Hapishanede перевод на французский
2,443 параллельный перевод
Peki, güzel çocuk. Bakalım hapishanede neler yapacaksın.
Ok, mon garçon. allons voir comment vous faites dans le huis clot du comté.
Hayatının çoğunu hapishanede henüz harcamış biri olarak, legolarla ne oldu?
En tant que personne qui vient juste de finir la majorité de sa vie en prison, qu'est-ce qui se passe avec les légos?
hapishanede senin gibi insanlara taktığımız bir isim var.
On a un nom pour les gens comme vous, en prison.
Hapishanede çalışırken suçluların nadiren rastgele hedefler seçtiğini öğrendin ve harcayabileceğinden daha fazla paran var yani sana farklı görünen her şey eğlenceli ve denemeye değerdir.
Tu sais que les criminels visent rarement des inconnus. Tu as plein d'argent. Donc t'as envie d'essayer ce qui est différent et drôle.
Zam da alamayız, çünkü Alice'le buluşacağımız sırada hapishanede olacağız.
On sera pas augmentés, on ira en taule au lieu d'aller voir Alice.
Yemek yapmayı da orada öğrendim aslında. Hapishanede.
c'est là que j'ai appris a cuisiner en fait... en prison
Sen korumaya almayı "unuttuğun" için kendisini hapishanede astı..
Il s'est pendu en prison, car vous aviez "oublié" de le placer en isolement.
Reggie hapishanede.
Reggie est en prison.
Reggie yaptığı hatalardan dolayı hapishanede.
Reggie est en prison,
Anson'ın ömrünü hapishanede geçirecek birisiyle ne gibi bir alışverişi olabilir ki?
Qu'est-ce que qu'Anson veut à un prisonnier à vie?
Kış arkadaşın hapishanede kalmayı dileyecek.
Votre copine va souhaiter rester en prison.
Kız arkadaşım hapishanede.
Ma copine est en prison.
Ben 10 yıldan fazla kaldım hapishanede.
un peu trop intéressé par les affaires des autres.
Ben sadece dürüst davrandım, tamam mı? O kadar süre hapishanede ne yaptı, sen merak etmiyor musun?
alors il n'y a aucune raison que tu reçoives ce genre de traitement!
San Ricardo Yumurtası'na hapishanede ne yaptıklarını biliyor musun?
Tu sais ce qu'ils font aux œufs à la prison de San Ricardo?
Hapishanede bunu hazırlayacak oldukça çok vaktim oldu.
J'ai passé du temps en prison à tout planifier. - Tu m'as piégé.
Hapishanede bir kaç gece geçirmek umurumda mı?
Je me fiche de passer quelques nuits en prison.
- Federal hapishanede 18 ay yattım.
J'ai passé 18 mois à la prison d'Elgin.
Hafta sonunu hapishanede geçirmek mi istiyorsun?
Tu veux passer le week-end en taule?
Şehir kulübü gibi bir hapishanede 6 yıl, 2 yılda çıkacak, tekrar işbaşı yapacak.
6 ans dans une cellule VIP, dehors dans 2 et c'est reparti.
Blackgate Hapishanesi, bu hapishanede tam bin adam bu adam yüzünden çürüdü gitti :
La prison Blackgate, là où un millier de gens ont souffert à cause de cet homme :
Hapishanede birini mi öldürmüş?
Il a tué quelqu'un en prison?
Sana hapishanede bayılacaklar.
- Vous ferez un malheur en prison.
Benim tahminim, rahat bir hapishanede en fazla üç yıl yatarım. Neden biliyor musun?
À mon avis, je ferai trois ans, tout au plus, dans une prison tranquille, et tu veux savoir pourquoi?
Hapishanede hayatta kalmaya en uygun strateji çok fazla arkadaş edinmemekten geçer.
La plus grande stratégie pour survivre en prison n'implique pas de se faire beaucoup d'amis.
Hapishanede alet edevat yaratmanın yolu eldekini değerlendirmekten geçer.
Pour créer des outils en prison. il faut travailler avec ce que vous avez.
