Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ G ] / Güçsüz

Güçsüz перевод на французский

1,418 параллельный перевод
Güçsüz, duygusal bir salak.
Tu es tellement fleur bleue que c'en est ridicule.
- Yalnızca bir genç kız, güçsüz bir eski iblis ve iki inekten ibaretiz.
- Juste une ado, une ex-démon et deux ringards.
Eski kitaplardaki yitik hikmeti Düşünüyordum güçsüz ve bitkin. "
"faible et fatigué, sur maint volume " d'une doctrine oubliée... "
Ama onu sıkmaya devam ederseniz kaçırdığı eğlenceli ve ayıp bir şeyler olduğunu fark edebilir. Liseli damızlıklara karşı güçsüz olduğumu kabul ediyorum.
La déviation sexuelle n'est peut-être même pas encore dans l'esprit de Harley, mais si vous continuez à être si strict avec elle, elle va réaliser qu'elle est entrain de rater quelque chose d'amusant et de mauvais.
Önce Dean ile ayrıldığını ondan sakladığın için suçluluk duymanı sağlayıp seni güçsüz düşürdü.
Te faire culpabiliser de ne pas avoir été au courant de ta rupture avec Dean et t'affaiblir, et utiliser ça pour que tu amènes Jess à dîner vendredi
Kahramanlarınız tüm doğa kanunlarını çiğneyerek zayıf ve güçsüz olanları şımartıyorlar.
Vos héros qui vont à l'encontre même de la nature pour protéger les faibles.
Yeni Başlangıç ile son çatışmam askeri güçlerimi hatırı sayılır şekilde güçsüz bıraktı.
Mon armée a été plus que sévèrement endommagée lors de mon dernier affrontement avec New Genesis.
Kendimi bu kadar güçsüz hissettiğim tek zaman, 90'ların başında kızın teki, hiç uyarıda bulunmadan kıçımı parmakladığı zamandı.
La dernière fois que je me suis senti si impuissant, c'était dans les années 90, quand une poule m'a fourré son doigt dans le cul sans prévenir.
- Bugünler çok sinirli ve mesafeli hiçbirşey yapamadığım için kendimi güçsüz hissediyorum.
- Il est si distant, ces derniers temps et je me sens impuissante à faire quoi que ce sois.
Saf kötülükle yüz yüze gelebiliyoruz, ve güçsüz kalıyoruz.
Nous faisons face au mal à l'état pur, et nous sommes impuissants.
Ama ona karşı güçsüz olduğumuz fikrine katılmıyorum.
Mais nous ne sommes pas impuissants face à lui.
Sen de güçsüz ve hassas olduğu için onu teselli ettin....... ve bla, bla, bla, seks.
Tu l'as réconfortée car elle était faible et vulnérable et bla bla bla, ça a fini au lit.
Ml5 ve dolayısıyla ülke güçsüz hale gelecektir.
Le MI5 sera impuissant. Et le pays aussi.
Bence katil ; yaklaşık 1.60, sağ elini kullanıyor ve vücudunun üstü güçsüz.
Le meurtrier mesure 1m65, il est droitier et plutôt frêle
Karın senin için yeteri kadar güçsüz değil mi?
Votre femme ne vous suffisait plus?
Hiç kimse süper güçsüz kaldığımızı bilmiyor.
Ils ignorent qu'on joue la comédie.
Kendimi güçsüz hissediyorum.
Je me sens faiblir.
Herkes uyandıktan sonra kendini güçsüz hissedebilir.Bu adamın gücü ise, gerçekten aşırı.
On se sent affaibli après un réveil. c'est un cas plutôt extrême.
Hepiniz öyle zayıfsınız ki. Acınası durumda... Güçsüz.
Vous êtes tellement nuls, pathétiques, impuissants.
Ben sizi, ne yazık ki güçsüz buluyorum.
Vous serez toujours les mêmes, effrayés et impuissants.
Güçsüz olduğunuzu kabul etmiyor musunuz?
Tu penses commettre d'égales faiblesses
Burada, güçsüz bir şekilde ordusunun parçalanmasını seyrediyordu.
Là, il regarda, impuissant, le démantèlement de son armée.
