Eren перевод на французский
488 параллельный перевод
Bay Whitney'in çabalarý sonucu... bugün sona eren bu ziyaretinin sebebi de... ülkedeki en azýlý banka soyguncularýnýn kaçýţý için araba kullanmaktý.
Quant à ce séjour-ci, écourté par Me Withney, vous y avez été condamné pour hold-up avec la pire bande de la région.
Uyandığında sona eren tüm rüyalar gibi bu da sona erecek.
Les rêves s'évanouissent au réveil.
Aklı eren çocuklar da etmeli.
Même les enfants.
Gece karanlığında yaşayıp sabaha eren biri.
Melle Helen Foley.
Şimdi, mali açık mali yılın para dengesi açısından, ihracat hariç elbette mevsimlik değişim ayarı ve mali ve gelir düzenlemelerinin artan istatistiği nisanda sona eren yıllık bütçe dönemine uyarlandı.
Le déficit fiscal lié à l'équilibre monétaire de l'année, moins les exportations, a été ajusté par les variations saisonnières et les gains statistiques des arrangements fiscaux et bénéficiaires pour le cycle budgétaire annuel prenant fin en avril.
Biten şeylerden hoşlanmam, sona eren şeylerden.
J'aime pas tout ce qui se termine, tout ce qui finit.
Değil mi? Ama sadece rahata eren insanlar mutlu olabiliyorlar. Öyle.
En fait... pour être heureux...
Kimse sona eren demokrasiyi ve insanlığın öldüğünü dinlemek istemiyor.
La mort de la démocratie et la déshumanisation n'intéressent personne!
Bir süre önce mutsuz biçimde sona eren bir aşk ilişkim olmuştu biliyorsunuz.
Il y a quelque temps, j'ai eu un amour qui s'est mal terminé... et il n'y a pas si longtemps...
"... aşk oyunlarıyla tamama eren, safran rengi çarşafların arasındaki...
" où vous et votre mètre êtes le seul maître,
Baskın sırasında herhangi bir direniş yaşanmadı, ve yasadışı yerleşim yapanların çoğu polise kendiliğinden teslim oldu. Springbooks'ta sona eren...
Ils n'ont pas opposé de résistance et de nombreux clandestins se sont spontanément livrés à la police.
Aniden acı bir şekilde sona eren hayatını.
Pour elle, qui, tout à coup, est morte.
İlgi çekmek isteyen ve bir Başkanı öldürerek muradına eren Lee H. Oswald... bu deli ve yalnız adam uzun bir kurbanlar zincirinin ilk halkasıydı.
Oswald, un désaxé solitaire qui, pour attirer l'attention, a tué un président, n'était que le premier d'une série de boucs émissaires.
Ben başlarken sona eren sevgili Kraliçe öpeyim şu elinizi verin de.
O vous qui finissiez lorsque je commençais, donnez-moi votre main a baiser
- Muradına eren dervişin gösterdiği?
- Qu'est-ce le contraire de science?
Bir otomobile yerleştirilen bombanın patlamasıyla sona eren rekabet.
"Le duel s'achève par l'explosion d'une voiture piégée."
Sona eren her şey adına!
A la fin de toutes choses!
Üç ay ödenmemiş kiramız, ölmeden önceki yıl sona eren bir hayat sigortası bıraktı.
Il nous a laissé trois mois de loyer impayés... une police d'assurance vie périmée depuis un an avant sa mort.
Sona eren aşk hayattaki en üzücü şeydir.
L'amour est ce qu'il y a de plus triste quand il se termine.
Vaftiz anne baba olarak hayal kırıklığı yarattıkları için sona eren arkadaşlıklar biliyorum.
Des amitiés se sont brisées à cause de marraines qui n'étaient pas à la hauteur.
Kullanımı sona eren robotun beyninde neler olur?
Qu'arrive-t-il dans le cerveau du robot quand il cesse d'être utile?
2. Aşama'dan önce, yakında sona eren 1. Evre'den bahsedeyim.
Avant que d'intervenir sur la phase II, une mise à jour rapide doit être faite sur la phase I.
Bağlılığı, martini bittiğinde sona eren... birşey gibi gören bir babası... ve kendini seks deposu olarak gören bir annesi varken... bu çocuk nasıl biri olacak?
Quel genre d'homme ce bébé va-t-il devenir avec un père qui considère l'engagement comme un concept qui s'estompe avec le martini et une mère qui se prend pour un réceptacle sexuel?
- Eren, Alighe boyu. - Kazakım dedin.
Tu n'as pas dit le nom de ta tribu.
Bu konuşma, Cuma günü baş komutanlık görevi sona eren başkan Eisenhower'ın veda konuşmasıdır.
Ce sera le discours d'adieu du Président Eisenhower, dont le second mandat présidentiel prendra fin à midi ce vendredi.
Belli bir yaşa eren kadınlarda doğal bir süreçtir.
C'est un processus naturel que traverse chaque femme.
