Files перевод на французский
909 параллельный перевод
# Kıyıya vurdu #
♪ is being tumbled in the beach files ♪
Sen bir yana koşacaksın ben bir yana.
Eh bien! Tu files de ton côté... et puis moi du mien.
Şimdi beni dikkatle dinle Oğlan. - O çığlığı bir daha duyduğunda hazır ol.
Attention, au prochain cri, tu files!
Beni takip eden adam sen misin?
C'est toi qui me files?
- Kasabadan ayrılamaz mısın?
Pourquoi tu ne files pas?
Sen, Keltoş, Çantasını arakla. Hemen git ona ver, o da bana verecek.
Toi, le "Tondu", tu lui fauches sa musette, tu files et tu la passes à celui-là, et lui me la refile.
Ah, av köpeği gibi devamlı beni takip ediyordun.
Tu me files le train comme une meute de chiens de chasse.
O zaman neden ona içiriyorsun?
Alors, pourquoi tu lui files de la vodka?
Yarın sabah ilk iş seni doktora götüreceğim.
Demain matin, tu files chez l'analyste.
- Tamam, birini ona ver.
- Ben tu lui en files un.
Eğer onu altın madeninden kolayca vazgeçirirsen mükemmel olur.
C'est au poil si tu files avec sa mine.
İki kardeşin öldü, kaçmaktan mı bahsediyorsun?
Tu files avec deux de tes frères morts?
Lomax için Gronsky'i vereceğim, ve ben de Yale için bir kurban alacağım.
Gronsky paie pour Lomax et tu me files un pigeon pour Yale.
- CHECK-lN MASASl
Tu files droit devant.
- Ama ayakta duramıyor! - Biraz viski verip uyumasını sağla.
Files-lui 2 doigts de whisky, c'est quant il dort il nous fout la paix.
Sen Sal'i al.
Tu files Sal.
Dinle, bölük komutanı, kumanda merkezinin emrine giriyorsun.
T'entends, chef de section adjoint, tu files te mettre à la disposition du PC.
Dosyaların üstünde sigaram var verirmisin tatlım.
Files-moi une clope, stp, cherie.
Harry, kravatını bir parça düzeltmeni istiyorum. Harry, beni takip ediyor olmandan gurur duyuyorum.
- Je suis fier que ce soit toi qui me files.
Bana bir ekip verebilir misin?
Tu me files une équipe?
O geldiğinde burada olmanı istemiyorum.
Tu files avant son arrivée.
Kızı onlara bırak.
Le chien? Files leur la fille.
Burada kalıyoruz.
Files leur la nana et on se casse.
- Biraz para verebilir misin?
Tu me files du fric?
Nasıl olur?
Où tu files comme ça?
- Buradan çıkmanı istiyorum. - Yapamam, Joey.
Il faut que tu files d'ici.
Gaetá, bana 5 bin liret verecek misin vermeyecek misin?
Tu me les files, ces 5 000 lires?
Yalvarırım yüz liret?
Tu me files 100 lires?
Sıkıntıya düşüyorsun ve anında kaçıp eline bir tabanca alıyorsun.
Dès que tu vois un problème, tu files prendre ton arme.
Ya al, ya git.
Bon, tu craches ou tu files.
Bana yardım eder misin?
Tu me files un coup de main?
On sentin var mı?
Je dois aller aux toilettes. Tu me files une pièce?
Yani sen biriyle gidiyorsun...
Et toi, tu files avec...
Niye kendi başına gitmiyorsun?
Pourquoi ne files-tu pas seul?
Bana tütün verecek misin?
Tu vas répondre? Tu m'en files un peu?
Sıra şu tarafta!
Hé, par ici les files d'attente.
Gizlice sınırı geçip Yunanistan'a gidersin.
Tu files en Grèce.
Bir sigara alabilir miyim?
Tu m'en files une?
Alabilir miyim?
Tu me files un coup?
Önce bana başka bir şey vermezsen olmaz.
Mais tu me files quelque chose en échange.
"Baba, sanırım gitmişler".
P'pa, je crois qu'il ont filés.
Kimseye söyleme, ama çorabım kaçtı.
Ne dis rien, mais mes bas sont filés.
Merak ettik ve Joe onları izledi.
On était curieux, alors Joe les a filés.
Verdiği 10 Dolardan ne kadar kaldı, Dobbsie?
Combien il reste sur les 1 0 qu'il a filés?
- Görev beni çağırıyor!
et tu files.
Gardiyanların öldüğünü görünce hepsi kaçtı ve şimdi bu ikisi elbiseler için geri döndüler.
Ils ont tous filés, les gardes étaient morts et ces deux-là sont revenus pour les vêtements.
1,5 saat sonra çıkışını yap.
Encore un set et tu files à l'anglaise.
İzlenip izlenmediklerine bakıyor olabilirler.
Ils craignent peut-être d'être filés.
- Bir şilin. - Gidiyor musun?
Tu files déjà?
Ölçek ve vuruşlara çalıştın mı?
- Bien. Tu as bien fait tes gammes et tes sons filés?
Hiç değişmeyeceksin Jonathan.
- Tu files du mauvais coton.