Grits перевод на французский
25 параллельный перевод
Bayım, Benim adım Hominy ve o da Grits.
Je m'appelle Hominy et voici Grits.
Etrafında da biraz İtalyan grits * olsun.
Et donnez-moi aussi un peu de polenta.
Gritz Carlton Oteli'nden.
- À l'Hôtel Grits Carlton.
Sesindeki tonlamaya, jestlerine. Hani bir Güneyliyle tanıştığında onun ağzıyla konuşmaya başlarsın ya.
C'est comme en parlant à un habitant du sud tu commences à dire "y all" et "grits" et "tobaccy."
Bu adam benden bile amele,... ki düşün, benim ismi yulaf olan bir kuzenim var.
Il est trop têtu pour moi, et j'ai un cousin qui s'appelle Grits.
- Aslında hazır Alabama'dayız, Grits istiyorum.
En fait, étant en Alabama, je vais prendre de la semoule de maïs.
Grits mi? Emin misin?
T'es sûr?
Grits'ten korkmuyorum.
Ça me fait pas peur.
- Grits ve yumurta yaptım. - Grits öyle mi?
J'ai fait de la semoule de maïs et des œufs.
Grits de yapabilirim herhalde.
Je suis une chirurgienne entraînée.
Üzerine alınma eğitimli cerrah ama grits, olmamış.
Et sans vouloir t'offenser, chirurgienne entraînée, mais... la semoule de maïs est... pas bonne.
Grits ve RoboCop mı?
Semoule de maïs... et RoboCop?
Sanırım hiç kimse grits sayesinde birisini sevebileceğini düşünmüyor.
Jamais personne n'a pris conscience de ses sentiments avec de la semoule de maïs.
Kuzenim Grits bir keresinde sürat arabasıyla onu yoldan çıkarıp hayatını kurtarmıştı.
Une fois, mon cousin Grits l'a éloigné de la trajectoire d'une voiture qui roulait vite et lui a sauvé la vie.
İri yulafı veya mısır toplarını niye bilmiyorsam ondan sanırım.
Pour la même raison que je ne connais pas le grits ou... les hush-puppies! Tu es sérieux?
Bunlar Twink ve Grits.
Voici Twink et Grits.
Bana Bay Grits derler.
On m'appelle Mr. Grits.
Aynen, Bay Grits, neyse ne.
Ouais, Mr. Grits. Ouais, qu'importe.
Bay Grits'e yaptıklarını duymak bile istemezsin emin ol.
Tu ne veux meme pas savoir ce qu'ils ont fait à Mr. Grits.
Grits'in götünüzde olması hoşunuza gitti mi, kralerler?
Tu aimes le chibre dans ton cul, cracker?
Mısır lapasını daha önce duydmadın mı?
Tu ne connais pas le grits?
Benim mısır lapamda çok fazla sır vardır.
Mon grits est plein de secrets.
O siyahi biri. Kendi sırrıyla mısır lapası yapıyor. Ve bizim mutfağımızda takılıyor.
Il est noir, il fait des grits avec pleins de secrets... et il traine dans notre cuisine.
Belki de mısır ezmesi yapabilirim!
Je pourrais faire des grits!
Mısır ezmesi nedir ki?
Mais c'est quoi des grits, d'ailleurs?