Delikanlı перевод на французский
4,327 параллельный перевод
O bir delikanlı, ondan ne bekliyorsun?
C'est un ado, c'est normal.
İyi bir delikanlı o.
C'est un garçon très bien.
Delikanlı, hiç de öyle düşünmüyorum.
Jeune homme, je ne pense rien de la sorte.
Yardımcı olabilir miyim, delikanlı?
Je peux t'aider, jeune homme?
Bu delikanlılar kızın elini kazanmadan önce kalbini kazansınlar bakalım.
Ces garçons devront essayer de gagner son cœur avant de gagner sa main.
Üzülme delikanlı, ben senin dostunum.
" T'inquiète, jeune homme, je suis ton meilleur ami.
Delikanlıya içelim. Bu gece zom olacak.
Il va se bourrer la gueule.
İstisnai bir kas yapın var, delikanlı.
Belle musculature, jeune homme.
Sende pek çok özellik var, delikanlı.
Tu es bourré de talents, jeune homme.
Delikanlı oğlum.
Doug, mon adolescent.
Seni yakalamışlardı. Genç bir delikanlıydın ama hayvan gibiydin.
Et ils ont amené ici ce gamin, et ils te tenaient comme si t'étais un jeune fauve, ouais, un animal.
Delikanlı be!
Voilà. Assieds-toi.
Delikanlı gibi dövüşüyorsun, sakınmıyorsun.
Vous vous battez comme un jeune homme, vous ne retenez rien.
Memleket hasretiyle yanan, yalnız delikanlı.
Seul, il a le mal du pays
Benim için delicesine âşık bir delikanlıdan sıkıcı bir şey yoktur.
Il n'y a rien de plus ennuyant qu'un jeune homme entiché.
Bırak delikanlı halletsin.
Laissez lui s'en occuper.
- Delikanlı, bunu çöp sahasına götürdüğünde gözünün önünde gömmelerini sağlayacağına söz ver.
- Jeune homme, quand vous prenez ce à la décharge promets-moi / / vous regarder l'enterrer.
Merhaba ihtiyar delikanlı.
Bonjour, vieux garçon.
Ben hiç o isimleri bilecek derecede delikanlı olmadım.
Je n'ai pas la virilité...
Hiçbir yere gitmiyorsun delikanlı.
Tu n'iras nulle part, jeune homme.
Gözüm üzerinde, delikanlı.
Je t'ai à l'œil, la tête brûlée.
Gözüm üzerinde, delikanlı.
Je t'ai à l'œil, blanc-bec.
Kolumu beline doladım, dedi ki, pek bir tez canlıymışsın delikanlı.
J'enlace sa taille Elle dit : Vous voilà bien hardi
Dizlerime yatırdım, dedi ki, pek de özgürmüşsün delikanlı.
Je l'assois sur mes genoux Elle dit : Vous voilà bien affranchi
Bir bakacaksın delikanlı olmuş.
Et le temps de le dire, il deviendra adolescent.
Umarım delikanlılığında daha iri bir sosisi olur.
- N'est-ce pas? Il aura peut-être d'ailleurs une grosse saucisse, rendu là.
Bir delikanlı ya bir kızı öpmek istediğinde bu kadar sarhoş olur ya da birini öldürmek istediğinde.
On boit autant quand on va embrasser une fille ou tuer un homme.
Bu delikanlının uzun zamandan beri beklediği görevini yerine getirmesini izledim.
J'observe ce garçon accomplir sa première mission...
Normalde sen haklı olurdun, delikanlı.
En principe, tu aurais raison.
Hayaller kuran ve ne yaptığını bilmeyen bir delikanlı gibiyim.
Je suis comme un garçon qui rêvait et ne sait pas ce qu'il fait.
İyi bir delikanlıya benziyor.
Ça a l'air d'être un chouette gamin.
Çok güzel minik bir delikanlı.
Il est mignon, ton gosse.
Delikanlı, tüm çalışanların 20 dakika önce burada toplanması gerekiyordu.
Jeune homme... Tout le personnel était attendu il y a 20 min.
Affedersin delikanlı, burada tuvalet var mı?
Excusez-moi jeune homme, il y a une salle de repos par ici?
Genç bir delikanlının hayatı söz konusu! Beş dakikalık bir konuşmadan daha fazlasını hak ediyor!
C'est la vie d'un gosse, et ça vaut plus qu'une conversation de 5 minutes!
Grubun öncüleri, 12 yaşındayken tanışmış iki ihtiyar delikanlı.
L'équipe est dirigée par deux hommes qui se sont connus quand ils avaient 12 ans.
Yitik bir delikanlı.
Une vie sans but.
Astrid, öyle bir delikanlı ile evleniyorsun ki, babası benim ve kızım için çok şey ifade ediyor.
Astrid, tu épouses un garçon dont le père signifie tout pour moi et pour ma fille.
Delikanlı davrandı.
Il a agi en bandit.
Delikanlı adamlarmış.
C'était gentil de leur part.
Kazansan da kaybetsen de... delikanlı olacaksın.
Gagne, perds ou fais match nul, mais ne te laisse pas faire si tu es un bandit. Tu comprends?
O aramızda geçen olayda delikanlı davrandın.
Et ce petit incident entre nous?
Bu da sana, delikanlı.
C'est pour vous, jeune homme.
Sosyal Bilimler bölümünün bir toplantısına katıl da sonuna kadar izle bir bakalım, Bay Genç Delikanlı. Seni temin ederim tüm insanlığa olan inancını yitirirsin.
Va dans un conseil de la faculté des sciences humaines, dans une université, jeune homme, je t'assure que tu vas perdre toute foi en l'humanité.
Hadi delikanlı, al kadehi eline.
Allez, gamin, prends en un.
Yanımda fazla rahat davranıyorsun delikanlı.
Tu prends un peu trop tes aises avec moi, jeune homme.
Hoşça kal, delikanlı.
Au revoir, jeune homme.
Hop, hop, hayır, hayır, sen değil, delikanlı.
- Pas toi.
Sakin ol delikanlı.
Non!
- Delikanlılara.
Donc, que chacun de nous soit les yeux, les oreilles et les poings pour les autres.
- Düşündüğünü aktarmayı öğren, delikanlı.
Alors apprends à réfléchir avec ta tête, jeune homme.