Ekin перевод на французский
198 параллельный перевод
Ekin ipoteği yeterli midir sence?
Croyez-vous que la recolte suffit comme garantie?
Sadece... Ekin ipoteğinin yeterli olmadığını düşünüyor.
Je pensais seulement- - ll croit que la recolte ne suffit pas en garantie.
Ekin ipoteği yapmadık ki, menkul rehini yaptık.
La recolte n'est pas en garantie, nous avons une hypotheque mobiliere.
Tanrı, ekin vakti hırsızlık yapandan haz etmez. Hele hele çaldıktan sonra yalan söyleyip yapmadım diyenden hiç haz etmez.
Le Seigneur n'aide pas ceux qui volent au printemps, et il aide encore moins ceux qui volent, puis mentent en disant le contraire.
- Ekin ne durumda?
- Comment s'annonce la récolte?
- Ekin yok, hamdolsun.
- Pas de récolte.
Yedi yıldır ekin yok.
Pas depuis sept ans.
Siz ekin ekecekseniz niye ben ekmeyeyim Yüzbaşı John için yaptığım gibi?
Si vous comptez cultiver, pourquoi j'ai pas le droit de le faire?
Eşimle birlikte her mevsim o toprağa ekin ektik.
Ma femme et moi l'avons cultivée.
Ekin vakti gelmeden Samson'ı size teslim edeceğim.
Je t'amènerai Samson avant la moisson.
Böylece orayı sürüp, ekin ekip, Tanrı'nın nazarında bereketli hale getirebileceğiz.
Pour que nous puissions en labourer la terre, et l'ensemencer pour la rendre féconde.
Kanun koyucuların zamanı bol olabilir, ama bir çiftçi için sadece ekin ve hasat zamanı vardır. Zamanla... Zaman!
Le temps joue...
Mısırınız mahvolursa, yeniden ekin. Çocuklarınız ölürse, tekrar üretin.
Si votre champ est détruit, replantez-le!
Ekin verimliliği.
Des moissons.
Ekin yakında hasat edilecek... ve eşkiyalar gelecek...
C'est bientôt la moisson. Les bandits vont arriver.
Senin büyüklüğünle topraklarımızdan ekin eksik olmasın.
Que notre terre prospère pour Ta gloire et notre bonheur.
Senyör, koyunları inecek, atları ekin.
Señor, les moutons descendent.
- Nedir o? Uçak, ekin olmayan bir yeri ilaçlıyor.
L'avion saupoudre des récoltes qui n'existent pas!
Şuraya. Ekin ekmeniz gereken bir orman.
Voilà un bois qu'il faudrait cultiver.
Ormana ekin ekildiğini kim duymuş?
A-t-on jamais entendu parler de cultures dans un bois?
Son ekin tanesine kadar.
Jusqu'au dernier grain.
Rahatsızlıklar ve ekin hasarının faturası, ve benzerleri, hala geliyorlar ve bir süre daha gelmeye devam edecekler.
Les réclamations et les factures continuent d'arriver et vont continuer quelque temps encore.
Bu tohumları ekin ve besleyin.
Allez-y et plantez bien ces graines.
Aynı fikirdeyim. Bir zamanlar ekin dolu tarlaların arasından geçip giderdim.
Je me rappelle nos champs couverts de récoltes, autrefois.
Bunlar cehennem ateşi mi? Zebaniler ekin mi biçiyor?
Est-ce le feu de l'enfer... ou du chaperon rouge la grand-mère?
- Ekin tozlama.
La pulvérisation des cultures.
Harman bizler ekin tozlayıcılarız.
On est pulvérisateurs.
Ekin tozlayıcıları silah sallamazlar.Kaldır şu silahı.Çabuk.
On n'est pas censés être armés. Cache ça!
Ekin tozlanması lazım.
C'est pour les insecticides.
Reese'in 15 kilometre kuzeyinde. Otoyol numarası 23. Orda büyük bir araba mezarlığı ve ekin tozlayıcılarının kullandığı bir uçak pisti var.
À 16 km au nord de Reese, il y a une casse et un avion pulvérisateur.
"Bunlar, dansçıların çaresizce ekin tanrıçasının..."
On espérait, par un sacrifice, " " Par lequel les danseurs espéraient désespérément, "
Bu sırada, yeni ekininizi ekin derim.
En attendant, occupez-vous de vos cultures.
odun keserken.. ekin biçerken sürüden ayrılmak zorundayım.
Je ne peux plus abandonner le troupeau quand je viens vendre le lait... quand je bats le grain ou quand je taille la vigne.
Ekin fiyatları ne kadar yükselirse yükselsin, hala pazar fiyatının altındayız.
Pour le maïs, nous sommes 1 $ au-dessous du cours. Quel ordre de bénéfice envisagez-vous?
Su c _ ocugu c _ ekin! AIin sunu buradan!
Enlevez ce gosse de la!
Ekin mi biçiyorsun?
Les moissons?
Ekin nedir?
C'est quoi, une moisson?
- Hadi. Bu komik. - "Ekin nedir"?
C'est quoi, une moisson?
Ekin biti. Herhalde eriştede vardı.
Des charançons dans les nouilles.
Ekin toplamakla ilgili daha fazla şey duymak istiyorum, Rose teyze. Tam oradan devam edelim. "
Si nous reparlions de tes trophées de chasse, tante Rose? "
Ekin görmedim.
J'ai pas vu de cultures.
Hayır, ekin festivalinde dans etmeme izin vermemişlerdi çünkü kötü bir hasat getirmiştim.
J'étais interdite de danse, avant les récoltes.
Çünkü koyu ise süet... biçilir... ekin gibi.
Car c'est du daim sombre qui... fauche comme la récolte.
Set ve kanallar inşa edeceğiz ağaç dikip, ekin ekeceğiz.
Avec des digues et des canaux. En plantant des arbres, en semant.
Ekin kargası.
Ce sont des freux.
Ekin kargası, kuzgun, sığırcık var elimde.
J'ai des freux et des corbeaux, des corneilles et des étourneaux.
- Hiç ekin kargası yedin mi?
- Vous en avez déjà mangé?
"İşçilerle birlikte ekin biçmeye başladım. Beni sakinleştirdi".
Cela m'a calmé.
"Bütün gün ekin biçtim".
J'ai donc résolu de faucher toute la journée.
Ekin gibiler.
C'est comme les morpions.
- Mahmut Ekin.
Présent.