Grands перевод на французский
12,115 параллельный перевод
John derdi ki : " Dünyadaki en zeki bireylerin en büyük problemi çözmek için bir araya geldiğini hayal et :
John dirait, "Imaginez les plus grands esprits"
Lakin her şeylerini veriyorlar ve onlar bizim en büyük bağışçılarımız.
Mais ils donnent tout ce qu'ils ont, et ils seront nos plus grands bienfaiteurs.
Rahiplere bunu göstermeliyiz.
Nous devons montrer aux grands prêtres. J'ai dit non.
Hevesinden bahsetmişken, tatlı eşim, tüm büyük medya kuruluşlarını da partiyi kuşatmaya davet etti.
En parlant de... Dans son zèle, mon adorable autre moitié a invité tous les grands médias pour couvrir la fête...
Büyük adamların arasına hoş geldin, Boyle.
Bienvenus dans la cour des grands.
Babalarımızın, büyükbabalarımızın, büyük büyükbabalarımızın verdiği gibi.
Cette même charité qui animait nos pères, nos grands-pères et nos arrière-grands-pères.
Hayır. Yufka yüreği ve hayır işleriyle halka oynuyor. Fakat her şeyi gösteriş ve ego.
Non, il amuse la galerie avec son cœur brisé et ses grands sentiments altruistes, mais ce n'est que vanité et poudre aux yeux.
Ki bu da penisleri çok büyük olan adamlar arasında yaygın bir sorun.
Qui est un problème très fréquent chez les hommes qui ont des pénis trop grands.
Seçtiğin siberbeyin modeli zamanın yeniliklerine ayak uyduramayacak durumda olduğu zaman yapay bir vücuda sahip olmanın sonuçları işte böyle oluyor.
Les grands changements de notre époque sacrifient l'adaptation des cyber-cerveaux, et condamnent la cybernétisation.
Büyük anne ve babam, babam açısından hep kapalı bir konu olmuştu.
Mes grands-parents étaient un sujet à ne pas aborder pour mon père.
İkinizde buradasınız, canlı olarak en büyük isteğim gerçekleşti.
Que vous soyez tout deux ici, maintenant, en chair et en os... comble mes plus grands espoirs.
Birçok diğer işin yanında, Kord Endüstri dünyadaki en büyük silah üreticilerinden.
Entre autres, Kord Industries, est l'un des plus grands fabricants d'armes au monde.
Ama savcıyla görüştüm ve zorluk çıkarıyor.
Mais j'ai rencontré le procureur et il emploie les grands moyens.
Yargılamalara hayır! Şakalara hayır! Artık, kendimizi değersiz hisettmek yok.
On ne nous fera pas nous sentir moins que ça parce qu'on est plus grands que ça!
Orada durmadan çalışıyor, mektuplar yazıyor ve hesap defterini tutuyordum. Karşılığında mütevazi bir maaş alıyordum.
J'ai travaillé là régulièrement, en écrivant des lettres et garder des grands livres à l'intérieur échangez pour un salaire modeste.
İlginçtir, ihtişam delisi uzun, siyah modellere olan düşkünlüğüm kalmadı.
Curieusement, mon intérêt pour les grands et beaux mégalos s'est un peu émoussé.
" Kal-El, harika insanlar olabilirler.
Ils peuvent devenir grands, Kal-El ;
Titreyen vücudu ve kocaman gözleriyle bize bakarken...
Ces grands yeux nous regardant, et sa chaire douce, tremblante.
Büyük umutlarım vardı.
J'avais de grands espoirs pour vous.
Onun en büyük başarısı olarak seni mahvetmek.
Te ruiner a été parmi ses plus grands exploits.
Büyük açılış yaptık.
Nous a ouvert de grands.
Bu çaresiz günlerde büyük tedbirler almalıyız.
Aux grands maux, les grands remèdes.
Sizin için büyük umutlarım vardı.
J'avais de grands espoirs en vous.
Eskiden Gotham'da güçlülermiş.
Ils étaient grands dans les vieux jours dans Gotham.
Profesör Acayip'in bununla ilgili büyük umutları var.
Le professeur Strange a de grands espoirs pour celui-là.
Dünyanın en iyi astrofizikçilerinden.
