Fume перевод на французский
4,532 параллельный перевод
Sigara alışkanlığı için nikotin bandı içki alışkanlığı için antabuz obsesif kompülsif bozukluğu için fluvoxamine hepatit C için interferon bel soğukluğu için doksisiklin bu adam yürüyen eczane gibi.
Les patchs à la nicotine, parce qu'il fume, l'antabuse pour son alcoolisme, la fluvoxamine pour les troubles obsessionnels convulsifs, l'interferon pour une hépatite C, et la doxycycline pour une chlamydiose... ce mec est une pharmacie ambulante.
Hâlâ dumanı tütene.
Celle qui fume encore.
Artık içmiyorum ama eşlik ederim.
Oh, je ne fume plus, mais je vais te tenir compagnie.
Evet, seni arabasında emmek için durmadan sigara içen sert bir kız ayarla sonra da eve gidip, yarak düşünerek kendini boşalt.
Ouais, tu fais en sorte qu'une fille robuste qui fume comme un pompier te suce dans son camion, et puis tu rentres chez toi et tu te branles en pensant à une bite.
Nişanlımın anneannesiyle içemem.
Je fume pas avec la mamie de mon fiancé.
Kim mentollü içer ki, anasını satayım?
Qui fume des menthols, nom de dieu?
İlk gösteri öncesi genelde bir sigara içerim.
je fume toujours une cigarette avant le premier spectacle.
Biraz kille etrafını kapat, çatlaklardan duman çıkıyor.
Tu peux colmater le poêle. Les bords sont fendus et il fume.
Rahibe, sobada hala çatlaklar var, biraz daha kile ihtiyaç var.
Ma sœur, il faut colmater le poêle, il fume toujours.
Biraz ot çek, bebeğim.
Fume un petit peu, mon bébé.
- Ölene dek ot iç.
Fume de l'herbe jusqu'à ta mort.
Ne içiyor bu adam?
Qu'est ce qu'il fume?
Sigara içtiğini biliyor muydun?
Tu le savais qu'elle fume?
- Etrafımda sigara içilmesine alışığım.
J'ai l'habitude que l'on fume autour de moi.
Artık "ben cigaramı çekerken siktir git" işindeyim ve işler açılmak üzere.
Je suis dans le business "casse toi pendant que je fume un join" et le business c'est d'en profiter un max
Tıpkı spagetti, yumurtalı ekmek gibi şeyler var. Sigara içişinden yumurtalı ekmek olduğunu anlıyoruz.
Dans ces dernières, on trouve les spaghetti, le pain perdu... on sait qu'il est perdu parce qu'il fume.
Ot içmekten mi?
Pour avoir fumé de l'herbe?
İlk kez 17 yaşındayken esrar içtim.
À 17 ans, j'ai fumé de l'herbe pour la 1ere fois.
Bu şeyleri çok mu kokladın, ne yaptın?
Tu as fumé ces trucs ou quoi?
Hipnotize olamıyorum, Dwight. Bunu denedim, ve sigarayı bıraktım.
On peut pas m'hypnotiser, j'ai déjà essayé, j'ai fumé encore plus.
Bitmiş sigarayı içiyorsun.
T'as fumé cet horrible mégot.
Sence tütsülenmiş somon balığı başlangıç olarak çok mu fazla olur?
Bon, tu crois que le saumon fumé en entrée fait deviner trop tôt?
Üniversiteden beri içmedim.
J'ai pas fumé depuis la fac.
Kiliseye ilk gidişimden beri sigara içmiyorum. O yüzden muhbirlerinizin başka kapıya gitmesi gerekecek.
Et bien, je n'ai pas fumé depuis ma première Communion, alors vous allez devoir me lâcher la grappe.
Hatun dehşet ama o ben değilim.
La nana a fumé mais ce n'était pas moi.
Bu gidişle avucuna işi düşecek olan kişi sensin.
C'est pas toi qui aurais fumé?
Enfes ballı Tempeh baconum var orada.
J'ai quelque délicieux bout de lard fumé au miel par ici.
Hayatında hiç sigara içmemiş olanlar ellerini indir- -
Baissez votre main si vous n'avez jamais fumé... un cigare...
13. Sigara içtim, uyuşturucu kullandım.
J'ai fumé, je me suis drogué.
Umarım somon füme seversiniz?
J'espère que vous aimez le saumon fumé.
Somon fümeye bayılırız!
On adore le saumon fumé!
Kafan güzel olmalı.
Vous avez fumé ou quoi?
Kafasının güzel olduğunu düşündüm.
Je me suis dit qu'elle avait fumé. Pourquoi ça?
Dayak yemeye hazır mısın kömür karası?
T'es prêt pour une flagellation, fumé?
- Birlikte ot içtiniz mi?
- Vous avez fumé de l'herbe?
Bu eski viskilerin ağızda kalan tadı oldukça kutsal oluyor.
Ces scotchs vieillis ont un subtil arrière-goût fumé qui est... divin.
Tadında kayboldum adeta.
J'ai fumé quatre paquets de cigarettes. Jusqu'à en être dégouté.
Jeff Foster dediği gibi kampüste ot içmekten ceza almış ama tedavi karnesi var.
Jeff Foster a été cité par la sécurité du campus pour avoir fumé de la marijuana sur le campus, bien qu'il a une carte médicale.
Yemin ederim sigara içmedim.
Très bien, je jure devant dieu que je n'ai pas fumé.
Üniversiteden beri içmedin.
Tu n'as pas fumé depuis le lycée
Bir yerlinin yanına farklı ırktan birini mi koyacaksın?
T'as fumé? Se mélanger aux chicanos? Jamais.
Sadece 18 saatte pişti, cevizde tütsülendi, küle bulandı, ve çöpten yeni çıkarıldı.
Ça a pris seulement 18 heures pour le cuisiner. fumé au bois de Carya sur toute la bizone et tout droit sorti de la poubelle.
Kafamız mı güzel bizim?
On a fumé de l'herbe?
Yeşil soğanlı, yaban turplu tütsülenmiş somon balığı.
Euh, saumon fumé et gaufre à l'échalote, sur lit de raifort.
Üniversitedeyken bir kere karanfil sigarası içtim.
Une fois à la fac, j'ai fumé une cigarette au clou de girofle
- Çünkü ilk denememde ciğerlerim eriyor sandım ve birden paranoyaklaştım. Üç saat dolapta saklandım ve altıma da işemiş olabilirim.
Parce que la seule fois où j'ai fumé de l'herbe j'ai eu l'impression que mes poumons fondaient et je suis devenu tellement paranoïaque que je me suis cachée dans le placard pendant trois heures et je me suis fait dessus.
Sigara mı içtin?
Tu as fumé un paquet de cigarettes?
- Ama yarışmadan önce kafam güzel olmazsa bir anlamı olmaz çünkü tüttürmeden tek parça yemek yiyemiyorum.
- Mark Wahlberg. - Mais ça ne servira à rien si je ne peux pas me défoncer avant le concours, parce que je ne peux littéralement pas manger à moins d'avoir fumé.
Siz gençler çok fazla ot içiyosunuz.
Vous avez fumé bien trop de beuh.
Sizce artık Stuart dostunuzun da tüttürme vakti geldi mi? Daha önce hiç kullanmamıştım.
Je n'ai jamais fumé d'herbe avant.
Annemle erkek arkadaşı da bunu oynardı ama onlar buna "Son sigarayı kim içti" derdi.
Ah ouais? Ma mère et son copain on fait ça aussi, mais ça s'appelait "Qui a fumé la dernière clope".