Haran перевод на французский

- Sus, Haran.

- Tais-toi.

Urfa, Haran ve doğusunu yerle bir etmişler.

Ils ont balayé Édesse et Haran en allant vers l'est.

Haran üstünde çalışıyordum.

Je travaillais sur votre hara.

Benim adım Ranssyn Fane, D'Haran Birliklerinin komutanlarından biriyim.

Mon nom est Ranssyn Fane, commandant des Forces de D'Hara.

D'Haran mı?

D'Hara?

D'Haran birliğinden Ranssyn Fane.

Le D'Haran, Ranssyn Fane.

Öyle ya da böyle Lord Rahl, Midlands ve D'haran'a da yaptığı gibi Westlands'ı da komutası altına alacak.

D'une manière ou d'une autre, le Sgr Rahl dominera les Terres d'Ouest, tout comme D'Hara et les Contrées du Milieu.

O D'Haran'ın geçen sene kullanmaya, başladığı savaş silahı bu da demek oluyor ki Westland'dan, sınır konmadan önce getirilmiş olamaz.

C'est une arme D'Haran, en circulation depuis l'année dernière. Elle ne date donc pas d'avant l'édification de la Frontière.

D'Haran'lardan uzak tutmanın tek yolunun bu olduğunu gördüm.

C'était le seul moyen pour que les D'Harans ne l'aient pas.

Bunu Hartland'da yaptığını görmüştüm. Bir D'Haran askerine yoldaşlarını öldürtmüştü.

Elle l'a fait à Hartland, elle a forcé un soldat D'Haran à tuer ses compagnons.

Fakat D'Haran birlikleri her şeyi tüketmiş.

Mais les D'Harans ont décimé le gibier.

Rahl seni takip etmenin yolunu bulsaydı tüm D'Haran ordusunu göndermiş olurdu.

- S'il avait un moyen de te traquer, il aurait envoyé l'armée D'Harane entière.

D'Haran birliklerinden nefret ediyorum.

Je hais les D'Harans.

Sonra D'Haran birlikleri geldiler.

Puis, les D'Harans sont apparus.

Fakat, D'Haran birlikleri inanıyorlarsa ve ödeme yapmaya heveslilerse benim için daha iyi.

Mais si les D'Harans y croient et qu'ils sont prêts à payer, tant mieux pour moi.

D'Haran birliklerinin bir ordu göndermelerine hiç gerek yok bir kaç gözyaşı ve büyük göğüsler yeterli oluyor.

Il a suffi de quelques pleurs et d'une poitrine généreuse.

Hayır daha kötü! Onu, D'Haran birlikleri tutukladı.

Pire encore, il a été arrêté par les D'Harans.

Buralardaki tek yiyecek, D'Haran birliklerinden arakladıklarındır.

La seule nourriture par ici est celle qu'on peut voler aux D'Harans.

D'Haran birliklerinin onu öldürmesine izin veremem.

Je ne les laisserai pas le tuer.

Fakat, herkes senin başına konulan ödülün peşindeyke, D'Haran birlikleri garnizonuna girip bir hırsıza yardım etmeni isteseydim yine de "evet" der miydin?

Avec tout le monde à tes trousses, si je t'avais demandé de foncer dans une garnison D'Harane pour aider un voleur, aurais-tu accepté?

Arayıcı'yı, D'Haran birliklerine götürmezsem kardeşim de ölecek.

Si je n'amène pas le Sourcier aux D'Harans, mon frère est mort.

Seni, D'Haran birliklerine satmaya kalkıştı.

- Elle a voulu te vendre aux D'Harans.

Seni, D'Haran birliklerine sunmak da dahil.

Dont te livrer aux D'Harans.

- Bir kaç düzine D'Haran da içeride.

- Une petite douzaine à l'intérieur.

Sanırım D'Haran birlikleri, onlara gerçek haritayı verdiğine inandılar.

Les D'Harans croyaient que vous leur aviez donné la bonne carte.

- Beni D'Haran birliklerine satmaya ve arkadaşlarımı öldürmeye çalışmana rağmen de.

