Hermés перевод на французский
278 параллельный перевод
Çevik Hermes, haberci, böyle dururdu göklere yakın bir tepenin başında.
L'autorité de Mars, la prestance de Mercure.
Bu kızla ilgilen Hermes.
Hermès! Occupe-toi d'elle.
- Adım Hermes. Eğer gene kaybolursan lütfen geri gel.
Si tu te perds, reviens me trouver ici.
Görüyor musun Hermes?
Où? Tu entends, Hermès?
Hermes, bu o.
Hermès... C'est lui.
Hermes de geldi.
Regarde! Hermès aussi est là.
Senden merhamet diliyorum Hermes.
Je te demande la charité, Hermès.
Teşekkür ederim Hermes
Merci, Hermès.
- Hermes...
- Hermès.
Hayır, bu heykel Tanrı Hermes'e ait diyordum.
Non, je dis que c'était la statue du dieu Hermès.
- Selam sana Hermes.
- Je te salue Hermès.
Zeus, Hermes,
Zeus, Hermès,
Denizi evi yapabilmek için babasının topraklarını terk eden cesur ve güçlü Hermes, seni özleyeceğiz.
Valeureux, courageux Hermès qui as quitté ta terre pour faire de la mer ton foyer. Tu nous manqueras.
Hermes, oğullarını koruyabilsin diye koçu Nefele'ye verdi.
Hermês avait fait don du bouc à Néphélé pour qu'ils sauvent ses enfants
Tian An Men, Sutherland ve Hermes'i hazır olsalar da olmasalarda eklemek istiyorum.
Je veux ajouter le Tian An Men, le Sutherland et le Hermès, qu'ils soient prêts ou non.
Eşarp, Hermes marka.
Le foulard vient de chez Hermès.
Ve neşeli Hermes, tanrıların düzenbazı.
Et le joyeux Hermès, patron des voleurs.
Yazık. Hermes markaydı.
- Dommage, une Hermes.
Ben burada yatmış büyük Hermes, yolcuların tanrısına yolu Amphipolis'e düşen birini yollaması için yalvarıyordum.
Je me suis couchée là en offrande à Hermès, pour qu'il m'envoie quelqu'un qui se rend à Amphipolis. Et te voilà.
Hyperion'un saçları Zeus'un alnını gör. Mars'ın gözleri bu gözler, kükrerken savaşta. Çevik Hermes, haberci böyle dururdu göklere yakın bir tepenin başında.
Les boucles d'Hypérion, le front de Jupiter lui-même, l'oeil de Mars qui menace et commande, la prestance du messager Mercure se posant sur une cime, un ensemble et une forme où chaque dieu semblait avoir apposé son sceau
Shakespeare şöyle diyor : "Hermes ol, topuklarına tak kuş tüylerini ve düşünce kadar hızlıca uçarak dön geri bana."
Shakespeare dit : "Tel Mercure, mets des plumes à tes talons et reviens, rapide comme la pensée, en volant vers moi."
- Ares'in gücü ve Hermes'in ( Tanrılar'ın habercisi ) hızıyla dövüştü.
Elle avait la force d'Arès et la rapidité d'Hermès. Xena!
Hermes, ne güzel çiçekler.
Hermès, elles sont divines!
Hermes'ten General Yuri Mikhailovich Denisov Excalibur'u arıyor.
Ici le général Mikhailovich Denisov du Hermes à Excalibur.
- Anlaşıldı Hermes.
- 5 sur 5, Hermes.
Ben Hermes.
C'est Hermes.
Yani bana. Hermes Conrad.
Moi, Hermes Conrad.
Ama Hermes'e bir çift toka alabilmek için saçlarımı peruk yapanlara sattım.
Mais je les ai vendus pour acheter des peignes pour Hermes.
Hermes Conrad Bürokrat
BUREAUCRATE
Ah, Hermes!
Hermes!
Tayfa, Hermes Conrad'la tanışın.
Je vous présente Hermes Conrad.
Kes şunu, Hermes!
Laissez-nous!
Hermes, sessiz ol!
Hermes, silence!
Şimdi de Hermes kayboldu.
Et Hermes qui a disparu.
Hermes'ın saçı?
Les dreadlocks d'Hermes?
Hermes'i öldürdüğümü umursamıyor musun?
Ca t'est égal que je l'aie tué?
How Hermes Requisitioned His Groove Back 1,5 00 : 00 : 31,500 - - 00 : 00 : 32,500 ( 36. Derece Bürokrat )
L'INSPECTRICE DE L'ADMINISTRATION CENTRALE
Dikkat, Hermes Conrade : Merkez Bürokrasiden bir mektup almak üzeresiniz.
Hermes Conrad, vous allez recevoir une lettre de l'administration centrale.
Hermes, poker partisi veriyoruz.
On fait une partie de poker.
Hermes Conrad, 36. derece.
Hermes Conrad, niveau 36.
Bunu yapma, Hermes!
Fais pas ça!
Normalde Hermes'in yerine bir bürokrat atamam lazım.
Je dois nommer un bureaucrate pour le remplacer.
Hermes rahatlayacak ve Zoidberg karnını doyuracak.
Hermes va se reposer et Zoidberg va manger.
Kahretsin Hermes, atlayacaksan atla!
Bon sang, Hermes, saute!
Hermes'ım cehennem deliğinden kaçtı o yüzden tüm fiziksel işi tek başına bir Avustralyalı adam yaptı.
Il a redistribué les tâches de telle sorte que les travaux pénibles... sont effectués par un seul Australien.
Sorun değil, Hermes. Hiç değilse geri döndün.
Peu importe, on te récupère.
- Hermes ve Amy. - Tanıştığıma memnun oldum.
C'est la cause de l'échec de ma fée clochette géante!
Ve Hermes bugün tatilden dönüyor.
C'est aujourd'hui qu'Hermes rentre de vacances.
Hey, Hermes!
- Salut, Hermes!
Hermes orayı çok sevdi ve konaklamaya karar verdi.
Hermes a tellement aimé qu'il y est resté.
Hermes çok eğlenmiş.
Hermes a dû s'éclater.