C'est l'un des plus grands astrophysiciens mondiaux.
Uzun ve güzeller ve Tupperware'lerinde ne olduğunu bilmek istemezsin.
Grands et magnifiques, et tu veux pas savoir ce qu'ils ont dans leur Tupperware.
Neden o meme uçları o kadar büyük?
Pourquoi ces mamelons sont si grands?
Bana büyük görünmediler.
Ils ne me semblent pas si grands.
Benimle ilgili büyük planları vardı.
Il avait de grands projets pour moi.
O korkunç Castili akrabaların her şeyi mahvetti.
Je suis désolée que tes horribles grands-parents castis aient tout gâché.
İri yarı, indirmesi zor olan adamlar ilgisini çekiyor vahşi hayattaki büyük hayvanlar gibi.
Il ne s'intéresse qu'à des hommes costauds, ceux qui sont durs à mettre à terre, comme les grands mâles dans la nature.
Dünyanın en iyi restoranlarından birinin hedefi bu.
C'est le but d'un des plus grands restaurants an monde.
Büyük İtalyan sanatçıların eserlerinin olduğu İtalya Salonu'na girdik. Çoğu eser eski nesil sanatçılarındı. Çatı kirişlerinde içi doldurulmuş güvercinler vardı.
On marchait dans le pavillon italien où vous avez tous ces grands artistes italiens, mais principalement d'une ancienne génération... et dans les chevrons, il y a tous ces pigeons empaillés, et Massimo dit, "Qu'est-ce que ces pigeons font là?"
Çaresiz anlar, sevişmemizi gerektirir.
Aux grands maux, envoyons-nous en l'air.
Kendini çok abartıyorsun ama herkes gibi sen de insansın seni kendini beğenmiş pislik.
Tu veux jouer dans la cours des grands, mais tu es juste un humain comme tout le monde, espèce de fils de pute suffisant.
yapılı ve güçlü değilseniz yüzünüzü bile görmeyim.
ne montrez pas votre visage à moins que vous soyez grands et forts!
Hepimiz büyük riskler alıyoruz.
On prend tous de très grands risques.
Şehirdeki en iyi hukuk firmalarından biri.
C'est un des plus grands cabinets d'avocat de New York.
En büyük pişmanlıklarımdan biri, en kötü dönemimde olduğum için senin en kötü döneminde sana yardımcı olamamış olmak.
Un de mes plus grands regrets est de n'avoir pas été capable de t'aider quand tu étais au plus bas parce que je l'étais aussi.
Birçok başarılı adamın başlangıcı bodrumlardır.
Oh. Hey, de nombreux grands hommes ont commencé dans un sous-sol.
Hayır, birçok başarılı adamın başlangıcı garajlardır.
Non, de nombreux grands hommes ont commencé dans un garage.
Hayatımın en büyük iki aşkını doğuran kadınla tanışma fırsatı...
Pour rencontrer celle qui a donné naissance aux deux grands amours de ma vie?
Bay Hathorne, olağanüstü tehlikelerin olduğu olağanüstü zamanlar yaşıyoruz ve bu yüzden de olağanüstü tedbirler almamız gerekiyor.
M. Hathorne, cette époque et ces dangers sont périlleux. Aux grands maux les grands remèdes.
Katie, dünyanın müstakbel liderleriyle takılmak mı istiyorsun yoksa birkaç amele yanıklı Yahudi'yle mi?
Tu préfères côtoyer les futurs grands de ce monde ou des juifs qui ont cramé au soleil.
Kalmar. Büyükbabamların geldiği şehir.
À Kalmar, la ville de mes grands-parents.
Bu arazi dedelerimindi.
C'était à mes grands-parents.
Ninelere tecavüz edip Generaline yalan söyledin.
Alors tu n'as pas gagné, violé des grands-mères et menti à ton général, je te paie.
- O da var ama bir seferinde koca ayaklı bir Cherekee'yi öldürmüştüm.
Ça et aussi parce qu'une fois j'ai tué un Cherokee aux grands pieds.
Yüksek paralı, gizli oyunlar.
Des jeux souterrains à grands enjeux.
Bay Penahi, çoğu gözde klasiği izledim.
J'ai vu la plupart des grands classiques.