarıdaydım. Aynı senin gibi.
Je n'étais pas là et toi non plus.
Evimde, Baltimore'daydım. Birayla beraber ıstakoz tıkınıyordum.
Dans le dernier, j'étais à Baltimore et je me tapais des crabes et des bières.
Ne zamandır dışarıdaydınız?
Depuis quand êtes-vous là?
- Devam edin, Ulm'daydınız.
A Ulm?
Beni hatırlamazsınız, ama Queen Alexandria'daydım.
Vous avez dû oublier, mais j'étais sur le Queen Alexandria.
Dün gece "Altın Çağ" daydım.
Jo... Je suis allé à L'Age d'or, hier.
Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
Mais Kate demeurait sur la baie. Vous, à Salinas. Ça pouvait bien se passer.
Ne yazık ki, Aleksey İvanovich dışarıdaydı. Ve uzun süre kaldığını sanıyorum. Evet...
Malheureusement Alexeï Ivanovitch est indisponible... et c'est pour longtemps!
Denizaltıdaydık. Kod adıyla bildiğimiz bir adanın yanındaydık.
Nous étions dans un sous-marin, au large d'une île...
Olay olduğunda Kalküta'daydım... ancak şimdi gelip yeni birini yerleştirme fırsatım oldu.
J'étais à Calcutta et je n'ai pu m'en occuper que maintenant.
Mağazada değildim, dışarıdaydım. Hiçbir şey görmedim.
- Je n'étais pas dedans, je n'ai rien vu.
Daha önce Bois de Boulogne'daydım, Çocukların oynadığı göl kenarını biliyor musunuz?
J'étais au bois de Boulogne. Au terrain de jeu.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Ces nuits, quand tu pensais que j'étais à la chorale... ou que je regardais la télé devant Pringle... j'étais en fait au Nombril.
Dışarı çıkamazdım, hanımefendi dışarıdaydı, çocukları bırakamazdım. Ama doktor, gitmezsem gelip beni götüreceğini falan söylemişti.
Je ne pouvais pas partir avec madame qui était sortie et laisser les enfants... mais le docteur a dit... que si je n'y allais pas il viendrait me chercher.
- Önceki görüşmemiz Pentagon'daydı değil mi?
- Le Pentagone, n'est-ce-pas?
Bütün gün dışarıdaydım, beni arıyor olmalıydın.
J'étais dehors toute la journée, Il a sûrement cherché à me joindre.
Bu dışarıdaydı, seni hamile domuz. Anla artık, bacağın sopanın önünde olacak.
C'était irrégulier, espèce de truie engrossée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]