Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Hikayeler

Hikayeler перевод на французский

1,645 параллельный перевод
Müvekkilinizin izleyiciye gerçek hikayeler verebilecek bir bakışı var bizim istediğimiz de bu.
Votre client a un oeil neuf pour amener des histoires vraies, et c'est ce que nous voulons.
Baban hakkında öyle hikayeler anlatırım ki o yağlı saçların bile kıvrılır!
Je sais des trucs sur ton père à faire dresser tes cheveux gras sur ta tête!
"Ama işte Kral, Droz - hikayeler anlatan - burada,"
Mais voici le roi, Droz, qui raconte les histoires
Bu hikayeler işte böyle başlar.
Ces légendes naissent ainsi.
Bir öğrencim hoşuna gidebilecek müstehcen hikayeler yazıyor.
J'ai une étudiante qui écrit des trucs très osés.
Ben de sana şirin hikayeler, komik hikayeler, yürek burkan hikayeler anlatmaya devam edeceğim.
Je continuerai à vous raconter des histoires savoureuses et drôles, des histoires à faire pleurer.
Artık ne tür hikayeler uyduruluyor bilemiyorum.
J'arrive jamais à savoir ce qui est inventé,
Duyduğum Blues'lar ve anlattıkları hikayeler içimde sonsuza dek yaşayacaklar.
Le blues que j'ai entendu, les histoires qu'ils m'ont racontées vivront en moi pour toujours.
Bunlar rastgele hikayeler.
Des histoires révoltantes.
- Rastgele hikayeler. - Öyle mi?
- Scandaleuses.
Genç Zachary ve cesaretiyle ilgili sayısız hikayeler dinledim.
J'avais entendu des récits sur Zachary l'intrépide.
Ama dedim ya hikayeler yaşayan şeylerdir bir anda beklenmedik bir seyre bürünebilir.
Malgré tout, les histoires vivent. Elles empruntent des détours imprévus.
Demek Gunnar abartılı hikayeler anlatıp, bolca sallıyor?
Dis-moi, c'est Gunnar qui t'a raconté cette histoire à dormir debout?
Bu gece bana bazı hikayeler anlattı. Biraz korkunçtular.
Elle m'a raconté des histoires, ce soir, qui faisaient peur.
Sadece küçük çocuklar renkli hikayeler anlatmak için bunu yaparlar.
On dit qu'ils parlent de leurs vies antérieures.
Ne tür hikayeler anlatırdım?
Qu'est-ce que je racontais?
Eğer ona ucuz hikayeler anlatmaya kalkarsan,
Si tu as l'intention de raconter des histoires,
Durum oraya gelince artık sadece hikayeler ve tanıdığın kızlar kalır. Kolu açıkta şeyler giyen.
Quand on y pense, il s'agit juste de filles que tu as connues vêtues de hauts ridicules.
Bana neler olacağına yönelik hikayeler anlatıp beni korkutmak istiyorlar.
Ils essaient de me foutre les jetons avec des bobards sur l'entraînement de base.
Hakkında hikayeler anlatıyoruz, oturup çocuklarımızla konuşuyoruz. Bazı zor sorular alıyorsunuz.
Quand on raconte cette histoire, qu'on parle à nos enfants, ils nous posent des questions difficiles.
Hakkında duyduğum tüm o hikayeler doğru mu?
Toutes ces histoires que j'ai entendues sur toi, sont-elles vraies?
Elinde yüzlerce, binlerce yıl önce bizden daha cahil insanlara yazılmış hikayeler var.
On a quelques histoires écrites il y a cent ans, mille ans, par des gens qui en savaient encore moins que nous.
Bu destanlar, bu hikayeler bu hareketler hiç bitmeyecek, zamanı geçmeyecek.
Ne se terminent jamais, comme le temps le prouve. Vivons une centaine de vies dans cet instant d'amour.
Hikayeler eskir isimleri yaşamaya devam eder.
"Cela deviendra antique avec le passage du temps." "Mais les noms seront immortels."
Ama adam sonunda hikayeler uydurya başladı. Onu sapık gibi gösteren hikayeler. Okuldan atılmasına neden oldu.
Alors, il a inventé des histoires qui l'ont fait passer pour une folle et elle a dû démissionner.
- Tekrar uğramak isterseniz büyükbabanız hakkında inanılmaz hikayeler anlatabilirim. - Elbette.
Le temps?
