Flagstaff перевод на французский
101 параллельный перевод
Şerifi aramam lazım.
Je dois appeler le shérif de Flagstaff.
Şerif'in bürosu. Flagstaff.
Bureau du shérif, Flagstaff.
Flagstaff, Monterey, Hondo, Onlarla çalıştığımızı hatırlıyorum.
Flagstaff, Monterey, Hondo... on y a travaillé.
Flagstaff, Arizona'da son defa temiz hava görülmesinden 10 yıl önceydi.
Dix ans avant que la dernière zone d'air pur américaine... ne soit reportée à Flagstaff, Arizona.
Arizona Flagstaff Bağımsız Bankası geçen hafta Evrensel Özgürlük Ordusu diye bilinen bir terörist grubu tarafından soyuldu.
La banque Flagstaff Independent d'Arizona a été dévalisée par un groupe terroriste, l'Armée de libération œcuménique.
Bizdeki Flagstaff Bankası görüntülerini duymuşlar ve onu istiyorlar.
Ils ont entendu parler du film sur le cambriolage de banque et le veulent.
Flagstaff yakınlarında bir yerde öldü herhalde.
Elle a dû s'éteindre près de Flagstaff.
"Flagstaff'a gittim. Pazartesi günü döneceğim."
"Absent jusqu'à lundi."
Öyleyse Flagstaff'a gitmen gerekecek Çünkü dostun Mosely oraya gitti.
Il faut aller à Flagstaff parce que c'est là que ton pote est allé.
Ben Louise Marcus Flagstaff, Arizona'dan.
Je suis Louise Marcus, de Flagstaff dans l'Arizona.
Flagstaff'ı arayıp iki helikopter isteyeceğim.
Je vais appeler Flagstaff pour avoir deux hélicoptères.
Flagstaff dışında bir motel bulduk.
On est dans un motel, en dehors de Flagstaff.
Flagstaff'tan yollanan bir Noel kartı var.
J'ai reçu une carte de Noël postée à Flagstaff.
Laughlin, Flagstaff ve Vegas'ta bayağı zaman geçirmişler.
Il passait beaucoup de temps à Laughlin, Flagstaff et Vegas.
Hayır. Long Beach'teki kadın bana Flagstaff'ta bir adres verdi.
Cette femme à Long Beach m'a donné une adresse à Flagstaff.
Eski bir Cadillac'la Flagstaff'tan burası uzun yol, ama yalnızlık güzeldi.
Ça fait une trotte, de Flagstaff, mais j'étais content d'être seul.
Sağa dönersen o yol seni Amarillo, Flagstaf,
En prenant à droite, ça vous conduit à Amarillo, Flagstaff.
- Schaeger ve OğuIIarı, FIagstaff'dan. - Raymond DooIey.
Schaeger Fils, de Flagstaff.
Bir hafta önce Flagstaff'da bozdurulmuş.
Encaissé à Flagstaff, il y a 8 jours.
Evet, neyse, Flagstaff'dan buraya uçtum zira menajerimin özel uçağı yok.
Je suis venu ici de Flagstaff en avion. Mon imprésario est nul en géo.
Flagstaff Elk burdaki toplantı rezervasyonunu iptal etti.
L'equipe des pilotes de l'enfer vient juste d'annuler leur reservation
Onu idare edebilirim. Flagstaff, Arizona...
Il fera ce que je lui dirai de faire.
Flagsaff kuryesi ve Washington kuryeleri de yakalandı.
Ils ont eu un coursier à Flagstaff et deux à Washington.
Bayrak direği Panterleri'nin tuhaf bir gelenekleri varmış.
Il s'avère que les Flagstaff Cougars ont cette petite tradition.
Flagstaf'ta o ilacı yazabilecek bir doktor olduğunu duydum.
J'ai entendu dire qu'un médecin à Flagstaff pouvait le prescrire.
Bebeğim, ölmediler. Flagstaff'a taşındılar.
Ils sont en vie, ils sont partis à Flagstaff.
Hecht uçakla Flagstaff'e gitmiş. 2 hafta önce. 14 saat kalıp, Washington'a dönmüş. - Ama ben de Bay DeLuca'yı yokladım.
