Güya перевод на французский
1,298 параллельный перевод
George'un doğum gününü güya beraber geçirecektik. Ama karısı ona ufak bir parti düzenlediğini söylemiş. Bu yüzden evde durup ufak bir kek yemesi gerek.
George et moi devions fêter son anniversaire ensemble, mais sa femme a organisé une petite fête pour lui donc il a dû rester chez lui manger un petit gâteau.
Saat 3.30. Güya nöbeti erken bırakacaktım.
Putain, il est 3 h 30 du mat et je commence tôt.
Bu yeni adam güya bana iş verecekti.
Le nouveau devait me remettre en selle...
Güya biz aşığız.
Et nous sommes censés nous aimer.
Güya başkan için çaldık, bu paraya yarım kadeh tekila bile alamam!
On a joué pour el presidente, et je peux même pas m'offrir une téquila!
Bu şeylerin, güya 3 kilometre kapsama alanı var. Sinyali kesecek bir engel bulunmadığından kapsama alanının uzayacağını umuyorum.
Ces choses portent à 3 kms, et si rien ne bloque le signal, bien plus loin.
Güya tehlikeli, zalim bir herif olacaksın.
T'es censé être un clébard enragé.
Güya bir şekilde iyiliğe muktedirdi.
Comme si il était capable de faire le bien.
Güya Roma hep güneşliydi!
Heureusement qu'il y a toujours le soleil à Rome! Moi, ça fait des jours que je le vois pas!
Burada dedektif benim güya.. .. onun yerine herkes beni araştırıyor.
Ça devrait être mon métier d'enquêter, mais tout le monde enquête sur moi.
Güya herkesin sahnede bir rolü var.
Comme si chaque personne était un acteur sur scène.
İzciler hep böyle şeyler yapar... Onları Parnitha'ya izci kampına götürüp Güya "düğüm atmasını" öğretiyorlar.
C'est des scouts pour vous... ils partent en camp de montagne pour apprendre à faire les noeuds
Güya ailemin benimle gurur duyacağı bir şey yapacaktım!
J'aurais été le premier à réussir dans la famille.
Yani geriye, güya Mutabakat'ın elinde olduğu iki yıl kalıyor.
Donc durant les deux ans où elle était soi-disant détenue...
Şimdi de Mutabakat'ın faaliyetlerine katılmasına açıkça izin verilecek. Güya bize bu faaliyetleri bildireceğine söz veriyor.
Et on va le laisser participer aux activités du Covenant parce qu'il promet de nous donner des informations.
Evet, güya bu kamera geçirdiği estetik ameliyatı teşhis edebiliyormuş.
L'appareil doit déceler ses opérations.
Kötü kalpli olduğunu. Güya içinden geçebilecektim.
Vous êtes censé être traversable.
Güya elmasların kırılmasını önlüyorlarmış.
Censées empêcher les diamants de s'ébrécher.
Güya güvenlik şefisin! Oğlumu burnumun dibinden kaçırdılar!
Toi, mon chef de la sécurité, tu laisses mon fils se faire enlever sous mon nez.
Güya iskemleler ergonomik.
Ces sièges soi-disant ergonomiques...
Güya babam ona tecavüz etmiş.
Ces mensonges?
Güya yas tutmanın çok etkili bir yolu varmış.
Il doit y avoir une façon super efficace de faire son deuil.
Güya zeki bir yazar, ölümün "Büyük Uyku" olduğunu yazmış.
Un écrivain censé être intelligent a écrit que la mort était le sommeil éternel.
Sanki bu gün, güya benim günüm, biraz karışık bir gündü.
A priori, ce jour... mon jour, n'était ni bon, ni mauvais.
Ben de bugün izinliydim güya.
- Je devais aussi être de repos.
Bu insanların güya hizmet ettiği Tanrı'nın!
Le Dieu pour qui ces gens sont censés travailler.
- Saçma bir söylenti var. Güya arabanla doğuya gidersen başka bir şehre varıyormuşsun.
Il y a de folles rumeurs, comme quoi si on roule tout droit en prenant à l'est de la plage, il y aurait une ville,
Bu insanlar güya buraya gelmeden önce eğitiliyorlar. Ama hiç öyle olmuyor.
Ces gens sont censés être formés avant que je les emploie et Dieu sait que ce n'est jamais le cas
Güya üstün primatlar olan sizler, bu şekilde eğleniyorsunuz. Fakat bu duvarların dışında, kudretlilere zincir vurmak ve kaderlerini tamamlamalarını engellemek için her şeyi yapıyorsunuz.
Comment des primates soi-disant évolués se délectent de ce genre de spectacle quand, hors de cette enceinte, vous faites votre possible pour ébranler les puissants et les empêcher de suivre leur destin?
Peki bir adam güya öldüğü günden dört gün önce nasıl tabuta girer?
Comment a-t-il atterri dans un cercueil enterré quatre jours avant sa mort présumée?
Güya tekdüze değildik!
On est pas aussi routinier.
Özür dilemedi. Sonra bana bahaneleri sıralamaya başladı, güya baskı altındaymış falan filan...
Alors il a recommencé avec ses excuses, et qu'il sent de la pression.
Güya trafik yoğun olmayacaktı.
On devait éviter les bouchons.
Bay Rachid güya kimi kaçırmış?
Qui M. Rachid aurait-il enlevé?
Hükümetiniz bu geçidi güya tüm insanlığın yararına.. ... altı yıldır çalıştırıyor.
Vous utilisez ce Stargate depuis six ans, soi-disant pour le bien de l'humanité.
Olanların intikamını mı alacak güya?
Et c'est reparti.
Sen güya kurnaz bir katildin.
T'es censé être très malin, comme petit tueur.
Korkarım, o kimyasal sizin güya mucize icadınızın her şişesinin üçüncü bileşeni.
Ce produit chimique est l'ingrédient principal de votre invention miracle.
Bir kızım güya bizimle yaşıyor.
Une de mes filles vit officiellement avec nous.
Ve telefonda güya kaçırılmış olan arkadaşı... Jessica ile konuşuyordu.
Il était au téléphone avec son amie, Jessica, qui avait soi-disant été "enlevée".
İsveç'te mi ne özel olarak yapılmış güya.
C'est censé être fabriqué spécialement en Suède.
Güya güvenlik kaseti var ama henüz doğrulatamadım.
Il y aurait une vidéo de surveillance, mais je n'ai pas pu le confirmer.
Çünkü güya size çarpan araba sizin üzerinize kayıtlıymış.
Parce que vous prétendez vous avoir été écrasé par votre propre voiture.
Güya çok zekiymişsin.
Moi qui te croyais intelligent.
Bir tezgahtarı da var güya ama o sadece oğlu ve pek de yardımı dokunduğu söylenemez.
On dirait qu'elle a un employé, mais ce garçon est son fils, qui ne l'aide pas beaucoup.
Güya.
- Soi-disant.
- Güya alacaktım. Tek kuruş almadım.
Pour l'instant, j'ai rien touché.
- Koridorda seni aradım durdum. Güya benimle buluşacaktın.
J'ai cherché dans le couloir
Daha önce de yaşadım. Laurel, güya en yakın arkadaşım.
Laurel est censée être ma meilleure amie.
Güya oğlum tarafından hava alanında karşılanacaktım.
Pour la plupart.
Güya 21 eyalette yasalaşması tartışılıyormuş... 50 tanesini araştırdım... böyle bir yasa yok.
j'ai vérifié partout, elle n'existe pas.