Oraya takılıp birbirimize açık seçik hikayeler anlatırdık.
On se racontait des histoires cochonnes.
Yeteneklerin hakkında ilginç hikayeler duydum.
J'ai entendu un tas d'histoires sur tes compétences.
İnzivaya çekildin ve hikayeler yazmaya başladın.
Tu t'es enfermée... et tu as commencé à écrire des histoires.
Köyümdeki her çocuk... gece yatarken cesur Toprak Krallığı ve sınırlarını koruyan... korkusuz toprak bükücülerle ilgili hikayeler dinleyerek uyudular.
Tous les enfants de mon village ont entendu les histoires du courageux Royaume de la Terre et des vaillants maîtres de la terre qui le gardent.
Ben, ben hakkında hikayeler duymuştum!
On m'a tellement parlé de toi!
Son zamanlarda hava durumu hakkında küçük hikayeler yapıyormuş.
Elle faisait des petites histoires dernièrement. Elle a eu de l'avancement.
Belki tüm bu büyük büyük hikayeler düşünmek gerekir Bize zaman harcıyorsun yaparken üzerinde eksik.
Pensez donc aux histoires que vous ne couvrez pas en perdant votre temps à nous surveiller.
Korkarım bu hikayeler, küçük şehir söylentilerinden başka bir şey değil.
Ce ne sont que des commérages.
Ben küçükten, gece yatmadan önce bana hikayeler anlattın.
Tu me racontais une histoire tous les soirs quand j'étais petite.
Yatmadan önce asla hikayeler okumadım, sizi asla pikniğe götürmedim. Asla yanında değildim.
Je ne t'ai jamais lu d'histoires, je ne t'ai jamais emmenée pique-niquer, je n'ai jamais été là pour toi.
Doğruymuş. Okuduğum herşey. Tüm o hikayeler, hepsi doğruymuş.
Tout ce que j'ai lu est vrai, tout.
Bu evi bu kadar ucuza almamın nedeni bu, hikayeler nesillerce devam eder.
Voilà pourquoi j'ai payé cette maison si peu cher! Les histoires reviennent depuis des générations.
Gördüğüm bir avuç koyunun şarkılar söyleyip saçma hikayeler dinlemesiydi.
C'était juste resté assis, à écouter des histoires incroyables et un tas de chansons parodiées.
Annem her gece onunla ilgili hikayeler anlatırdı.
Ma mère me racontait simplement des histoires sur les Marines
Her gece seninle ilgili hikayeler anlattı.
Elle me racontait des histoires à propos de toi chaque nuit
Tamam, bu çok iğrenç birşeydi, fakat, eğer sadece yavru kediler ve ayışığı ile ilgili hikayeler bulsaydım, bu kadar üstünde durmazdın.
D'accord, c'était nul de ma part. Mais si j'avais découvert que tout allait bien à Markville, - tu m'aurais pardonné.
Eğer uğramak istersen büyükbaban hakkında inanamayacağın hikayeler anlatabilirim.
Écoutez, si jamais vous revenez... je vous raconterai des histoires incroyables sur votre grand-père.
Hakkında hiç bişey bilmediği hikayeler.
Dont elle ne sait rien.
Um, çünkü bu hikayeler anlatmak için bir bahane, mesela, erkek arkadaşlığın ve bağlılığın saflığı.
Euh, parce que c'est un prétexte pour raconter des histoires à propos de la pureté de l'amitié virile et de la dévotion
Taşın altından sürünerek özel hikayeler bulan falcılardan birisi Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen kayıp çocuğu bulamadı. ve aileler umutsuz ve herkesi dinleyebilecek duruma geliyor.Bu o kadınlardan biri, değil mi?
C'est une de ces diseuses de bonne aventure qui vous pleurniche dessus lorsque ça fait un an que vous essayer de retrouver un enfant dont les parents totalement désespérés n'ont besoin que d'une chose, écouter n'importe qui pourrait les aider, n'est-ce pas?
Tamam, öpücükler, hikayeler,...
Ok, des bisous, des histoires...
Bende hikaye yok. Bütün hikayeler sende.
J'ai pas d'histoires.
- Genelde kısa hikayeler.
Surtout des nouvelles.
Hala aynı eski hikayeler.
Et c'est reparti.
Hepimiz, hikayeler duyuyorduk. Umarım, jeneratörü onarabilirler.
J'aimerais bien qu'ils réparent ce générateur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]