Formaldehyde перевод на французский
106 параллельный перевод
İçine formaldehit doldurulana kadar, yara dokuları renksizdir. Bunlar, işlem esnasında ortaya çıkar.
Lorsqu'on a injecté la formaldehyde, ça a décoloré le tissu endommagé, ce qui a révélé les échymoses.
Bu, Eau de Formaldehit, beğendiğine sevindim.
C'est de l'Eau de Formaldehyde, contente que vous aimiez.
Hidrojen siyanür cyanoacetylene * ( * C3HN ), formaldehit.
Le cyanure d'hydrogène... le cyanoacetylene... le formaldéhyde...
Formaldehit.
Du formaldéhyde.
Formaldehit.
Formaldéhyde.
- Bir bardak formaldehit içiyordum.
- Je me tape un petit formaldéhyde.
Her zaman ilaç kokardı.
Il sentait toujours le formaldéhyde.
gemi kimin fikriydi?
C'est du formaldéhyde.
- Formaldehit.
- Le formaldéhyde.
Formaldehit.
Le formaldéhyde.
Geri döndüğünde ise Psişik Birliği'ne işim düştüğünde formaldehit dolu kavanozlarda parçalarını görmek istemem.
Une fois qu'ils vous auront récupérée... je n'aimerais pas vous retrouver au Q.G. du Corps Psi... dans des bocaux de formaldéhyde.
Sabahları formaldehit kokusunu çekmeye bayılıyorum.
J'adore l'odeur du formaldéhyde le matin.
Formaldehitli falan gibi bir torba içinde mesela?
Ouais, avec du produit là, du formaldéhyde.
Daha sonra anlaşıldı ki, uyuşturucu PCP ve formaldehit içeriyormuş.
On a su plus tard que ces joints contenaient du PCP et du formaldéhyde.
- Yerel polis, formaldehit dedi.
Du formaldéhyde, selon la police.
- Formaldehit mi?
- Du formaldéhyde?
Formaldehit, metanol. etanol.
Formaldéhyde, méthanol, éthanol.
- Evet, formaldehitle.
Oui, empoisonnés au formaldéhyde.
- Formaldehit. *
Du formaldéhyde.
Hannah'ın formaldehitle temas edebileceği birçok yol var.
Elle a pu être exposée au formaldéhyde de 1000 façons.
- Formaldehite ulaşabilirsiniz yani?
Vous avez du formaldéhyde?
Gelinliğin her bir ipliği yüksek miktarda formaldehit içeriyor.
Chaque fibre contient une forte concentration de formaldéhyde.
Laboratuara erişim imkanı vardı - yüksek miktarda formaldehit için,... Hannah Bloom'u öldürecek kararlı bir formaldehit çözeltisine değil.
Et à du formaldéhyde de labo, différent de celui qui a tué Hannah.
... en fazla formaldehit yoğunluğunu astarında bulduk. Gelinliğin içinde.
Et le formaldéhyde était concentré sur la doublure, dans la robe.
Formaldehit bir tahnit * sıvısıdır, ve gelinlik zehiri içeriden dışarıya doğru emmiş.
Le formaldéhyde sert à embaumer. La robe l'a absorbé du dedans.
İdrarında hidrojen siyanür, formaldehit ve kurşun var.
Son urine a montré des traces de cyanure d'hydrogène, de formaldéhyde et de plomb.
Yakanın altındaki bu lekede PCP izi var formaldehid, sodyum ve nikotinle karışık.
La plupart? Oui. Cette tache ici, sous le col, contient des traces de PCP mélangé à du formaldéhyde, du sodium et de la nicotine.
Formaldehit ve ölüm.
Formaldéhyde et mort.
Kadavralarımız.
- Formaldéhyde. Ce sont nos cadavres.
Hayır, bu gerçekten de ölü insanlara enjekte edilen sıvıdan! Formaldehit, methanol, ethanol, tüm bu kötü şeylerle yapılandan!
Non, je te parle vraiment de liquide pour embaumer les morts, fait de formaldéhyde, de méthanol, d'éthanol, tous ces sales trucs
Bandın her yerinde formaldehit izleri vardı.
Hum, la bande avait des traces de formaldéhyde partout.
Formaldehit her türlü insan ve hayvan parçaları bozulmasın diye kullanılır.
- Ca veut dire que... le formaldéhyde infecte le corps humain, les animaux, dans ce genre-là.
Yani formaldehit kullanıyorlar.
Ils utilisent donc du formaldéhyde.
Hicks'in ellerini bağlamak için kullanılan bandın üstünde formaldehit vardı.
La bande qui a été utilisée pour attacher les mains de Hicks avait du formaldéhyde dessus.
Leo Baekeland, daha önceden bulunmuş olan ama daha önce hiç karıştırılmamış maddeleri birbirlerine karıştırıp, molekül zincirlerinden bakalit plastiğini buldu...
L'idée de génie qu'a eu Leo, c'est de stabiliser le phénol avec le formaldéhyde, lui donner de la force et de le solidifier. Mais il n'arrivait pas à les mélanger. C'est Leo qui a pensé à les soumettre à la pression.
Ona katlanabilmen icin kokusunu bastıran ş bir feromon icat ettim.
Tu peux supporter d'être en sa présence, car j'ai créé une phéromone qui neutralise le formaldéhyde.
Sadece bu formaldehit kokusuna dayanamıyorum..
C'est juste que je ne supporte pas l'odeur du formaldéhyde, d'accord?
Formaldehit ve zihin kontrolune dayalı bir teorim var.
J'ai une théorie fondée sur le formaldéhyde et le contrôle de l'esprit.
Eğer damarlarıma formaldehit sıvısı enjekte edersek, bu sinir yollarını taşlaştırır ve beynimi dondurur.
En injectant une solution formaldéhyde dans mes veines, mes signaux nerveux et donc mon cerveau seront pétrifiés.
Formaldehit tahriş edebilir, ama etanol bu etkiyi hissetmemi önler.
La formaldéhyde pourrait m'irriter, mais l'éthanol neutralisera ses effets.
Ana malzemesi formaldehit.
L'ingrédient principal : le formaldéhyde.
- Formaldehit gibi kokuyorsun.
- Tu sens le formaldéhyde.
Ayrıca kitapta bebeklerle ilgili başka bir şey yazmıyor.
Aucune mention des bébés dans le formaldéhyde.
Zehir, sindirimini yavaşlatmış ve kalıntılar, formaldehit ve etanol sayesinde iyi korunmuş.
La toxine a ralenti sa digestion, et tout a été bien préservé par le formaldéhyde et l'éthanol.
Evet "Mary Sunshine" ile evde olmak gibi, Zaten kendimi "görünmez kız" gibi hissediyorum.
Avec Mary Sunshine dormant chez moi, je me sens déjà comme la fille de formaldéhyde.
Görünmez kız, bu komik.
La fille de formaldéhyde, c'est drôle.
Formaldehit mi?
Du formaldéhyde?
- Formaldehit.
- Du formaldéhyde.
Sorun formaldehit.
C'est du formaldéhyde.
Formaldehiti ne çıkarır biliyor musun?
Tu sais ce qui enlève le formaldéhyde?
... etil benzen, birçok formaldehit, çok uzun süre kalıcı olan polinükleer matik hidrokarbonlar gibi birçok yarı değişkenlerdi.
Benzènes, toluènes, xylènes, éthyle benzène, beaucoup de formaldéhyde, des semi-volatiles comme les hydrocarbures aromatiques.