Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ F ] / Fakat efendim

Fakat efendim перевод на французский

383 параллельный перевод
Fakat efendim, Bomasch bu düşüncedeyken Münih'e göndermenin ne anlamı var?
Mais pourquoi envoyer Bomasch au Q.G. dans son état d'esprit actuel?
Fakat efendim çok katıdır. Kahei'yi mi kastediyorsun?
Le patron préfère le comptant.
- Fakat efendim...
- Eh bien...
- Fakat efendim...
- Mais, monsieur!
Fakat efendim...
- Mais Maître...
" Korumanız için minnettarım efendim. Fakat sizin karınız olamam.
" Je suis reconnaissante pour votre protection, Seigneur.
- Fakat, efendim, her şey hazır.
- Tout est prêt.
Evet, efendim, fakat üç gündür kahvaltıda sadece bir bardak çay içiyorsunuz.
Mais vous n'avez pris qu'une tasse de thé depuis trois jours.
Özür dilerim, efendim... fakat Bayan Pearson görüşme odasında sizi bekliyor.
Excusez-moi, monsieur, MIle Pearson vous attend dans la salle de consultations.
Üzgünüm efendim, zati aliniz Berlin'e gittiler, fakat gece yarısı dönecekler.
Son Excellence est à Berlin et ne rentre que ce soir.
Şu anda bu önlemin gerekli olduğunu sanmıyorum - fakat kendi aklını kullan. - Tabi, efendim.
Cette précaution n'est pas nécessaire, mais fais comme bon te semble.
Bundan kuşkum yok, efendim, fakat müfettiş kimlik konusuna özel bir önem vermemi söyledi, efendim.
- Je suis Watson. Je n'en doute pas, mais l'inspecteur m'a donné l'ordre de vérifier.
Fakat, ne demişim ki efendim?
Mais Monsieur, qu'ai-je dit?
- Ondan değil efendim, ama - - Fakat bu çok güzel bir şarkı.
C'est une si jolie chanson!
Vazo konusunda son derece üzgünüm fakat, fakat gerçekten efendim, satıcınız çok açık bir sahtekarlık girişiminde bulunarak suç işliyor.
Je suis navré pour le vase, mais votre vendeur essaye littéralement de me voler.
Bağışlayın efendim, fakat her zaman demokraside askerlerin bile düşünme hakkı vardır diye düşünmüşümdür.
Excusez-moi. En démocratie, même un soldat a le droit de réfléchir.
Fakat sahibi Bay Owen değil, efendim.
M. Owen n'est pas propriétaire.
Evet, efendim, fakat peki ya o fotoğraf?
Oui, mais la photo?
- Fakat bu akıl alır gibi değil, efendim.
- C'est incroyable!
Biliyorum efendim, fakat robot serbest, ve burası güvenli değil.
Je sais, mais le robot s'est enfui et la zone n'est plus sûre.
Evet, efendim, fakat Aziz Anthony bana lütfunu gösterdi.
D'accord, mais saint Antoine m'a bien fait une grâce.
- Fakat biraz önce yıkadınız, efendim.
- Mais vous venez de vous les laver.
- Fakat şu anda yemeğe indiler, efendim.
Ils sont sortis dîner, monsieur.
Bana istediğinizi yapın fakat Otama'yı düşünün efendim.
Peu m'importe, mais pensez à O-Tama.
Oh, evet efendim, fakat sadece başbaşayken konuşuyor.
Oui, mais seulement en privé.
Afedersiniz efendim, fakat Mr. Arkadin kendisini terasta beklemenizi rica etti.
Attendez M. Arkadin sur la terrasse.
Hayır efendim, fakat düşünmüştüm ki...
Non, monsieur, mais j'ai cru que...
Fakat lütfen... beni Efendim önünde utandırma.
Mais je t'en prie... ne me couvre pas de honte devant mon Seigneur.
- Evet, efendim. - İyi bir doktorsun fakat ordu hakkında öğrenmen gereken çok şey var.
- Vous êtes un bon médecin... mais vous ignorez tout de l'armée.
Affedersiniz, efendim, fakat yeğenimin küçük giysisini her yerde aradım, bulamıyorum.
Excusez moi, monsieur, mais je cherche partout la robe de ma nièce, et je ne le trouve pas.
- Fakat bu zor bir görev efendim.
Sa position est difficile.
Seninle yaşamak mutluluk dolu olurdu Harris-san fakat tutulmayan yeminim ve efendim Tamura'nın ölümü ile satın alınmış mutluluk.
La vie avec toi eût été toute de bonheur. Harris-san. Mais un bonheur payé d ´ un serment non tenu et de la mort de mon Seigneur.
Evet efendim. Fakat çiftliğimiz yok ve- -
Oui, mais on n'a pas de ferme, et...
Fakat, Kiyokawa sama, o adam bana bir Ronin'miş gibi geldi, efendim.
Mais cet homme avait plutôt l'air d'un samouraï vagabond.
Ben de öyle yapacaktım, efendim. Fakat, Kiyokawa Hachiro dono...
C'est ce que je voulais faire, mais Kiyokawa m'a arrêté.
Fikir beyan etmek için maaş almıyorum efendim, fakat kimselerin geldiğini sanmıyorum.
On me demande pas mon avis, mais je dis qu'ils viendront pas.
- Tabii ki hayır, efendim, fakat ben...
Des femmes et des enfants? Non, bien sûr.
Çok üzgünüm efendim..... fakat Bayan Nishikigi şu an başka bir müşteri ile beraber.
Je suis vraiment désolé, mais Mlle Nishikigi est déjà avec un autre client en ce moment.
Kör olabilirim efendim..... fakat bu dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü görecek kadar çok olay yaşadım.
Je suis peut-être aveugle, mais j'erre dans ce monde depuis assez longtemps pour savoir comment il marche.
Çok teşekkürler efendim..... fakat sizden asla böyle bir şey istemezdim.
Mais... Je ne veux pas vous ennuyer. Vous n'y êtes pour rien.
Tabii efendim, fakat bu sizin bölgenizde.
Si, si, monsieur. Mais ça dépend de votre commissariat.
Fakat sizinki, efendim, kendinizi yetiştirmiş bir adamsınız.
Alors que vous, monsieur, vous vous êtes fait tout seul!
Fakat yatağından hiç kalkmadı, efendim.
II n'a pas quitté son lit.
Fakat, efendim, yatağından hiç kalkmadı.
II n'a pas quitté son lit.
Bir tür güç alanı, efendim... fakat daha önceden bildiğim hiçbir şeye benzemiyor.
C'est une sorte de champ de force, mais je n'en ai jamais vu de pareil.
- Fakat, efendim...
- Mais...
Evet, efendim, ben korktum, fakat Dr. Stone ve Dr. Robertson, Başkan'a güvence verdiler. Wildfire güvenilirdi, çünkü kendini imha edebilecek bir atom silahı vardı.
Mais les docteurs Stone et Robertson ont assuré le président que le dispositif d'autodestruction assurerait leur sécurité.
Evet, efendim, fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler..... ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
Oui, mais ils sont doués de parole, et vous jugerez dans quelle mesure cette faculté peut s'exercer intelligemment.
Fakat, efendim...
Mais, monsieur...
- Eee, hayır, efendim. Bunu kabul etmekten nefret ediyorum, fakat bir şey yok.
Rien pour le moment.
Efendim, bizde bunu yapmaya çalıştık fakat bize saldırdı, kendimizi korumamız gerekti.
Chef, on n'en avait pas l'intention. Il a attaqué sans prévenir, nous n'avions pas le choix.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]