Fragrance перевод на французский
31 параллельный перевод
Bir gülün kokusu.
La fragrance d'une rose.
Ne özgün bir esans.
Bonté divine... quelle fragrance originale!
Biraz çiçek demeti gibi kokuyor.
Celui-ci a une fragrance... printanière.
"Aşk Kokuları" saçan özel bir mumdur bu.
C'est une bougie parfumée à la "Fragrance de l'Amour".
Sarhoş edici büyüsünü yapacak
Embaume d'une fragrance céleste
Ölüm, o kişi gittikten sonra uzun süre ortada dolaşan bir kokuydu.
La mort est une fragrance qui reste bien après que la personne ait quitté la pièce
Kokularıyla seni sarmalar.
T'embaument de leur fragrance
Bir İtalyan parfümcü ilk bebek parfümünü üretir ve bu varlıklı aileler tarafından beğenilir.
Une Italienne créa la première fragrance pour bébé, fort appréciée des bonnes familles. La célèbre féministe Alma Mira et le Dr Pifarré introduisent la psychanalyse en Argentine.
Birazcık esans.
C'est juste une fragrance.
İdrar ruhlar dünyasından insanların dünyasına geçiş için özel bir koku olarak kullanılabilir.
L'urine peut être utilisée comme une fragrance particulière pour que les esprits puissent pénétrer les corps.
Onların romantizminde ki güzel koku hala havada gizleniyor.
La fragrance de leur idylle se trouve toujours dans l'air.
Evet, nilüferlerin kokusuna bayılıyorum.
Oui, ils ont une fragrance agréable.
Karşında oturan bayan Katherine Reimer'dır.
Une fragrance spéciale pour l'occasion?
Dickie Alicante'de yakalanmakla ünlü de.
Dickie a été pris en délit de fragrance.
Bana verin. Seks, kadınların vücut kimyasını değiştirir. Kokularını bozar.
Le sexe modifie le métabolisme d'une femme, altérant du coup sa fragrance.
Binlerce yıl, parfüm üreticileri, aşırı tatlı ve mis kokuları dengeleyip güzel bir koku haline getirmek için farklı, ekşimiş kokular kullanmıştır.
Depuis des milliers d'années, les fabricants de parfums ont utilisé un seul disparate, une note de rance pour contre-balancer toutes les autres douceurs et des senteurs onctueuses dans une fragrance.
Empire World Fragrance geçen ay hırsızlık yaptığı gerekçesiyle bir çalışanını kovmuş.
Empire World Fragrance a renvoyé un de ses employés il y a quelques mois pour vol.
Bilgin olsun, üniseks bir parfüm.
C'est une fragrance unisexe.
Al, parfüm demez, koku der.
Al appelle ça une fragrance.
Yeni kokumu nefesine çekene kadar bekledim.
Et dès qu'il aura humé ma nouvelle fragrance...
Buna "Yeni araba kokusu" deniyor.
- "Fragrance de voiture neuve".
Narin ve incelikli bir koku. Bir dut gibi.
Délicate, elle dégage une fragrance subtile semblable à celle d'une baie rouge.
Fragrance yine.
Quel parfum, cette parmigiana!
Şu an adeta içinde bulunduğu kokulu konçertoyu yani ikinci konuyu domine eden şey yapmacık güzel koku.
En l'occurrence, c'est cette fragrance raffinée qui domine, second thème, en quelque sorte, de son concerto odoriférant.
Benim ilgilendiğim koku, "Seni istiyorum" diyen koku.
Je suis intéressé par une fragrance qui dit " Je te veux.
Benim ilgilendiğim koku, "Seni istiyorum" diyen koku.
Je cherche une fragrance qui dit : " Je te veux.
Ya da bir parfüme?
Ou une fragrance?
Bayan Maretto bana bir sürü güzel şey aldı örneğin bu hal hal gibi ve gerçekten pahalı bir şişe parfüm o buna "parfüm" diyor onu özel günler için saklıyorum.
Et un flacon de parfum très cher, une "fragrance" comme elle dit, que je vais garder pour une occasion spéciale.
Ama sabun kokusu olarak da kullanılır.
Mais on l'utilise aussi comme fragrance dans les savons.
- Sayit'in giysilerindeki kokuyu bulmaya çalışıyorum da.
Je cherche une fragrance trouvée sur les habits de Sa'id.