Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Halen

Halen перевод на французский

3,428 параллельный перевод
Çalışanları halen ayağınıza kadar getirebildiğiniz iş kollarından birisi de kara borsa teknoloji tedarikçiliğidir.
Un des rares business qui fait encore des visites à domicile, est le vendeur de technologie au noir.
Aramaya son verebilirsiniz çünkü kız Kamba'nın elinde. Yani halen hayatta.
Arrêtez, Kamba l'a emmenée ici.
İşin en berbat tarafı ise size ihanet ettiği aşikar olan birisini halen seviyorken hakkında casusluk yapmaktır.
Plus difficile encore, c'est d'espionner l'être aimé qui vraisemblablement vous trahi.
Bildiğiniz kadarıyla söz konusu ağ halen faaliyette midir?
Au mieux de votre connaissance, est-ce que ce réseau existent encore?
Mike için halen bir şeyler tasarlıyor.
Il a encore des plans pour lui.
Oscar'ı bulmaya çalışmak halen mantıklı bir hareket mi?
Est-ce que trouver Oscar est toujours la meilleure idée?
Adamı ortadan kaldırtmak bu sorunu çözüyordu ama Jody halen hayattaydı.
Le tuer aurait éliminé le problème, mais il restait encore Jody.
Bu ükede halen garip şeyler oluyor.
Je préfère rentrer chez moi et devenir fermier.
Biliyor musun, bu Eddie van Halen saçmalıkları için başka bir gitaristimiz olsa fena olmazdı.
On pourrait avoir besoin d'une autre guitare pour Eddie van Halen.
Şöyle yazıyor bariz olan niteliklerime rağmen ne yazık ki... Her neyse her zaman kullandığınız saçmalıklar... Halen ilgilenilmiyorsunuz.
Et que malgré mes qualités, bref, le baratin habituel je suis pas pris.
Halen bilinmeyen bir hapishanede, başka bir adla hapis cezasını çekiyor.
Ayant témoigné contre ses co-accusées, il purge sa peine sous un faux nom dans un lieu secret.
- Halen Chicago'da başarılı bir şirkette efendim.
J'ai un cabinet prospère à Chicago, monsieur.
Ben Beth'i çok özlüyorum ve... sonra hatırladım ki onun bir parçası halen bir yerlerde yaşıyor.
Beth me manque terriblement. Je me suis rappelé qu'elle vivait encore quelque part.
Eğer sen olmasaydın, Paul'un yiyeceklerine yaklaşmazdım veya en azından senin bir parçan halen Susan'da yaşıyor olmasaydı.
Je n'aurais pas pu approcher la nourriture de Paul sans toi. Ou plutôt sans cette petite part de toi qui vit encore en Susan.
Bu, şunu gösterir, Sen belki gitmiş olabilirsin... fakat biz halen kahrolası bir takımız.
Ça montre bien... que même si tu n'es plus là... on forme encore une sacrée équipe.
Bütün faturaları ödemişiz, ve halen paramız var.
On a payé toutes nos factures, et il reste de l'argent.
Bana halen kızgın değilsin, öyle değil mi?
Tu m'en veux plus, hein?
Halen dakikası 99 cent mi?
C'est bien 99 cents la minute?
Sadece merak ediyorum. Bana ne zaman- - halen evli olduğunu söylecektin.
Je me demande quand vous me direz que vous êtes toujours marié.
Çünkü teknik olarak halen evlisin.
Techniquement, vous êtes marié.
- Halen seninle bir şansımız var mı?
J'ai encore une chance avec vous? Certainement pas.
- Ama ben halen korkuyorum.
J'ai quand même peur.
Bazı insanlar uçmanın halen önemli bir şey olduğunu düşünüyor.
Pour certains, voler est toujours une grande occasion.
Müşterinin bunun halen yaşadığına dair elinde kanıtı var.
Notre client a des preuves tangibles de son existence.
50 yıl önceydi ama halen hatırlıyorum.
Même 50 ans plus tard, je m'en souviens.
- Halen düşünüyorum. - "Antik Roma'nın iki Eşli ve Arzulu Erkekleri".