Ve bu doğru. İstanbul'dan başlayıp İngiltere'de sona eren yasa dışı bir göçmen rotası var.
Il existe bien un itinéraire illégal en provenance d'Istanbul.
Aynı şekilde yayın yapan, ikisi de siyah-beyaz, gece 11'de yayını sona eren iki kanal.
Avec deux chaînes identiques, grises... des programmes qui finissent à onze heures du soir.
Bugün burada Loomis Crowley için toplandık ; hayatı trajik bir şekilde sona eren genç bir adam.
Nous enterrons aujourd'hui Loomis Crowley, un jeune homme enlevé tragiquement á notre affection.
Hayat sadece boşalmayla başlayıp ölümle sona eren kimyasal reaksiyonlardan ibarettir.
La vie est une succession de réactions chimiques qui débute par une éjaculation et finit par la mort.
ve çılgınlıgından, ve inançlarından dolayı, sona eren, efsanevi bir süpergüçtü.
et sa férocité, pour sa folie et pour ses croyances, était finie.
Bay Occarsson, sizi zamanında katıldığınız savaş için aradım, 1944 Ocak'ında sona eren savaş için.
M. Oscarsson, je vous appelle à propos de la période où vous étiez à la guerre. Janvier 44, à la fin de la guerre.
Son atışta sona eren bir hayal.
Un rêve détruit à l'ultime manche.
Nazi diktatörlüğünün yıkılmasıyla sona eren kötü bir ortaklık.
Ouais, c'est un partenariat douteux qui remonte à la chute du troisième Reich.
Yüce kadın, ben başlarken sona eren sevgili kraliçe,
Madame, chère reine, qui finit lorsque je ne faisais que commencer...
Son yaşanan olaylardan sonra,... kardeşlik,... bizim aramızda sona eren ilişki ve ZBZ ile anılmaktan rahatsızlık duyuyor.
Vu les évènements récents, la fraternité ne tient pas à entretenir une relation aussi proche avec les ZBZ.
16 yaşımdan beridir sona eren bu iğrenç savaşın içinde mücadele ediyorum.
Depuis mes 16 ans, j'étais engagé dans cette guerre désormais révolue car par trop effroyable.
İkincisi, diğer binanın merdivenlerinin giriş kapısı kapalıydı dolayısıyla üçüncü katta sona eren yangın merdiveniyle inmek zorunda kaldım ve beni yemeğe kalmam için ısrar eden sevimli Ermeni ailenin evine girmek zorunda kaldım.
Et la porte de l'escalier de l'autre immeuble était fermée. Je suis descendue par l'échelle de secours, et j'ai dû passer par la fenêtre d'une famille arménienne, qui a insisté pour que je reste déjeuner.
Sadece tuhaf bir şekilde sona eren tuhaf bir hareket.
Seulement comme un nouveau tour dont la nouveauté s'était épuisée.
İşte bu, burdaki seanslarla sona eren hikayem.
Voilà comment j'ai fini par venir à ces réunions.
Kurtuluşa eren benden daha güçlü adamlar olduğu hakkında.
À propos d'hommes plus forts que moi qui ont trouvé le salut.
Dünya Savaşıyla burada sona eren her şey farklı bir şekilde tekrarlanacak.
qui sont insuffisantes, dans ce cas, ce qui a abouti à la Seconde Guerre mondiale se répétera sous une autre forme.
... patlamalar ve çatışmaların yarattığı... kaos içinde sona eren geçtiğimiz gecenin bilançosu : Toplam üç kişi yaşamını yitirdi.
La prise d'otages dramatique qui a pris fin hier soir dans le chaos a coûté la vie à trois personnes.
Mutfakta başlayıp oturma odasında sona eren yemeğin kabından.
- Un bol qui part de la cuisine au début du repas et qui finit dans le salon. Ferme-la.
Bir trajediyle sona eren bir aşktan konuşmaya başladın.
Vous avez parlé d'une liaison qui s'est terminée en tragédie.
Babası İsmail Eren.
Son père est Ysmail Eren.
İsmail Eren. Bu Gümüş'lerden.
Ysmail, c'est pour toi.
Bir zamanlar aynı bizimki gibi olan başka bir dünyadan, bizimkinin bitmek üzere olduğuna inandığım gibi aniden sona eren bir dünyadan bahsedecek.
Ce monde s'est éteint brusquement comme le nôtre est sur le point de le faire.
Herhangi bir sonuç alınamadan sona eren bu toplantıda Slovenya ve Hırvatistan, Yugoslavya'nın... - Günaydın. - Günaydın.
Bonjour.
... Adolf Hitler'in zulmünün pençelerinden kurtulup, markalı yatağında antiallerjik bir yastıkla sona eren, uzun ve üretken bir hayat yaşadı.
avant de finir étouffée par un oreiller hypoallergènique.
Çeviri : Eren Terzi Dikkat :
BRILLANTES DANS LA COURONNE DU CIEL, ELLES LUISENT PLUS LONGTEMPS.