Hecht a pris l'avion pour Flagstaff, il y a 15 jours, il y est resté 14 heures, puis est rentré à Washington.
- Hecht'in Flagstaff'e veya civarında koruma altında tuttuğu başka bir tanık daha var mı? - Yok.
Hecht a-t-il d'autres témoins protégés à Flagstaff ou dans les environs?
Niye 3 gün önce arabayla onları Los Angeles'a getirmek üzere gittiğinde orada kalıp işlerini halletmedi ki?
Alors pourquoi se rendre à Flagstaff et ne pas aller voir Marty? Pourquoi ne pas attendre et faire ce qu'il devait faire, aller à Flagstaff pour les faire venir ici?
2 hafta önce niye gittin Flagstaff'e 14 saatliğine?
Non. Pourquoi être allé à Flagstaff et y être resté 14 heures?
Buradaki genç arkadaşa da söylediğim gibi, biz arabayla Los Angeles'a yola çıkana dek, Tim hiç gelmedi Flagstaff'e.
Comme je l'ai dit à ce jeune homme, Tim n'est pas venu à Flagstaff avant la nuit de notre départ.
Ama Ajan Hecht 2 hafta önce oradaydı. Seninle görüşmediyse de Michelle'le görüştü.
Mais l'agent Hecht était à Flagstaff deux semaines plus tôt, et même s'il ne vous a pas vu, il a vu Michelle.
Flagstaff'ten Los Angeles'a arabayla geleceğini bildiği için o silahı bavuluna koyar mı? Ortağına üst araması yaptın mı beyefendi?
A-t-il pu cacher cette arme dans ses bagages, sachant qu'il se rendait à Los Angeles en voiture?
Flagstaff'da yatılı bir kamp. Ata biniyorsun, kano gezintileri ve kamp ateşi.
Il n'est pas loin de Flagstaff, et on peut faire du cheval, du canöe, des feux de camp, des excursions nocturnes...
Sizi Hukuk Fakültesinden eski arkadaşım Tom Van Dyke ile tanıştırmak istiyorum. Flagstaff'ın Bölge Savcı yardımcısı ve iyi bir dost.
J'aimerais vous présenter un vieux copain d'école de droit, Tom Van Dyke assistant du procureur de Flagstaff et un bon ami.
. Jim Griffith.
Flagstaff, Arizona.
Sabahtan beri Flagstaff, Arizona Polisi ile telefonda görüşüyorum.
J'ai passé la matinée au téléphone avec la police de Flagstaff, Arizona.
Benim Flagstaff'da olmam gerekiyordu.
Je dois me rendre à Flagstaff.
Flagstaff'a doğru gittiler.
La voiture, non, mais ils allaient à Flagstaff.
- Cliffhanger motelindeler.
Lls sont au motel du Roc Instable, près de Flagstaff.
Yerel polise haber verin çevreyi sarsınlar.
Appelez la police de Flagstaff. Dites-leur de fermer le périmètre.
Anlaşılan Flagstaff'a gidiyorken yolda erkek arkadaşı ile kavga etmiş.
Visiblement elle s'est disputée avec son mec pendant qu'ils roulaient vers Flagstaff.
Cumartesi günü ve kızlar kafayı yemek üzere.
Joe veut les emmener passer le week end chez sa soeur à Flagstaff.
Joe hafta sonu için kızları Flagstaff'daki kardeşine götürmek istiyor.
Je pense que c'est une bonne idée. Flagstaff, hein?
Bence bu iyi bir fikir. Flagstaff, demek?
Je vais rester au paradis de la surveillance.
Flagstaff ile hayatımı kurtarmıştı.
Il m'a déjà sauvé la vie. À Flagstaff.
- Öyleyse niye Flagstaff'e kadar gitti de, Marty'e uğramadı?
Non.
Hecht, Flagstaff'e gidiyor ama tanığına uğramıyor.
Donc, Hecht se rend à Flagstaff et ne va pas voir son témoin.
- Flagstaff mı?
- Flagstaff.
Adamlarımdan biri onları oraya kadar takip ederler.
Je vais prévenir les flics de Flagstaff pour qu'ils soient sur le qui - vive.
Flagstaff polisini arayıp tetikte olmalarını söylerim.
Je t'appellerai minimum 150 fois par jour.