Fok перевод на французский
348 параллельный перевод
Bir ara, bir fok terbiyecisiyle çalışmıştım.
J'ai travaillé avec un dresseur de phoques.
... ama bu, sizden önce gösteri yapan fok balıkları kadar uyumlu bir gösteri yapamayacağınız anlamına gelmemeli.
Ce n'est pas une raison pour faire un travail moins précis que les phoques en 1re partie.
İnsanları her zaman eğitimli fok balıkları gibi mi kullanırsınız?
Vous croyez pouvoir traiter les gens... comme des chiens de cirque?
Eğer parası ödenmiş ise eğitimli bir fok olduğunu söyledi.
Il dirait ça à une otarie si c'était dans son intérêt.
Eğitimli fok balığı oyunu için eşlerinizi alın.
Choisissez vos partenaires pour le jeu des otaries savantes.
Eğitilmiş fok balıkları gibiler.
De vrais phoques dressés!
Hayvanat bahçesinde geçen gün ölen fok var ya... içi taş doluydu.
Vous savez, l'otarie morte au zoo... elle avait plein de pierres dans le ventre.
Bir fok yakalandığında, yapılması gereken belli ayinler ve uygulamalar vardır.
Quand un phoque est capturé il y certains rites à accomplir.
Fok küçük değil.
Bonne chasse, hein?
Bu sadece bir yavru fok.
Ce n'est qu'un bébé.
Ama kadın fok veya mors değildir.
Mais une femme n'est pas un phoque.
Eşini alırsa, fok bile diğer foka aynı şeyi yapar.
Même un phoque agirait ainsi, si on lui avait dérobé sa femme.
Fok öldürebilir ve hala diğer foklarla birlikte yaşayabilir.
Un phoque peut le faire.
Eğer karşı koyarsan biri seni fok gibi öldürecek.
Si tu résistes, je te tuerai comme un phoque.
- Yemedim tabi. Mevsimi gelmeden beyaz ren geyiği veya fok yedin mi?
Tu as mangé du Caribou ou du phoque en dehors de la saison.?
- Ve kişisel fok...
- Et méde...
Tıpkı minik bir fok gibi ağladı.
C'était grandiose, il hurlait comme un phoque.
Daha sonra iki yavru fok balığı gibi kayaların üzerinde güneşlenirlermiş.
Puis ils se prélassaient sur un rocher, au soleil, comme deux bébés phoques.
Yavru fok balığı mı?
Bébé phoque!
İşte buradayız tıpkı iki küçük fok balığı gibi.
Nous y voilà, nous prélassant au soleil, comme deux bébés phoques.
Sahilde fok yetiştirilen bir yer var sahibi beni iyi tanır.
Il y a un endroit sur la côte avec un phoque dressé. Il me connaît bien. Une fois, il m'a mordu.
Annesi başka bir fok ile kaçtı.
Sa mère est partie avec un autre phoque.
Valla, hatırladığım bölümler şunlar : Kurtçuk yedikleri ilk bölüm ve sonra ikinci bölümde ihtiyar kadının hamile kızına dedikleri : İlk doğan bebek erkek olursa şansı bol olsun diye fok yağıyla ovulurmuş.
Les seules parties que je me rappelle, c'est d'abord quand ils mangent des vers, et puis quand la vieille dit à sa fille enceinte que le premier-né, si c'est un garçon,
Aslında sağır bir fok gibi yüzdüğü için... neredeyse ona çarpıyordum.
J'ai même failli la couler... Elle s'ébrouait comme un phoque sourd.
'... fok balıkları ve su samuru şovu...'
.. le spectacle des outres et des phoques et...
O taburede ayakta durup fok gibi ses çıkartarak.
Tu vas monter sur ce tabouret et imiter le cri du phoque.
İlk evlendiğimizde fok avcılarının peşindeydin, eve geldiğinde de onlar gibi kokuyordun.
Ne me donne pas de présents. Au début, quand on était mariés, tu suivais des chasseurs de phoques, et quand tu revenais, tu sentais comme eux.
Portekizce fok demektir.
Foca, ça veut dire "phoque" en portugais. - Je vois.
- Merak etme, o eğitimli fok gibidir.
- Johnny est un phoque savant :
Zavallı biçarenin biri, bütün gece, fok suratlıya kulağına damla damlattırmış, değil mi?
La pauvre malheureuse! Ce gros phoque lui a bavoté dans l'oreille toute la nuit, eh?
Bunu fok etine tercih edersin diye düşündüm
J'ai pensé que vous préfériez ça à un steak de phoque.
O ne isterse yapan evcil bir fok muyum?
Je dois faire ce qu'elle veut?
Fok kürkü alacağım akbaba tüyünden halıları olan bir küçük spor araba ve Amerikan kartalı tüylü bir şapka alacağım.
Acheter un manteau en peau de phoque, une voiture en diamants et un chapeau en aigle à tête blanche.
Belki çayın zamanı geçmiştir, Fok amcadan biraz satın alacam.
Il est périmé. Demande à Fo d'en racheter.
Sizin hakkınızda ff-ff-fok şey duydum çocuklar.
Elle m'a tant parlé de vous!
Balina avcılığı ve fok katliamı, Fox kanalının başkanlığı.
J'ai été chasseur de baleine, président de Fox Network...
Uçuş sanatının gizemi fok gibi bir herifi bile göklerde uçurabilir ve tüm zebanileri bile ağlatır.
Le secret du de cette technique peut faire voler un homme... pourtant aussi lourd qu'un lion de mer.
Fok derisi kullanmalısın.
II faudrait utiliser des peaux de mammiferes marins.
Bir tanker merkezi kıyıda karaya çakılıp, galonlarca petrolü Bebek Fok Sahili'nde döktü. - Olamaz.
Un pétrolier géant s'est échoué... sur la plage des bébés phoques, déversant des tonnes de pétrole.
Eskimolar için fok hayat demekti, anlıyor musun Isaiah?
Pour les Inuits, le phoque était la vie.
- Küçük bir fok yavrusu kadar şirin.
- On dirait un adorable bébé phoque.
Bizi şişko bir fok zannettikleri için ısırırlar.
Ils vous croquent... s'ils vous prennent pour un phoque.
Neyim ben, eğitimli bir fok mu?
Je suis un chien savant?
Burada bir kaç tane aç fok var galiba!
- Je me demande pourquoi. - Je vois des phoques affamés.
Evet, bir fok kadar pürüzsüz.
Ooh, doux comme la soie.
- Hadi gel fok bölümüne bakalım.
Allons voir les phoques.
Özel bir şey yok, sadece kaya ve birkaç bin fok.
Des rochers, des phoques...
Balinaları ve, oh, tanrım, oh, lanet fok yavrularına ne dersin?
- Allez-y. Ne vous inquiétez pas.
- Fok derisinden.
En peau de phoque.
Bebek bir fok kurtaracağım.
Je vais sauver un bébé phoque. Ensuite, je sauverai une tortue de mer.
İgloo'larda fok avlarlardı.
Ils chassaient les phoques près de leurs igloos.