Daha güçsüz biri sağ kalamazdı.
Quelqu'un de plus faible y serait passé.
- O işte iyi değil.Çok güçsüz.
Il ne fait rien de bon. Il n'a rien dans les bras.
- Eğer kendini güçsüz hissedersen hemen bana söyle.
Tu t'affaiblis. Si tu te sens faible, tu dois me le dire. Comment ça va?
Zayıf ve güçsüz görünemeyiz.
Nous passerions pour des mauviettes.
O kadar güçsüz düştük ki silahlarımızı bile doğrultamayız. Yapamayız.
On est si faible, qu'on peut à peine lever nos armes.
Bana Crichton'ın güçsüz olduğunu kıyamet günü silahının da bir efsane olduğunu söylememiş miydin?
Ne m'as-tu pas dit que Chrichton était impuissant? Que son arme apocalyptique était un mythe?
Sanırım çok güçsüz kalmıştım.
Et je me sentais impuissant.
Güçsüz karar boştur. Fakat kararsız güç vahşettir.
La justice sans le pouvoir est vide, mais le pouvoir sans la justice n'est que violence.
Güçsüz bir yargı boştur. Ama Yargısız güç vahşettir.
La justice sans le pouvoir est vide, mais le pouvoir sans la justice n'est que violence.
Güçsüz olduğu için terkedildiğini sandı.
Il pensait que c'était parce qu'il était faible.
Şimdi, Alan hasta zayıf bir adamdı. Ve onun güçsüz bünyesi dayanamadı. Etrafta ona yardım edebilecek kimse yoktu.
Alan est un vieil homme malade et son corps a lâché.
Hâlâ oldukça güçsüz, hafızası dağınık ama en azından lanet olası hastaneden çıktı.
Il est faible, sa mémoire est en vrac mais il est sorti de l'hôpital.
Hayır, ama ben size düşünce kadar güçsüz değil konum fark yardımcı oldu.
Non, mais je t'ai aidée à comprendre que tu n'étais pas si démunie que ça.
Ah, zavallı küçük güçsüz Phoebe, o bile başının çaresine alamaz.
Pauvre petite Phoebe qui ne peut pas se défendre.
Ama Wayne o kadar güçsüz ki üzerine düşeni yapamadı.
Mais Wayne était trop faible. Il a pas fait sa part du boulot.
Köşedekini seçerim. Yalnız, güçsüz olanını.
Je choisis celui dans le coin qui est seul et qui tremble.
Eğer Teğmen Reed veya MACO'ları uyandırırsak... birkaç dakikada güçsüz kalır, birkaç saatte de ölürler.
Si nous réveillons Reed ou les soldats, ils seront incapacités en quelques mn. Morts en quelques heures.
Güçsüz.
Faibles.
Güçsüz küçük kızlar.
De faibles petites filles.
Son zamanlarda çok güçsüz hissediyorum.
Je me sens si faible.
Güçsüz falan hissetmiyorum kendimi.
Je ne me sens pas du tout faible.
Carla sana Süpermen diyor, bu da senin çok hoşuna gidiyor. Şeker hastalığı seni güçsüz kıIıyor ve sen de ona anlatmaya korkuyorsun, çünkü artık onun Süpermeni olmayacaksın.
Et bien, Carla dit que tu es son "Superman", et tu aimes ça... mais le diabète te fais sentir vulnérable, et tu as peur que si tu la mets au courant, tu ne seras plus son "Superman".
Güçsüzsün, güçsüz!
Vous êtes faible, faible!
Güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyorum.
Je suis désolée pour ma faiblesse.
Çok güçsüz.
Faible.
Güçsüz, güçlü, sağlıklı da olsa o hâlâ babam ve onu seviyorum.
Faible, fort, en bonne santé, il est toujours mon père et je l'aime.
Bu da seni güçsüz ve inanılmaz seviyedeki acılara karşı savunmasız bırakır. Bunun dışında zor değildir. Hamleni yap.
A part ça, ce n'est pas un probléme...
Ha ha... ne kadar da güçsüz bir yapı!
Quelle construction fragile!
Hayır, baban güçsüz değildi.
Ton père n'était pas faible.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]