Glaives, foufounes et orgies dans la Rome antique.
Problem fiziksel, son zamanlarda çok çabuk büyüdü ama aslında halen bir çocuk o, buna eminim.
Physiquement, elle a grandi tellement vite. Mais c'est encore une enfant, j'en suis sûr. Une enfant dans le corps d'une femme.
"Şafak vaktindeki tüm güneşler halen biraz uykulular."
"Tous les soleils à l'aube " dorment encore un peu... " " Engourdis, nonchalants,
Elinin sıcaklığını halen anımsıyorum.
Je me souviens encore de la chaleur de sa main.
Halen de değilim.
Je ne le suis toujours pas.
Fannie ve Freddie'nin kamulaştırılmasına rağmen, Piyasa halen düşüş yönünde ilerliyor.
Malgré la nationalisation, 11 SEPTEMBRE 2008 NEW YORK le marché continue à chuter.
Sayın Hakim, Van Hallen'ın şarkı sözlerini savunma olarak kullanıyorlar.
Votre Honneur, ils utilisent un titre de Van Halen comme défense.
hatırla : sen Qing hanedanlığı tarafından, halen aranmaktasın riske giremessin.
Tu es recherché par la cour des Qing, ce serait trop risqué.
ben ölümü seçtim, halen gencim.
J'ai choisi la mort, mais je suis encore jeune.
Yani kişinin yetiştiği ve halen içinde yaşadığı böylece devam eden bu yaşam döngüsünü o kişinin nörolojik işlevlerinden ayıramazsınız.
Pour que vous ne puissiez pas séparer les fonctions neurologiques d'un être humain de l'environnement dans lequel elle ou il a grandi et continue d'exister, et c'est vrai pour tout le cycle de la vie.
Şimdi, sayın yargıç, tamamen eminim ki Bayan Day için oluşturduğum o profil halen geçerlidir.
Maintenant, votre Honneur, je suis tout à fait persuadé que mon profil de Mlle Day est toujours d'actualité.
Eddie Van Halen'in kral diye düşünüldüğü zaman, ondan daha iyi çalıyordu.
C'était un type qui en montrait à Eddie Van Halen, et pour tout le monde, Eddie Van Halen était le roi.
Bir seferinde, ben, Joe ve Quagmire kimin en çok birayı içip halen araba kullanabileceğine dair iddiaya girmiştik. South Attleboro'daki su kaydırağını biliyor musunuz?
Franz Gutentag est en réalité le lieutenant Schlechtnacht, le plus sadique des gardes SS de tous les camps de concentration.
ACME dinamit pistonunu kullanabilmesi için gerçek bir çakal eğitmekle elektrik sigortasını Eddie Van Halen'ın gitarına bağlayıp "Hot For Teacher" parçasının son notasına bastığı an patlatmak arasında kaldım.
Je suis partagé entre dresser un coyote à utiliser un détonateur de dynamite... et accrocher un fusible à la guitare d'Eddie Van Halen... qui s'allume quand il joue la dernière note de "Hot For Teacher".
Bu da aradan çıktığına göre halen elinde olmayan silahlı bir soyguncu var bölgede.
N'oublions pas qu'il reste un voleur en liberté dans votre circonscription.
Halen ateş altındayız.
Ils tirent encore.
Winnie, Hudson halen firarda.
Winnie, Hudson est en fuite.
Sam halen baygın vaziyette. Ama nefesi normal.
Sam est inconscient, mais il respire.
Halen Star Wars serisinin yaratıcısı George Lucas ile yakın arkadaşım.
Je suis toujours ami avec George Lucas, le créateur des Star Wars.
Senin üstümde önceliğin var halen ama acele etsen iyi olur.
Mais tu es toujours la première pour moi mais l'horloge tourne.
Halen şaka yapıyorum.
C'est encore une blague.
- Halen evde mi?
Elle vit toujours dans sa maison?
Araç halen tanımlanamadı.
Non encore identifiée.
Halen yaşamadığından emin misiniz?
Qu'est-ce que vous avez?
O esnada Jim'in arabası halen otoparktaydı.
Réponds!
Addison, halen annenin acısı içindesin.
Addisson...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]