- Et essayé de me vendre aux D'Harans, - et de tuer mes amis.

D'Haran birliklerinin Arayıcı'nın başına koyulan ödülü ödemeye niyetleri yok.

Les D'Harans n'ont pas l'intention de payer la prime.

Talep etmeye kalkan kişi, kendisini D'Haran hapishanesinde bulacaktır.

Quiconque essaiera, se retrouvera dans une prison D'Harane.

D'Haran birlikleri.

Les D'Harans.

D'Haran birliklerinin ilgilendikleri tek şey Arayıcı.

La seule chose que les D'Harans veulent, c'est le Sourcier.

- D'Haran birlikleri de gidecekler mi?

- Suivra celui des D'Harans?

Babamı öldürdükleri zamana kadar, D'Haran birliklerinden haberim bile yoktu.

Je n'avais jamais entendu parler d'eux avant qu'il ne tuent mon père.

Fakat, D'Haran birlikleri onu, bana karşı kışkırttılar.

Mais les D'Harans l'ont retourné contre moi.

Peki ya D'Haran birlikleri yerine sana numara yapıyorduysa?

Si, au lieu de piéger les D'Harans, c'est toi qu'il piégeait?

D'Haran birlikleri, Arayıcı'yı yakalamışlar.

- Les D'Harans ont capturé le Sourcier.

Yanıldın, D'Haran. Kehanet önlenmedi.

Tu avais tort, le D'Haran, la Prophétie n'est pas avortée.

D'Haran birlikleri onu öldürdüler.

Les D'Harans l'ont tué.

D'Haran birlikleri dönebilir, Mark ve ben de yardım etmek için burada olmayacağım.

Les D'Harans reviendront, et je ne serai plus là pour aider.

D'Haran birlikleri dönerlerse onlarla dövüşürüz.

S'ils reviennent, on se défendra.

Burada D'Haran'ların beni bulmasını beklerim.

Je vais attendre ici que les D'Harans me trouvent.

Zaten D'Haran'larla çalışmayı planlıyordum.

{ \ pos ( 192,220 ) } J'envisageais de travailler pour les D'Harans.

D'haran'a yardımcı olabilmek için ne gerekiyorsa yapılır.

{ \ pos ( 192,230 ) } Tout pour aider la cause D'Harane.

Maalesef hepsi de D'Haran.

- Mais ils sont tous D'Harans.

Adamlarım D'Haran'lara erzak dağıtırlar. Siz, benim erzak arabamı alır ve teslimatı yaparsanız kampın içerisine girebilirsiniz.

Mes hommes doivent livrer les D'Harans, mais si vous prenez mon chariot et faites la livraison, vous pourrez entrer dans le camp.

Yani, ya bizimle döner ve kardeşimizle evlenirsin ya da D'Haran'lara gidip babanın direnişe yardım ettiğini anlatırım.

Donc, soit tu viens avec nous et épouses notre soeur, soit je dis aux D'Harans que ton père aide la résistance.

D'Haran'lar kasaları, kumanda çadırına götürecekler.

Les D'Harans mettront les caisses dans la tente principale.

Bu askerlerin dikkatini başka yöne çeker ve D'Haran ordu protokolünü izleyip Demmin Nass'ı kumanda çadırının güvenliğine götürmelerini sağlar.

Ça distrairait les soldats qui, d'après le protocole militaire D'Haran, mettraient Demmin Nass en sécurité dans la tente principale.

Arkadaşlarım yanlarında "Arayıcı" olmayan biriyle D'Haran kampına saldıracaklar.

Mes amis vont attaquer le camp des D'Harans avec quelqu'un qui n'est pas le sourcier.

Hiç bir ortak yönümün olmadığı bir adamla evlenmektense D'Haran'larla savaşmayı tercih ederim.

Je préfère affronter les D'Harans qu'épouser quelqu'un avec qui je n'ai rien en commun.

Hiç D'Haran birliklerine sattın mı?

En avez-vous vendu aux D'Harans?

Böylece ben de Kelabra'ya gidip D'Haran'larla olan savaşa yardım edebilirim.

- pour combattre les D'Harans?