Ne yani Ramiro'nun hapishanede uslu uslu oturmana izin vereceğini mi sanıyorsun?
Q-Quoi, tu crois que Ramiro va te laisser, juste assis en prison?
Hapishanede öldürülmeniz istendiyse daima bir sonraki kavganın yolunu gözlersiniz.
Quand vous êtes viser pour mourir en prison, Vous devez toujours anticipez la prochaine bagare.
Hapishanede ölebilirim. Tabii doğal yollarla olmasını yeğlerim.
Je pourrais mourir en prison, mais je préférerai que ce soit de cause naturel.
Wes'in babası Hank, hapishanede 6 ay önce kalp krizinden ölmüş.
Le père de Wes, Hank, est mort en prison il y a six mois d'une crise cardiaque.
Federal hapishanede olan federal hapishanede kalır.
Juste, juste. Ce qui se passe dans Union Correctional reste dans Union Correctional.
Eski bir mahkum rolüne bürünmek hapishanede nasıl davranılacağına dair ufak tefek şeylere bağlıdır. Bağsız ayakkabı giymek, göz teması kurmaktan kaçınmak ve en basit şeyleri yapmadan önce izin istemek gibi.
Faire gober une couverture à un ancien prisonnier tiens aux détails les choses que vous apprenez en prison, des choses comme porter des chaussures sans lacets, refuser un contact direct du regard, et demander la permission avant de faire même la plus simple tâche
Hapishanede yatan bendim, ve hiç hoşlanmadım.
Je me suis déjà tapé la prison et j'ai pas trop apprécié.
Bir hapishanede doğdum.
Je suis né dans une prison.
Geçen gün hapishanede, Otomo'nun hâlâ hayatta olduğunu duydum.
En prison l'autre jour, j'ai entendu qu'Otomo était encore en vie.
Aşağı yukarı 25 kişi eğer hapishanede ölen sanıkları da dâhil ederseniz.
Eh bien, environ 25, si vous incluez celles accusées de sorcellerie qui sont mortes en prison.
Uzun bir hikaye, 60'lı yıllarda baban Canfranc yakınlarındaki bir hapishanede çalışıyordu.
Il y a très longtemps, dans les années soixante, ton père travaillait dans une prison près de Canfranc.
Hapishanede seni ziyaret ederkenki resmim her gazete çıkacak!
Mon nom va apparaître dans toute la blogosphère. Je vais te rendre visite en prison!
Hapishanede çocuk katillerine ne yaptıklarını biliyor musun?
Tu sais ce qu'ils font aux tueurs d'enfants en prison
Hapishanede cevapları düşünmek için çok vaktin olacak.
T'auras tout le temps d'y penser en prison.
O hapishanede öldü.
Il est mort en prison.
Süper güvenlikli federal bir hapishanede üst üste 12 kez müebbet hapse çarptırıldı.
Il a fait 12 peines consécutives, pour meurtre, dans une super-max prison fédérale.
- Hapishanede Joey ile buluşacağım.
Je vais voir Joey à la prison.
Bize yeterince çektirdi zaten ve sonra bunu yaptığı için girdiği hapishanede ailemize daha fazla acı mı yaşatacak?
Il nous a fait assez de mal. À cause de ça, il est en prison et il nous accuse, en faisant encore souffrir ma famille?
Suç geçmişin incelenecek hapishanede ne kadarlık bir ceza çekmen gerektiğine karar verilecek.
On regardera ton casier et on verra combien d'heures tu passeras en prison.
Hapishanede pek sağlıklı olamam değil mi?
Ma santé ira mal en prison.
Torunlarının seninle hapishanede tanışmasını mı istiyorsun?
Est-ce que tu veux que tes petits enfants viennent te voir en prison?
- Müşterimiz hapishanede.
Nous avons un client en prison
-... ve seçtiğimiz taraf da hapishanede. - İyiymiş.
Et notre coté est assis à la prison du district
Hapishanede olmalıydı.
Il devrait être en prison.
Babamla birlikte hapishanede.
Elle est en prison avec papa.