Hawes перевод на французский
79 параллельный перевод
Son gidişimde Hampton Hawes ve Chet Baker çalıyordu.
J'y ai souvent entendu Hampton Hawes et Chet Baker.
Gelmek zorunda değildin, Hawes.
Fallait pas venir, Hawes.
Mezardaki Jason değil, Hawes!
Ça n'est pas Jason dans la tombe, c'est Hawes!
Jemma Hawes, çorabını çek, sen bir Cheltenham kızısın.
Jemma Hawes, remonte tes chaussettes. Tu es une fille de Cheltenham.
Ve bu da... yardımcı John Hawes.
C'est... le shérif adjoint John Hawes.
Hawes bu bölgede tek başına çalışan bir yardımcıydı.
Hawes était l'unique adjoint à demeure de cette région.
Peki nasıl oldu da yardımcı Hawes burda kaldı?
Pourquoi l'adjoint Hawes restait?
- Bu arabalardan Hawes'a ait olan var mı? - Hayır.
- Aucune voiture n'est à Hawes?
Pekala, Hawes'in cesedini muhafaza etmişsiniz.
OK, vous avez protégé le corps de Hawes.
Yardımcı Hawes'i tanır mıydınız?
- Vous connaissiez l'adjoint Haves?
Hepimiz yardımcı Hawes'i tanırdık.
- On connaissait tous l'adjoint Hawes.
Yardımcı Hawes, sıcak takipte olmak için epeyce neden bulmuştu kendine.
L'adjoint avait beaucoup de raisons d'être sur des grosses affaires.
O ve Hawes'in geçen hafta bir vakaları olmuştu.
Hawes et lui ont eu un accrochage la semaine dernière.
Hawes'in araziye çok fazla gelişine bozuluyordu sadece.
Il en a juste eu marre qu'Hawes vienne dans la réserve.
Seninle Hawes hakkında konuşmak istiyorlar, Tomas, aranızdaki kavga hakkında.
Ils veulent te parler d'Hawes, Tomas, de la bagarre.
Kanunu çiğnediği için Şerif Hawes'e silah doğrulttum.
Je pointais au shérif Hawes qu'il enfreignait la loi.
Eğer Hawes burda kalan tek şerifse, hangi karakola bağlı çalışıyordu?
Si Hawes était le seul shérif ici, où se trouve son poste?
Hawes son şerifti.
Hawes était le dernier shérif.
Hawes dışarıya silahsız çıkmış.
Hawes est sorti dans son arme.
Arazideki herkes Hawes'ten nefret etmiyormuş demek ki.
Tout le monde ne détestait pas Hawes dans la réserve.
Hawes'e kimin yemek getirmiş olacağına dair bir fikri olan var mı?
Une idée de qui pouvait amener de la nourriture à Hawes?
Arazide kim Hawes'e nazik davrandıysa, bunu sır olarak saklamış demektir.
Si quelqu'un de la réserve était gentil avec Hawes, il le gardait pour lui.
Yardımcı Hawes, Yüzbaşı...
- C'est quoi? L'adjoint Hawes, capitaine.
Yüzbaşı Whitehat, ben şerif yardımcısı Hawes.
Que je l'entende. Capitaine Whitehat? C'est le shérif adjoint Hawes.
Hawes uzun zamandır burdaydı.
- Hawes était là depuis longtemps.
Ama Hawes'i öldüren silah gerçek.
L'arme qui a tué Hawes est réelle.
Hawes daha önce hiç silahlar hakkında aramış mıydı?
Hawes vous avait déjà appelée pour des armes?
Burda Hawes'in eğlence komisyonuna yazdığı mektubun bir kopyasını buldum.
Là, j'ai la copie d'une lettre que Hawes a envoyé à la Commission des Jeux.
L.A.'yi geri arayıp, Hawes'in telefon kayıtlarını bulduracağım.
Je rappelle L.A., qu'ils tracent les appels de Hawes.
Birisi hawes'in cesedinin bulunduğu yeri ziyaret ediyor.
Quelqu'un se recueille, là où le corps de Hawes a été trouvé.
Ama biz şerif yardımcısı Hawes'le olan ilişkisini merak ediyoruz aslında.
Mais on s'interroge sur sa relation avec le shérif adjoint Hawes.
Yardımcı Hawes'e götürdüğün geyik güvecinden yapmak için nopales kullanıyorsun.
Vous mettez des nopals dans le ragoût de cerf que vous portiez à l'adjoint Hawes.
Tomas ve Hawes geçinemiyorlardı.
Tomas et Hawes ne s'entendaient pas.
Yardımcı Hawes o gece dışarı çıktığında tabancasını karavanında bırakmış.
L'adjoint Hawes a laissé son arme dans la caravane en sortant cette nuit-là.
Onun Yardımcı Hawes'le olan ilişkisini biliyor muydunuz?
Vous étiez au courant de sa relation avec l'adjoint Hawes?
Yardımcı Hawes.
L'adjoint Hawes.
Hawes onun için bir baba gibiydi.
Il était comme un père pour elle.
Niçin bize Anna ve Hawes'ten bahsetmedin? Anna çok merhametlidir.
Pourquoi ne pas nous avoir dit à propos d'Anna et Hawes?
Belkide Hawes yemekten fazlası için geri geliyordu.
Hawes revenait peut-être pour plus que de la nourriture.
Sence Tomas, John Hawes'i öldürmüş olabilir mi?
Vous croyez que Tomas ait pu tuer John Hawes?
Anna, yardımcı Hawes seninle hiç şey hakkında konuşmuş muydu... Evil?
Anna, l'adjoint Hawes vous a-t-il jamais parlé d'un certain... mal?
Hawes, Eval Vadas ve silahlar hakkında birşeyler bulmuş. Pekala.
Hawes a découvert un truc sur Mel Vadas et des armes.
Öyleyse siz ikiniz, Bay Vadas'ın kapısını çalıp, Hawes haklı mıymış bir bakın.
OK. Donc allez frapper à la porte de M. Mel Vadas, et voyez si Hawes avait raison.
John Hawes bana Eval ve silahlar hakkında bir mesaj bıraktı.
John Hawes m'a laissé un message sur Mel et des armes.
Hawes beni daha önce hiç aramamıştı. Yani ciddi birşey olmalıydı.
Hawes ne m'avait jamais appelé.
Bu telefon kayıtlarını Hawes'in telefonundan aldım.
J'ai les relevés téléphoniques de Hawes.
Nasıl oldu da uzaklaşması için Hawes'e para ödemedin? Denedim.
Pourquoi vous n'avez pas soudoyé Hawes pour qu'il parte?
- Hawes!
- Hawes!
Hawes?
Hawes?
Hawes bu silahlar hakkında senin üstüne gelmiş miydi?
Hawes vous a-t-il menacé pour ces armes?
Hawes herşey hakkında benim üstüme gelirdi.
Hawes me menaçait pour tout.